Anasayfa
Hakkımızda
Danışmanlıklarımız
Bireysel Danışmanlıklarımız
Kurumsal Danışmanlıklarımız
Eğitimlerimiz
Bireysel Eğitimlerimiz
Kurumsal Eğitimlerimiz
İletişim
Mail
:
Şifre
:
Giriş Yap
|
Şifremi Unuttum
|
Üye Ol
Bütün insanlar üç sınıfa ayrılmıştır: Hareket ettirilemeyenler, hareket ettirilebilenler ve hareket edenler.
Seçiniz
Merak Ettiklerinizde
Psiko Keyf | Psiko Bilgite
Köşe Yazılarında
Haberlerde
Psiko Faydande
Psikolojik Sorunlarda
Ara
Panik Atak Hastası Arttı Mı? / Psikolojik Sorunlar
Son zamanlarda "panik atağım var" sözleri çok arttı. Gerçekten panik ataklı hasta sayısı mı arttı? Yoksa panik duyulduğu sanılan her durum bu isimle mi adlandırılmaya başlandı? Özellikle eğitimli, sosyo-ekonomik durumu iyi olan kişiler arasında adeta bir moda gibi yaygınlaşan "panik atak" aslında nedir? "Aniden nefes alamıyor gibi oldum, kalbim çok hızlı atmaya başladı, her yanımdan ter boşandı, göğsümde bir ağrı, sıkıntı hissettim, ellerim, ayaklarım karıncalanmaya başladı, kalp krizi geçirdiğimi ve öleceğimi düşündüm, hemen acil servise gittik, tüm araştırmalar yapıldı, hiçbir şey bulunamadı. Artık acil serviste çalışanlar da benden bıktılar..." İşte bu öykü, çok belirgin bir panik bozukluğu öyküsüdür. Tanı için en önemli şey bu bulguları başlatan herhangi bir yaşam olayı olmamasıdır. Otururken, çalışırken, dinlenirken hatta eğlenirken bile bu atağın başlayabilmesidir. Bunların yanı sıra titreme, bulantı, karın ağrısı, kızarma, üperme, 'deliriyorum' korkusu gibi bulgular da gözlenir. Bu bulgulardan en az dört tanesinin bulunması, bulguların bilinen bir nedene bağlı olmadan ortaya çıkması ve on dakika içinde doruğa ulaşan bir panik döneminin olması tanı konulması için yeterlidir.
YAŞAMA ETKİSİ
Uzun süre bu bulgularla acil servislerde, dahiliye ve kalp doktorlarında gezen hastalar, temelde bedenlerinden gelen uyarıları yanlış anlamakta ve fiziksel bir hastalığa yormaktadırlar. Oysa bu belirtiler, kaygının bedende yarattığı değişikliklerin bir yansımasıdır. Bunun sonucunda kişi kendisiyle ilgili bazı kısıtlamalara girişmekte, ölüm ya da bayılma korkularıyla günlük aktivitelerini kısma, hatta dışarı çıkmaktan korkma (agora fobi) gibi davranışlar geliştirmektedir. Tüm bunların yanı sıra yeni bir atak olacak korkusu sosyal ve mesleki işlevlerde bozulmaya yol açmaktadır. Bazen hastalar rahatlamak ya da sakinleşmek için kendi kendilerine bazı ilaç, özellikle de çeşitli maddeler almaya başlamaktadır. Bunlardan en sık gözleneni alkol alımındaki artıştır. Oysa bu artış, atakları engellemediği gibi başka sorunlara da yol açabilir. Bazı hastalar da atakları çay, kahve içme, TV seyretme gibi nedenlere bağlayarak kendiliğinden azaltma yolunu seçmektedirler.
ÇOCUKLUğA BAğLI OLABİLİR
Panik bozukluğu çocukluk döneminde geçirilmiş bazı travmalar, çocukluk dönemine ilişkin ruhsal sorunların yanı sıra ailesel yatkınlıkla da bağlantılıdır. Ayrıca vücutta salgılanan bazı maddelerin azlığı ya da çokluğu biyolojik faktörler olarak sayılabilir.
TEDAVİ:
Panik bozukluğun tedavisindeki en önemli adım, kişiye bulguları, hastalığı, olabilecekleri ayrıntılı olarak aktarmaktır. Böylece kişinin her atakta hastaneye koşması ve günlük aktivitelerini kısıtlaması engellenebilir. Bir uzman gözetiminde nedenleri çözmeye yönelik psikoterapi, bulguları gidermeye yönelik ilaçlar ve yanlış algılamaları düzeltmeye yönelik bilişsel (kognitif) tedavilerle bu hastalıkla baş edilebilir. Sadece bulguların yoğun olduğu dönemde kullanılan bağımlılık riski olan ilaçlar ve alkol kullanımı gibi çözümü güçleştirici yöntemler konusunda dikkatli olmak gerekir.
SONUÇ:
Görülme oranı yaklaşık yüzde 1.5 olan panik bozukluğu tanımakta yarar var. Son zamanlarda bu oranın artmış gibi görünme nedenlerinden biri doktora başvuruların artmasıdır. Diğeriyse birçok ruhsal hastalığa oranla, özellikle eğitimli kişilerce daha kabul edilebilir bir ruhsal hastalık olarak algılanması nedeniyle, "panik atağım var" sözünün sık kullanılır olmasıdır. Bulguları hissedince, eğer yapılan fiziksel değerlendirmelerden olumsuz bir sonuç da çıkmamışsa, bir ruh sağlığı hekimine başvurmak çözümü sağlayabilir. Son zamanlarda ülkemizde yaşadığımız siyasi ve ekonomik kargaşadan dolayı hepimizin duyduğu kaygının ve sıkıntının "paniğini" de panik bozukluğundan ayırt etmek gerekiyor tabii!
Sabah
Okunma Sayısı:
5706
/ Yorum Sayısı:
0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
Üye olmak için tıklayınız...
Buluşun Öncüleri
Psiko - Sağlık
İlişki Problemleri
Merak Ettikleriniz
Psiko Kefy
Sosyal Fobi
Kadın - Erkek
Başarı Hikayeleri
Seçkin Öyküler
Kişisel Gelişim
Depresyon
Sağlık Psikolojisi
Psikolojik Sorunlar
Okul Problemleri
Business Psikoloji
Kaliteli Sözler
Bilişsel Terapi
Tebessüm
Psiko - Siyaset
Panik Atak
Diger Fobiler
Psiko - Eğitim
Paradokslar
Gestalt Terapi
Neuro Psikoloji
İlginç Bilgiler
Psiko - Spor
Psiko - Aile
Hiper Aktivite
Hazır Cevaplar
Psiko - Analiz
Davranışsal Terapi
Psiko - Kitaplık
Obsesif - Kompulsif
Psiko - Çocuk
Kilo Sorunlari
Psiko - Kitap
Psikoloji Nedir?
Çocuk Psikolojisi
Dikkat Eksikligi
Psikoloji Tarihi
Kognetif Terapi
Psiko - Dinamik
Psikoterapi Nedir?
Bagimlilik Problemleri
Konusma Bozuklugu
Psikiyatri İlaçları
Sinema Terapisi
Duygusal Zeka
Psiko Biyografi
Ergen Psikolojisi
Kompleksler
Psikoloji Ekolleri
Psikolojinin Alt Dalları
Psikoloji Etiği
IQ
Araştırma Yöntemleri
Savunma Mekanizması
Psiko - Drama
Ruhsal Zeka
Andropoz Psikolojisi
Asabiyet
Beden Dili
Bilinçaltı
Değişim
Diksiyon
Empati
İkna
İletişim
İnsan Tanıma
Karar Vermek
Korku
Menopoz Psikolojisi
Mutluluk
Özgüven
Sabır
Stres
Şiddet
© donusumkonagi.net Psikoloji Portalı
Tüm Hakları Saklıdır - Dönüşüm Konağı Psikoloji Enstitüsü - Kullanım Sözleşmesi