Anasayfa
Hakkımızda
Danışmanlıklarımız
Bireysel Danışmanlıklarımız
Kurumsal Danışmanlıklarımız
Eğitimlerimiz
Bireysel Eğitimlerimiz
Kurumsal Eğitimlerimiz
İletişim
Mail
:
Şifre
:
Giriş Yap
|
Şifremi Unuttum
|
Üye Ol
Bütün insanlar üç sınıfa ayrılmıştır: Hareket ettirilemeyenler, hareket ettirilebilenler ve hareket edenler.
Seçiniz
Merak Ettiklerinizde
Psiko Keyf | Psiko Bilgite
Köşe Yazılarında
Haberlerde
Psiko Faydande
Psikolojik Sorunlarda
Ara
Konuşma Bozuklukları Gelişimi / Psikolojik Sorunlar
İnsanlar arasında iletişimi sağlayan ve yalnızca insan türüne özgü olan en önemli araç konuşma eylemidir. Düşünceler ses denilen sembollere dönüştürülerek konuşma aracılığı ile iletilir. Bu beceri de vücutta uyumlu çalışan birçok sistemin kontrolü altındadır.
Konuşma davranışı ve temelde konuşmanın temel birimi olan sesin çıkarılması insan vücudundaki pek çok organı içeren karmaşık bir eylemdir. Sesin çıkarılmasında en önemli organ, boyundaki dil kökü ile nefes borusu arasında yer alan gırtlaktır. Gırtlağın iki görevi vardır. Hem solunum sırasında nefes borusuna hava dışında yabancı bir cisim girmesini önler, hem de ses çıkmasında temel organdır. Sesin çıkarıldığı asıl bölge solunum sistemidir. Bu sistem de diyafram, akciğerler ve nefes borusundan oluşur. Düşüncelerin ses sembolleri ile kurulu cümlelere dönüşümü ise ön beyin (Broka alanı), orta beyin, arka beyin,beyin sapı, beyincik, işitme merkezi, spinal kord, subkortikal beyaz cevher gibi daha üst düzeyde beyin bölgeleri tarafından kontrol edilir. Bütün bu bölgelerde yer alan kaslar ve bölgeler arasındaki
bağlantıyı kuran sinirler de önemli görevler üstlenirler.
Akciğerlerden dışarı bırakılan hava vücudu terk ederken gırtlaktaki ses tellerinden ve ağız
bölgesinden geçer; bu bölgelerin hareketine bağlı olarak biçimlenir ve ortaya çıkan tınlama ses olarak duyulur. Seslerin, ilgili beyin bölgelerinin kontrolünde bir araya gelmesi ise
konuşmayı ortaya çıkarır.
Konuşmanın Gelişimi
Konuşulan lisan özelliklerine bağlı olarak önemsiz farklar görülebilirse de konuşmanın
gelişim basamakları her çocukta aynıdır. Bir yaşına kadar olan döneme lisan öncesi dönem
de denir. Bu dönemde anlama becerisi ifade becerisinden daha hızlı gelişir. İlk 6 aylık
dönemde sese karşılık verme başlar, altı aydan sonra "seçici dinleme" gelişir, bazı sesler
seçilip diğerleri ihmal edilebilir. İlk 4 ay boyunca sesler giderek tepkiselden daha amaçlı hale gelir, sonraki aylarda bebeğin ses mekanizması üzerindeki kontrolü artar, seslerle oynama başlar.
8-12 aylık dönemde ilk anlamlı kelimeler duyulur.
1.5-2 yaş arası dönemde iki kelimeli aşama başlar ve cümle kurma becerisi gözlenir.
3- 4 yaşlar arasında hızlı bir gramer gelişimi varken,
4-6 yaşlar arasında kazanılan bütün beceriler pekişir.
2 yaşında iken seslendirmenin %50'si, 3 yaşında % 75'i, 4 yaşında % 95'i anlaşılır. İlk yılın
sonuna
kadar basit cümleler kavranabilir, 2 yaşında yaklaşık 25 kelime kullanılır ve basit emirler
anlaşılabilir.
3 yaşında karmaşık emirler, anlam grupları kavranabilir,
4 yaşında basit hikayeler anlatılır.
5 yaşında özetleme becerisi gözlenir ve gramer hataları oldukça azalmıştır. Çocuk 8 yaşına geldiğinde erişkinlere özgü gramer yapısı tamamlanmıştır.
Bu gelişim basamakları hem erkek hem de kız çocuklarda aynıdır; konuşma gelişiminin cinsiyet
farklılığı ile ilgisi yoktur. Belirtilen gelişim seyrini zamanında ve uygun olarak başaramayan veya çok geç başaran çocuğun konuşma becerisinde problem var demektir.
Konuşma Problemine Genel Bakış
Konuşma becerisi ilk yıllarda çok hızlı geliştiği için konuşma problemleriyle de en sık çocukluk
çağında karşılaşılır. Çocuğun konuşmasında sorun olup olmadığını farketmek için öncelikle gelişimini iyi izlemek ve bir aksaklık halinde kuşkulanmak gerekir. Aşağıdaki genel durumlar konuşmada sorun olduğunu düşündürür ve zaman geçirmeden yardım aranmalıdır:
1) Yaş, cinsiyet ve fiziksel gelişiminden beklenen düzeyde akıcı
ve anlaşılır konuşamama,
2) Konuşmanın zor duyulması ya da zor anlaşılması,
3) Kulağa hoş gelmeyen bir konuşma tarzının olması,
4) Ses tonu ve kelime vurgularında uygunsuzluk,
5) Sesleri tam ve uygun olarak çıkaramama,
6) Konuşmanın akıcılığında bozukluğun veya konuşmada
eksikliklerin olması,
7) Kelimeleri anlamına uygun ve yerinde kullanamama,
8) Daha önceden ulaşılan konuşma düzeyinde dikkati çekecek ölçüde gerilemenin olması,
9) İsteklerini konuşma yoluyla anlatamama, diyalog başlatmakta ve sürdürmekte başarısızlık,
10) İlk haftalarda çevreden gelen seslere, tepki vermeme, 8 nci aya kadar anlamsız ve bebeksi sesleri çıkaramama, ilk yılın sonuna kadar anlamlı kelimeleri söylemeye başlayamama,1.5 yaşına kadar iki kelimeyi bağlayamama ve 2 yaşına kadar anlamlı cümle kuramama, 3 yaşından sonra da sesleri uygun çıkarma, gramer becerisi ve kelime hazinesinin yaşıtlarının gerisinde kalması.
Konuşma Probleminin Değerlendirilmesi
Çocukta herhangi bir konuşma probleminin varlığından kuşkulandıktan sonra hemen bir
çocuk hekiminden, çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanından veya çocuk gelişim
uzmanı(pedagog)ndan yardımı istenmeli, konuşma sorununun şiddeti ve eşlik eden başka
bozuklukların olup olmadığı araştırılmalıdır.
Değerlendirme basamakları şu şekilde özetlenebilir:
1) Öncelikle çocuğun çevresiyle olan sözel iletişimi değerlendirilir. Çocuğun gelişiminde sorun
olmayabilir ancak çevresiyle sözel iletişimi uyaran eksikliğine bağlı olarak desteklenmiyor olabilir,
gördüğü bakım ve ilgi yetersiz olabilir, önemli noktalarda konuşma gelişimini
aksatabilecek sıkıntılarla karşılaşmış olabilir. Bütün bu durumlar çocuğun doğal gelişimini
aksatabilecek sosyal engellerdir.
2) Takip ve tedaviyi yönlendirmek için çocuğun ne tür bir konuşma problemi
yaşadığının belirlenmesi gerekir. Konuşma hiç başlamamış olabilir, çok yavaş (geç) gelişiyor
olabilir, sesler uygun çıkmayabilir, konuşma akıcılığı bozuk olabilir, kelimelerin kullanımı
uygunsuz, cümle kuruluşları bozuk olabilir. Konuşma becerisi tam olsa bile düşünüleni ifade
etmekte, diyalog başlatmakta ve sürdürmekte beceriksizlik görülebilir.
3) Çocuk doğuştan veya sonradan ortaya çıkan bir nedenle hiç duymuyor veya az
duyuyor olabilir. Bu nedenle çocuğun işitme becerisi odyolojik ölçümlerle değerlendirilir ve
işitme sorunu varsa gerekli tedavi için yönlendirilir.
4) Konuşma dışı alanlarda da gelişiminin yaşa uygun olup olmadığına bakılmalıdır.
Bunun en iyi yolu da çocukla ilgili geniş bir özgeçmiş, gelişim ve aile öyküsü almak ve bütün
vücut sistemlerini içeren ayrıntılı bir fizik muayene yapmaktır. Unutulmamalı ki, konuşma
bozuklukları tek başına görülebildiği gibi başka gelişimsel ve sistemi hastalıkların bir parçası da
olabilir. Böyle durumlarda uygulanacak takip ve tedavi de değişir.
5) Çocuğun konuşma sorunları ve ilave sorunlar saptandıktan sonra uygun tedaviye
geçilir. Uygulanacak tedavi yöntemleri çok çeşitli olabilir. Problemin şiddetine göre öncelikli olarak ayaktan veya yatarak tedavi planlanır ve çocuğun gereksinimine göre ilaç tedavileri, cerrahi operasyonlar, yetersizliklerle başa çıkma eğitimi(özel eğitim), psikoterapiler denenebilir.
Konuşma Probleminin Tedavisi
Konuşma sorunlarının öncelikli tedavisi konuşma terapisidir. Eğer çocuk, yaşından beklenen
düzeyde akıcı ve uygun konuşmakta geç kalmışsa bir uzmana başvurmak için asla
beklenmemelidir. Çocuğun tedaviden göreceği yarar belirli koşullara bağlıdır:
1) Öncelikle konuşma için gerekli organ sistemlerinin sağlıklı ve uyumlu çalışması ön
koşuldur. İlgili beyin bölgeleri, solunum sistemi, gırtlak, ilgili kaslar ve sinirlerin yapısı ne kadar sağlam ise tedaviden de o kadar çok yarar görür. Bu bölgeleri etkileyebilecek bütün
hastalıklar konuşmanın farklı boyutlarını geçici veya kalıcı olarak bozabilir.
2) Tedaviye olabildiğince erken başlanmalıdır.Vücut gelişimi henüz büyüme aşamasında iken
tedaviye başlanırsa çocuğun kapasitesinden fazlası ile yararlanma şansı bulunur.
3) Tedavinin sağlayacağı yararın en önemli belirleyicisi çocuğun gelişme potansiyelidir. Bu
da çocuktaki problemlerin büyüklüğü ile ters orantılıdır. Hasar ne kadar yüksekse tedavinin ararı da o kadar azalır.
4) Anne-baba çocuğunun sınırlarını kabullenmeli ve tedaviden beklentileri de çocuğun
kapasitesi ve verilen destekle orantılı olmalıdır. Yüksek beklenti anne-babanın hayal kırıklığını
arttırır, düşük beklenti ise çocuğun kapasitesinin iyi desteklenmemesine yol açabilir.
5) Uygulanacak tedavilerin çocuğun ihtiyaçlarına uygun olarak planlanmasına, gereken
sıklık ve yoğunlukta verilmesine dikkat edilmelidir. Kapasitenin altında uygulama yetersiz
kalacak, üzerinde yüklenme ise isteksizlik ve bıkkınlık yaratacaktır.
6) Konuşma bozukluğu gibi gelişimsel problemlerin tedavisi uzun sürelidir, çocuğun yoğun
çabasını ve anne-babanın aktif katılımını gerektirebilir. Bu durum anne-babanın da enerjisini tüketebilir.
Gerektiği zaman psikolojik danışmanlık ve hatta psikiyatrik tedavi
desteği alınmalıdır.
Konuşma Bozukluklarının Bilinen Nedenleri
Çocuklarda konuşma problemi doğurabilecek belli başlı bozuklukları aşağıdaki
maddeler içinde özetleyebiliriz:
1) Konuşulanı anlamakta zorlukla karakterli "alıcı dil bozukluğu", anlama ve konuşma
sorunlarının birlikte gözlendiği "karışık dili anlama-sözel anlatım bozukluğu", sesleri
uygun çıkaramamayla karakterli "fonolojik bozukluk" ve konuşmada takılmalar, tekrarlarla
karakterli "kekemelik" ağırlıklı olarak konuşmanın bozulduğu durumlardır.
2) Dovvn sendromu, Prader-VVilli sendromu, frajil X sendromu gibi birçok genetik geçişli astalık ve fenilketonüri, Lesch-Nyhan hastalığı, galaktosemi gibi birçok metabolik hastalık
genellikle zeka geriliğine neden olarak ve bazen de konuşmayla ilgili organları doğrudan
etkileyerek çeşitli konuşma problemlerine yol açabilirler.
3) Nedeni açıklanamayan zeka gerilikleri ve gelişme gerilikleri de konuşmanın gelişiminde ve
etkili kullanımında engeldir.
4) Kas-iskelet-sinir sistemi hastalıkları: Serebral palsi, nörofibromatozis, muskuler
distrofi gibi genetik geçişli veya sonradan kazanılan pek çok hastalık solunum sistemini
doğrudan etkileyerek konuşmayı ileri derecede bozabilir.
5) Ağız, diş ve çene yapısını, solunum kaslarını etkileyebilecek yarık damak gibi
yapısal anormallikler, diyafram kusurları, diş oklüzyonları konuşmanın anlaşılmasını orlaştırabilir.
6) İşitmenin olmaması ya da zayıf olması konuşma becerisinin sağlıklı gelişimine engeldir.,
7) Gebelikte geçirilen enfeksiyonlar, ilaç kullanımı, erken doğum, doğum güçlükleri çocuğun
konuşma gelişimini etkileyebilir.
8) Doğumdan sonra, ilk yıllarda ve özellikle konuşma açısından kritik yaşlarda yaşanan ve
konuşmayla ilgili bölgeleri etkileyebilecek hastalıklar (enfeksiyonlar, havaleler, kalp hastalıkları,
kazalar, zehirlenmeler, vs.) konuşmanın gelişimine engel oluşturabilir.
9) Otistik bozukluk ve diğer yaygın gelişim bozuklukları kendilerine özgü etişimkusurlar*nedeniyle konuşma bozukluğu nedenleri arasında özel bir yere sahiptir.
10) Seçici konuşmazlıkta yalnız iyi tanıdığı kişilerle konuşma, konversiyon bozukluğunda
ses kısılması veya konuşamama, istemli fısıldamada kısık sesle konuşmanın tercih edilmesi,
temaruzda bilinçli olarak konuşmama durumu söz konusudur.
11) Sosyoekonomik yetersizlikler, anne-babanın sağlık sorunları, çocuğun bakımında ihmal
derecesinde yetersizlikler, sözel uyaranların yoksunluğu çocuğun konuşma pratiği
yapabileceği ortamlar bulamaması anlamına gelir.
*** Uzm. TbpAtğm. Ahmet ÇEVİKASLAN Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları
Anabilim Dalı
Okunma Sayısı:
4906
/ Yorum Sayısı:
0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
Üye olmak için tıklayınız...
Buluşun Öncüleri
Psiko - Sağlık
İlişki Problemleri
Merak Ettikleriniz
Psiko Kefy
Sosyal Fobi
Kadın - Erkek
Başarı Hikayeleri
Seçkin Öyküler
Kişisel Gelişim
Depresyon
Sağlık Psikolojisi
Psikolojik Sorunlar
Okul Problemleri
Business Psikoloji
Kaliteli Sözler
Bilişsel Terapi
Tebessüm
Psiko - Siyaset
Panik Atak
Diger Fobiler
Psiko - Eğitim
Paradokslar
Gestalt Terapi
Neuro Psikoloji
İlginç Bilgiler
Psiko - Spor
Psiko - Aile
Hiper Aktivite
Hazır Cevaplar
Psiko - Analiz
Davranışsal Terapi
Psiko - Kitaplık
Obsesif - Kompulsif
Psiko - Çocuk
Kilo Sorunlari
Psiko - Kitap
Psikoloji Nedir?
Çocuk Psikolojisi
Dikkat Eksikligi
Psikoloji Tarihi
Kognetif Terapi
Psiko - Dinamik
Psikoterapi Nedir?
Bagimlilik Problemleri
Konusma Bozuklugu
Psikiyatri İlaçları
Sinema Terapisi
Duygusal Zeka
Psiko Biyografi
Ergen Psikolojisi
Kompleksler
Psikoloji Ekolleri
Psikolojinin Alt Dalları
Psikoloji Etiği
IQ
Araştırma Yöntemleri
Savunma Mekanizması
Psiko - Drama
Ruhsal Zeka
Andropoz Psikolojisi
Asabiyet
Beden Dili
Bilinçaltı
Değişim
Diksiyon
Empati
İkna
İletişim
İnsan Tanıma
Karar Vermek
Korku
Menopoz Psikolojisi
Mutluluk
Özgüven
Sabır
Stres
Şiddet
© donusumkonagi.net Psikoloji Portalı
Tüm Hakları Saklıdır - Dönüşüm Konağı Psikoloji Enstitüsü - Kullanım Sözleşmesi