Bu dünya bize atalarımızdan miras kalmadı. Biz onu çocuklarımızdan ödünç aldık.
Ara

Sınav Kaygısını Devam Ettiren Akılcı Olmayan İnançlar / Psikolojik Sorunlar

Sınav Kaygısını Devam Ettiren Akılcı Olmayan İnançlar

Başarısızlık Korkusu
Toplumumuzun değerler sistemi başarı arzusunun içine nüfuz edildiği bir konumdadır. Şüphesiz, kişi hayatında birçok tatmin ve ödül kazanır. Ancak başarıya bütün yürekleriyle abone olan çoğu insan sınav gibi unsurlarda o kadar kaygı yaşıyorlar ki normal performanslarının da altına düşüp kendilerini bozguna uğratıyorlar. Yüksek motivasyona sahip bütün insanlar sınav kaygısı yaşamazlar ancak onlarda şöyle önemli bir fark vardır: ?Başarmalıyım!?

Sınav kaygısını tartıştığım öğrencilerime ?Neden başarmak zorundasınız?? sorusunu sorduğumda genelde şaşırmaktalar. Sorunun boş ve alakasız olduğunu düşünüyorlar çünkü başarı ihtiyacının çok çalışmaktan geldiğine inanıyorlar. ?Ben bu sınavı geçsem de kalsam da bir fark olmayacağını mı söylüyorsunuz?? şeklinde yanıtlıyorlar. Bunun yüksek düzeyde arzu edilebilir bir durum olduğuna ikna etmeye çalışıyor ve kendi ilgi alanları içerisinde ellerinden gelenin en iyisini yapmalarını söylüyorum ancak ?başarmak zorundayım? gibi bir ifadenin doğal sonucu şu olacaktır: Eğer yapamazsam, buna katlanamam... Çünkü...?

Tehdit başarısızlığın gerçek hayattaki sonuçlarının gerçekçi bir değerlendirmesi mi? Eğer öyleyse kişi yeterince hazırlanıp çalışabilir ve kişinin yetenekleri ve ilgileri doğrultusunda amaçlarını şekillendirebilir.
Tehdit, başarsısızlığın sonuçlarına kişisel bir değerlendirme almış olmanızdan kaynaklanıyor olmasın? Öyleyse gelin şu ?Başarmak zorundayım? talebinin sonuçlarını inceleyelim.

Kendini Aşağılama
?Başarmak zorundayım? ifadesi kişisel olarak yargılanmamı gerektiren bir performans kıstası olduğunu ima eder. Ben bu sınavda kalırsam değersiz bir insanım mesajını içerir.

Tanım itibariyle ?başarısızlık? başarısız olma sanatı içinde kişinin yüksek yetenek göstermesi ve sabit başarısıdır. Bu söz konusu olduğunda sınav kaygısı yaşayan insanlar kalma diye bildikleri şeyi yapacaklarına dair öngörülerde bulunurlar. Kendi kendine gerçekleşen kehanetler olarak ortaya çıktığında kaygıları devam eder onların akılcı olmayan başarı talepleri kurtarılır fakat kendilerini bozguna uğratan davranış devam eder. Kendilerine şunları kanıtlarlar:
?Kaygıları doğrulanmıştır;
?Onlar artık değersiz insanlardır.
En önemlisini bertaraf ederler: Kişisel yani kendi değerlerini.

Ama aslında gerçekten başarısız insan var mı? Ya da birey olarak kişinin değeri bir sınavın sonucuyla ölçülebilir mi? Peki sürekli olarak ingilizcede 'A' alıpta matematikte 'C' alanlar ne olacak? Bu insanlar ingilizceyi iyi yapan fakat matematikte ?toplumu onurlandırma' konusunda şüpheliler mi? Ya da farz edin ki ikisinde de zayıf bir performans gösteriyorlar. İnsan olarak nasıl değerlendirilecekler? Basit mantıkla ne yetenekli ne de akademik çalışmada eğilimi olan biri şeklinde mi düşüneceğiz? Peki, kendi değerleri ne olacak? Kişisel değer insanoğluna mirastır ve tartışılamaz.

Şimdi, bu bazı kişilerin inandığı gibi boşvermişlik ya da çaba harcamamayı doğrulayan bir reçete değil. Eğer kişi başarmak zorundayım gibi mantıksız talepleri yerini ? Benim elimden gelenin en iyisini yapmam benim ilgim ve isteğimdir.? bırakırsa o zaman mantıklı ve akıllıca bir başlangıç öne çıkar.

Mükemmeliyetçilik
Her durumda kesinlikle mükemmel olmak isteyen kişiler vardır. Onlar her zaman sınıfının en başında olmalı; en iyi kolej veya üniversiteye girmeli; bitirme çizgisine varan ilk kişi her zaman onlar olmalılardır. Parlayan kişi imajını devam ettirmekle ilgilenirler. İstediklerinden daha azını gerçekleştirmek onlarda başarısızlık anlamına gelir. Başarısızlık tanımı onlar için mükemmelden daha az olandır. ?Bir hata yapabilirim ve bu çok kötü olur.? Mükemmeliyetçilik sıklıkla zeki ve yetenekli çocukların düşüşüne yol açar.

Mükemmeliyetçi istekler çok iyi olan öğrenciler tarafından bile karşılanamaz. Ve karşılanmadığı zaman birey suçluluk duygusuyla tepki verir. ?Bunu yapabilmeliydim! Ne kadar aptalım!? gibi. Gerçekçi olmayan taleplerde başarısızlık ya da hata korkusu o kadar yüksek bir kaygıyla sonuçlanır ki kişi hata olasılığından dolayı performansı sergilemekten tamamen kaçar. ? Bir hata riskini almaktansa hiç denememek daha iyi.? Aynı zamanda suçluluk duygularını mahvederek kendilerini aşağılamaya yönelirler: ? ...bu yüzden ben değersiz bir kişiyim.?

Onaylanma İhtiyacı
Farz edelim ki sınav kaygısı yaşayan biri başarmak zorunda olma hissinden kurtuldu ve başarısızlık yaşamasına rağmen hala değerli olabileceğini düşünüyor. ?Evet, ben kaldım ve insan olarak hataya düşebilirim. Başarısızlıkla sonuçlanmasına rağmen kendimi değerli hissediyorum. Ama diğerleri beni öyle kabul edecekler mi? Ya beni okula göndermek için o kadar emek sarfeden annemle-babam? Benim hakkımda ne düşünecekler? İtiraf etmeliyim ki, bazen diğer insanların onayını almak sevilmek arzu edilebilir. Ama her zaman başkalarının onayını kazanabilmek mümkün olmadığı gibi gerekli de değildir. Arkadaşlarınızla ve ailenizle iyi ilişkiler geliştirmek için tercih edilebilir. Fakat bu şiddetli gereksinim ile aynı şey değildir. ?Eğer başaramazsam, beni sevmeyecekler, ben değersizim.? gibi istekler mantıksızdır daha doğrusu akılcı değildir.

Bu akılcı olmayan nosyondan kurtulan kişiler daha az kaygı ve özgürlük ile kendilerini yaptıkları işe verirler. Gelecek sonucun sadece ulaşılacak hedefi etkileyeceğinin ve kendi değerlerini ve insan ilişkilerini etkileyemeyeceğinin bilincinde olarak hareket ederler.

Sınav Kaygısı Üzerine Kaygı Duymak
Bu çift bir beladır. Sınav fobisi olanlar bir sınavla karşı karşıya kaldıklarında yalnızca o sınav kaygısını yaşamakla kalmıyorlar aynı zamanda kaygıyı yaşadıkları için de kaygı yaşıyorlar. ?Biliyorum, sinirli olacağım. Hep böyle oluyor. Bu hislerden kaçamıyorum.? gibi.
İnsanlar bir şeyi yapmaktan kaçamadıklarını söyledikleri anda çaresizlik, umutsuzluk, kendine acıma ve garanti başarısızlığı temellendirmiş olurlar. Sonuç, yine kendini aşağılama ve depresyondur.
(Kaynak: Dönüşüm Konağı)

Yazan: Dr. Rose Oliver Çeviri: Şule CAN


Okunma Sayısı: 2783  / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...