Mum dibine ışık vermez.
Ara

Bir İnsan Davranışı Olarak Terör / Psikolojik Sorunlar

Bir İnsan Davranışı Olarak Terör

Terör, meydana geldiği zaman sadece onu yaşayan kurbanları değil izleyici pozisyonundaki insanları da etkileyen bir süreç. Terörün politik, ekonomik ve sosyal nedenleri ile ilgili bugüne kadar pek çok şey yazıldı. Bir süreç olarak ele alındığında, araştırılması gereken tabii ki sadece terör davranışının amacı ve kapsamı değil. Bununla birlikte terör davranışının tarafları (kışkırtıcı, saldırgan, kurban ve seyirci) ve terör ortaya çıktıktan sonra neden arama davranışı da en az terörün kendisi kadar önemli ve ilgi çekici. Bütün olası soruların cevaplarının ve sürecin çarklarını tek bir yere bakarak anlamak olanaksız; sadece siyaset bilimi ya da sadece iktisat tek başlarına bu zinciri açıklamakta çok da yeterli olmayacaklardır düşüncesiyle bu makalede farklı bir bakış açısı sunulmaya çalışılacak: psikoloji ve daha özelde sosyal psikoloji.

Terörün Tanımı
Yöntembilim açısından ilk kural, incelemeye aldığınız davranışın ya da daha genel olarak çalıştığınız kavramın operasyonel tanımın yapılmasıdır. Bu nedenle terörün nedenlerinden ve etkilerinden bahsetmek için ? her ne kadar bu hemen herkes için açık da olsa ? terör kavramının tanımlanması gerekiyor. Tahmin edilebileceği gibi terörün tanımı kişiden kişiye, kültürden kültüre farklılık gösterebilir, bu farklılıklar sosyal bir zenginlik yaratıyor olsa da bilimsel bir bakış sağlayabilmek için farklılıkların asgari müştereklerde birleştirilmesinde fayda var.

Bu açıdan bu yazıda terör kelimesi ile anlatılmak istenen herhangi bir siyasi motivasyon içeren, gizli olarak, herhangi bir ülkenin meşru güçleri dışındaki güçlerce planlanan, yürütülen ve eyleme dönüştürülen, sivil hedefleri ve / veya barış durumunda askerleri hedef alan şiddet hareketlerdir. Bu tanım tek doğru tanım olarak oraya konulmuyor ama hiç değilse terörün diğer şiddet hareketlerinden nasıl ayırt edilebileceği konusunda ipuçları veriyor (Ruby, 2001). Bu tanıma göre benim eşime ya da patronuma kızıp bir uçağı kaçırmam ve binlerce kişinin ölümüne yol açmam sadece şiddet, terör değil. Ek olarak, ABD'nin Afganistan'a müdahalesi de terör değil, savaş. 11 Eylül'de ABD'de meydana gelen olaylar ise terör kapsamına giriyor.

Teröre Neden Başvurulur?
Yukarıdaki soru belki de sorabileceklerimiz arasında en önemlisi. Eğer teröre neden başvurulduğunu bulabilirsek, onu kontrol etme şansımız da olacaktır. ?Terörü nedeni şudur? deme gücümüz yok çünkü farklı terör olaylarının arkasında farklı nedenler olması muhtemel, özellikle siyasi olarak. Bu farklıkları unutmadan bir ortak nokta aramaya çalıştığımızda karşımıza tek bir nokta çıkıyor: Terör bir insan davranışıdır.

Evrimsel psikoloji ile ilgili açıklama oldukça basit. Terörün nedeni kaynak paylaşımıdır. Terör örgütleri kendi kaynaklarını (politik ve / veya ekonomik) artırmak amacıyla terör eylemlerine başvururlar ancak bu, onların neden barışçıl yollarla değil de şiddete başvurduklarını açıklamakta yetersiz.

Psikodinamik yaklaşıma göre 11 Eylül'de eylemleri gerçekleştiren teröristin motivasyonunu sadece ABD'nin cezalandırılması olarak görmek yeterli olmayacaktır. Bu yaklaşıma göre 11 Eylül'ün arkasında büyük ? küçük cihad ayrımı arasında kaybolmuş insanlar olabilir (Lanning, 2001). Büyük cihad, insanın kendi kendisiyle savaşması, nefsine hakim olması demek ve sadece cümle olarak değil psikolojik olarak da büyük bir savaş bu. Küçük cihad ise ? eğer karşıdan bir tehlike gelirse ? İslam'ı savunmak anlamına geliyor. Terör faaliyetlerine katılmaya karar veren kişinin tercihin etkileyen önemli bir ayrımdır bu, psikodinamik yaklaşıma göre eğer siz daha önemli olan büyük cihadı gerçekleştirecek güce, beceriye ve belki de imana sahip değilseniz ve kendinizi müslüman olarak görüyorsanız küçük cihada yönelmek zorunda kalırsınız.

Sosyal Psikolojik Açıdan Terör
Bir İnsan Davranışı Olarak TerörTerör ve teröristle ilgili çıkarsamaların yapılabileceği önemli bir alan sosyal psikolojidir. Sadece sosyolojik, siyasi ya da ekonomik nedenler dışındaki daha ?insani? nedenlerin araştırılması bize terör hakkında bir takım ipuçları verebilir. Terörün belki de en önemli amacı bir güvensizlik ve belirsizlik ortamı yaratmaya çalışmasıdır. Güvensizlik, terörün seyircisi durumundaki insanlarda geleceğe yönelik kaygıları artırırken, belirsizlik ise buna ek olarak bir kontrolsüzlük duygusu verir. Diğer bir amaç da çok da şaşırtıcı olmayan ve özellikle radikal kesimlerce pek sevilen ?taraf olmayan bertaraf olur? yaklaşımıdır. Bu yaklaşım amacı açıktır: ?biz? ve ?onlar? ayrımını yaratmak.

?Biz? kavramı büyük cihadı kaybetmeye mahkum olan bir kişi için kurtarıcıdır. Dünya üzerindeki varlığını bireysel olarak değil de başka insanlara referansla açıklayan bir insanın bu referans gruplarının doğrultusunda karar vermeye çalışacağı, gruba uyum göstereceği ve tek başına yapamadığı / yapmaya cesaret edemeyeceği eylemleri grup içerisindeyken rahatlıkla yapacağı bilgisi çok şaşırtıcı değil (Şerif, 1964). ?Biz? kavramı bireysel kimliğin önüne geçmeye başlayınca, ?biz?i tanımlamak amacıyla ?onlar?a da ihtiyaç duymaya başlarız. ?Onlar? olmadan ?biz?im önemimiz yoktur çünkü. Kendimizden kaçmak için kullandığımız bu sistemin ?bizler? ve ?onlar? arasında eninde sonunda bir kavgaya dönüşeceğini görmek çok zor olmasa gerek. Üstüne üstlük yaratılan bu grupların liderleri kendi doğrularını grupların doğruları haline getirmek konusunda çok usta olduklarını ve karar verme mekanizmalarını direktt olarak etkilediklerini biliyoruz. Bu yüzden özellikle terör ve terörle mücadele gibi konularda yapılacak hataların bedelinin binlerce insanın ölümü olacağını akıldan çıkarmamak gerekir.

11 Eylül 2001 terör olaylarının taraflarından Usame Bin Ladin'in gazetelere yansıyan ve 1998 yılında ile getirdiği görüşler oldukça ilginç: Ladin, ABD'den her bahsettiğinde imansız, şeytan, şeytanın destekçileri, .. vb. sıfatlar kullanıyor. Bu sıfatlar sadece ve sadece Ladin'in öfkesinin ya da düşünce biçiminin bir uzantısı olarak ele almak eksik olacaktır. Hitler'in İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudilerden ?haşarat? olarak bahsetmesinin amacı ya da sonucu ile Ladin'in söyledikleri arasında büyük bir parallellik var. Her ikisi de karşı tarafı insanlıktan uzaklaştırıyor (dehumanization); (Mandel, 2001). Bush ise sadece bununla yetinmiyor ve genel olarak terörle mücadeleyi ?kötülüğe karşı savaş? olarak nitelendiriyor. Kötülüğe karşı savaş tamlamasının arkasında adil dünya inancı var. Adil dünya inancına göre her zaman iyi kazanır ve genel olarak popüler kültür de bunun üzerine kuruludur. Kovboy filmlerinde de hep ?kötü adamın? şu veya bu şekilde pataklandığını görürüz. İyi her zaman, her yerde ve her şekilde kazanacaktır. Bush, ABD halkına bu mesajı verirken sadece onları rahatlatmıyor, aynı zamanda karşı tarafa kötülük özelliğini yapıştırarak yapacağı hereketleri meşrulaştırıyor da. Hem Ladin'in hem de Bush'un söylemleri sosyal psikolojik açıdan ve onların amaçları doğrultusunda oldukça zekice, ama doğru mu?

Bütün yukarıdakilerin özeti hiç de ümit verici değil. Terör bir insan davranışı ve teröristler ? ne yazık ki ? ?normal? insan.

Okunma Sayısı: 0  / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...