Mum dibine ışık vermez.
Ara

Sosyal Fobide Genetik Faktörler / Psikolojik Sorunlar

Sosyal Fobide Genetik Faktörler

Sosyal fobi özelinde hem normal olarak karşılanan kimi ruhsal özelliklerin hem de ruhsal rahatsızlıkların nasıl aktarıldığını daha ayrıntılı olarak ele alma imkanına sahibiz. Çünkü sosyal fobi, "utangaçlık", "sıkılganlık" olarak bilinen normal ruhsal özelliklere oldukça yakın belirtilerle seyreden bir ruhsal rahatsızlıktır. Sosyal fobik hastalar, sosyal durumların çoğunluğunda (topluma karşı konuşma, insanlarla birlikte yemek yeme, genel tuvaletleri kullanma vb.) olumsuz bir şekilde incelendikleriyle ilgili gerçekle orantılı olmayan bir korkuya sahiptirler. Sosyal fobide kişi yabancılarla veya diğer bireylerin incelenmesiyle karşı karşıya kaldığı, sosyal veya performans durumlarında belirgin ve sürekli bir şekilde korku duyar. Sosyal fobinin temel özelliği, göreceli olarak küçük gruplarda diğer insanlar tarafından incelenme korkusu şeklinde belirlenmiştir. Son yıllarda yapılan çalışmalar bu rahatsızlığın eskiden sanıldığının aksine toplumda oldukça yaygın olduğunu göstermiştir. ABD'nde yapılan son çalışmalarda En sık görülen üçüncü ruhsal bozukluk olduğu saptanmıştır. Şimdi kalıtımın bu hastalıktaki rolüyle ilgili bilgileri inceleyelim:
Özgün olarak sosyal fobi tanısı almış hastaların ailelerinde yapılan çalışmalarda, sosyal fobisi olmayan kontrol grubuna göre, daha sık oranda sosyal fobi saptanmıştır. Son bir çalışmada yalnızca sosyal fobide değil, diğer tüm fobik bozukluklarda da ailesel yüklülüğünün her fobi için özgül olduğu saptanmıştır. Yani bir bireyde hangi tür fobi varsa onun ailesinde de o tür fobi görülme olasılığı diğer fobilere göre daha yüksektir. Aynı şekilde tek yumurta ikizlerinin her ikisinde de sosyal fobi bulunma olasılığı %24.4 bulunurken, çift yumurta ikizlerinde bu oran %15.3 olmuştur. Tek yumurta ikizlerinde oranın daha yüksek bulunması yine sosyal fobinin genetik bir bileşeni olduğunu göstermektedir. Ama tek yumurta ikizlerindeki bu oranın %100 olmaması, hastalıkta genetik olmayan etkenlerin de büyük ölçüde etkili oldukları anlamına gelmektedir.
Şimdi doğrudan bir rahatsızlık sayılmasa da kişilerde bulunduğunda onları oldukça rahatsız eden utangaçlık ve davranışsal ketlenme davranışının kalıtımsal yönü üzerinde biraz durarak, normal davranış dağarcığımızın oluşumunda kalıtımın rolünü bir parça aydınlatmaya çalışalım.
Yeni veya tanımadığı insanlar karşısında tedirgin ve çekingen tavır alma şeklinde tanımlayabileceğimiz utangaçlığın genetik geçişini incelemek için yapılan ikiz çalışmalarında tek yumurta ikizlerinde utangaçlık davranışı, çift yumurta ikizlerine göre birbirine daha benzer bulunmuştur. Bununla birlikte gerek ikiz incelemelerinden ve gerek evlatlık çalışmalarından elde edilen sonuçlara göre, utangaçlıkta genetiğin katkısı, çevresel etkenlerin rolünü düşündürecek şekilde orta düzeydedir.
Tanıdık olmayan ortamlara, insanlara, ve nesnelere karşı aşırı korku duyma olarak tanımlanan davranışsal ketlenmenin sosyal fobinin çocukluk çağındaki öncülü olduğu öne sürülmektedir. Yapılan bir çalışmada davranışsal ketlenmesi olan çocukların ebeveynlerinde sosyal fobi sıklığı %18 , davranışsal ketlenmesi olmayan çocukların ana babalarında ise hiç sosyal fobi saptanmamıştır. Bu çarpıcı farklılık, ailesel etkenlerin davranışsal ketlenmede önemli bir rol oynadığını düşündürmektedir.

Erol Goka

Okunma Sayısı: 6741  / Yorum Sayısı: 1
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...