Futbolda Şiddet Eğilimi / Psikolojik Sorunlar
Futbol seyirlik bir spor olma ve geniş halk kitlelerini peşinden sürükleme özelliklerinden dolayı diğer spor faaliyetlerinden daha farklıdır. Tribünler sosyal bir mozaik gibidir. Zengini ? yoksulu, muhafazakarı ? yenilikçisi, yaşlısı ? genci ile bir ahenktir tribün. Patronunun ezdiği çalışan, eşiyle sorunu olan koca, ailesine kızmış veya kız arkadaşıyla arası açık olan genç, dersleri kötü giden öğrenci, borç batağındaki esnaf hepsi tribünde deşarj olmak için, sıkıntılarını biraz olsun unutmak, rahatlamak için hazır bulunmaktadır.
Seyircilerin belirli ahlak kuralları içinde kalarak toplu halde karşı takım seyircilerine yaptıkları tezahüratlar makul görülmelidir. Çünkü; kişilerin kendilerini ifade edememe, yaşadığı ekonomik sosyal problemler ve hayat şartlarının ağır yükü masumane bir şekilde boşalmakta, taraftarlar kendilerini deşarj etmektedirler. Önemli olan nokta, eğer topluluk kendini bu yasal yollarla deşarj edemez ise günlük hayatta yasal olmayan yollarla kendini deşarj edecek olması ve diğer fertlere zarar verebileceği ihtimalidir.
Ancak bu durum genelde böyle işlemez. Biraz önce belirttiğimiz ahlak kuralları aşılır, saldırganlık eğilimleri gözükür. Bu durumda ise rahatlama ve boşalma fonksiyonu tersine döner ve kışkırtıcı bir şekil alır. Buda gösteriyor ki saldırganlığı güvenlik subabı ve kışkırtıcılık olarak ikiye ayırabiliriz.
Saldırganlığın kaynağı olarak üç tane geçerli teori vardır. İçgüdü teorisi, güdü(engellenme-saldırı) teorisi, sosyal öğrenme teorisi. Üç teori incelendiğinde en mantıklı teorinin sosyal öğrenme teorisi olduğu görülmektedir.
Taraftar tuttuğu takımın taraftarları arasına girmekte buradaki davranış biçimlerini görüp benimsemekte, desteklemekte ve diğer taraftarlar tarafından kabul görmektedir. Bu şekille de grup tarafından yönlendirilmektedir. Takımın kazanması için verilen destek belirli bir süre sonra takımın kazanmasını engellediğini düşündüğü faktörlere (hakem, rakip takım, rakip seyirciler) karşı şiddete dönüşmektedir.
Şiddetin sorumlusu medya!
ELYADAL (Eleştirel Yaratıcı Düşünme ve Davranış Araştırmaları Laboratuarı) olarak "Futbolda Şiddet ve Fanatizm" konulu bir araştırma yaptık. Toplam 437 katılımcıdan aldığımız bilgilere göre; her 100 kişiden 18'i sözel, 8'i de fiziksel şiddet uyguladığını, bunun yanı sıra her 100 kişiden 13'ü de kavgaya karıştığını söylüyor. Ayrıca, yine her 100 kişiden 22'si sözel olarak, 9'u da fiziksel olarak şiddete maruz kaldıklarını ileri sürüyorlar. Yaklaşık her 3 futbol seyircisinden 1'inin şu veya bu şeklide şiddete maruz kalması dikkate alınması gereken bir orandır.
Katılımcılardan futbolda yaşanan şiddet olaylarından hangi kesim ya da kesimleri sorumlu tuttuklarına yönelik bilgi istedik. Şiddet olaylarının sorumlusu olarak ilk sırada yüzde 68.6'yla medya gösterildi, ardından yüzde 63.8'le taraftarlar, yüzde 52.4'le futbol kulüplerinin yönetimleri, yüzde 46.9'la amigolar, yüzde 30.4'le güvenlik güçleri, yüzde 16.7'yle futbol oyuncuları, yüzde 16.5'le hakemler ve yüzde 6.2'yle de teknik kadro sıralandı. Medyanın ve kulüp yönetimlerinin şiddetin sorumlusu olarak algılanması gerçekten dikkat çekici ve galiba şimdi araştırılması gereken de bu algının ne kadar gerçek olduğu.
Futbolda yaşanan şiddet olaylarının nedeni olarak toplam 46 farklı neden belirtiliyor. Katılımcılara göre en önemli neden, Türkiye'deki eğitim seviyesi. Katılımcıların yüzde 14.66'sı, Türkiye'deki eğitim seviyesinin oldukça düşük olduğunu ve futbolda yaşanan şiddet olaylarının da bu eğitimsizlikten ileri geldiğini öne sürüyorlar. Yüzde 7.92'lik bir oran da, insanların gündelik yaşamlarındaki sıkıntıları ve karşılaştıkları zorluklar nedeniyle deşarj olma ihtiyacı duyduklarını ve bu nedenle futbolda holiganizmin ortaya çıktığını iddia ediyor. Araştırmaya katılan her 100 kişiden 7'si, holiganizmin nedeni olarak kulüp yöneticilerine atıfta bulundu. Bunun yanı sıra, ülkedeki dengesiz gelir dağılımı ve düşük gelir düzeyi de diğer bir neden olarak ortaya çıkıyor. İnsanlar, düşük gelir düzeyi nedeniyle çatışmaların yaşandığını ve yaşanan bu çatışmaların da futbol sahalarına taşındığını ve hatta futbol sahalarının dışına kadar taştığını belirtiyorlar (yüzde 6.16). Kitle psikolojisinin, kendini bir grupla birlikte ifade etmenin ve kendini o grupla özdeşleştirmenin, bununla ilintili olarak pekişen ait olma duygusunun da söz konusu soruna neden olduğunun altı çiziliyor (yüzde 5.92).
Çözüm yolları
"Futbolda Şiddet ve Fanatizm" konulu araştırmada, az önce de belirtildiği gibi 46 farklı nedenin ortaya çıkarılmasının yanı sıra, toplam 36 farklı çözüm önerisi de belirlendi. Katılımcıların yüzde 16.67'si, öncelikle medya çalışanlarının, kulüp yöneticilerinin, amigoların, güvenlik görevlilerinin ve futbolcuların bilinçlenmesinin futboldaki şiddet olaylarının önüne geçeceğini iddia ediyorlar. Konuyla ilgili etkin ve caydırıcı yasal önlemlerin alınması ise en çok önem verilen diğer çözüm yolu olarak belirtiliyor. Her 100 kişiden 15'i, konuyla ilgili gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerekliliğini vurguluyor. Futbolda şiddet olaylarının nedeni olarak görülen eğitim seviyesinin yükseltilmesine yönelik çalışmaların da sorunun çözümünde etkin bir rol oynayacağı (yüzde 12.44), bunun yanı sıra toplumun genelinin bilinç seviyesinde olacak bir artışın da çözüm getirebileceği belirtiliyor (yüzde 7.28). Tüm bunların yanı sıra sporun bir kavga konusu olmadığının vurgulanması, kulüp yöneticilerinin kışkırtmalarına engel olmak, medya aracılığıyla halkı eğitmek, ekonomik durumun düzeltilmesi, spor eğitimi gibi maddeler de, katılımcıların çözüm önerileri arasında. Bütün bu önlem önerilerine rağmen, hatta belki de bu öneriler inat, holiganizmin bir yaşam tarzı olduğunu ve bu nedenle engellenmesinin imkansızlığını düşünen insanların sayısı hiç de az değil (yüzde 4.46).
En holigan kim?
Taraftar anketine göre, en holigan futbol takımı taraftarı olarak Fenerbahçe (yüzde 27.5) gösteriliyor, ikinci sırada Ankaragücü (yüzde 7.8), üçüncü sırada Galatasaray ve Trabzonspor (yüzde 6.9), dördüncü sırada ise Beşiktaş (yüzde 5.5) yer alıyor. Tüm futbol takımı taraftarlarının holigan olduğunu düşünenlerin oranı ise yüzde 27.2. İlginç olarak, Beşiktaş ve Galatasaray taraftarları genel olarak Fenerbahçe'yi holigan takım olarak algılarken, Fenerbahçe taraftarları ise genel olarak tüm futbol takımlarını (kendi takımları dahil) holigan olarak algıladıklarını belirtmişler. En azından bu araştırma kapsamında, kendi taraftarlarında da suç olduğunu söyleyenler sadece Fenerbahçe taraftarları. Fenerbahçe dışındaki takımların taraftarları ise şiddetin sorumluluğunu genelde "diğer" takımda görüyorlar.
Ayrıntılar içerisinde, bu çalışmadan elde edilen belki de en önemli bulgu, holiganizmin nedenleri, sorumluları ve bu sorunun çözüm yolunun "bizim dışımızdaki" kişiler olduğu algısıdır. Şiddetin sorumlusunun, şiddeti gösteren kişi ya da gruplar kadar, hatta onlardan daha çok medya, yönetim ve güvenlik güçleri olarak algılanması dikkate değer. Onların da hataları olduğunu yadsımıyoruz ancak holiganın hiç mi suçu yok?
SONUÇ
Sonuç olarak bugünkü durumuna gelince ticari birer meta haline gelenleri saymazsak toplumu örgütlemede kulüplerin üzerlerine büyük rol düştüğünü görürüz. Sporda başarıya ulaşmanın yolu sporu geniş kitlelere yaymaksa eğer bunun sadece okul ve kulüpler aracılığıyla yapılacağı kesindir. Bu bağlamda kulüpler gönüldaşlarını spora seyirci kalmaktan öteye geçirmeli, spor yaptırmalı en azından yapanlara destek oldurtmalı. Bir gönüldaşın ? sempatizanın ? seyircilikten taraftarlığa geçişi de böylelikle sağlanabilir. Ayrıca yukarda sıkça bahsedilen kültürel kod da planlanacak etkinliklerle sağlam temellere oturtulmalı. Ancak bu kültürel kod kesinlikle mantıki değerlerle beslenmeli, öfke ve nefretin üzerine oturtulmamalı. Örneğin okul çağındaki gençlere yönelik ?ben neden kulübümü seviyorum?? konulu bir yarışma açılabilir ve tüm katılımcıların eserleri kulüp lokalinde belirli bir süreyle sergilenebilir. Böylelikle çocuk ve gençlere spor ve kulüp sevgisi aşılanabilir. Benzer pozisyondaki gençler bir araya getirilebilir, birlik ruhu aşılanıp pozitif şeyler üretmeleri sağlanabilir.
Temel amacı toplumu gündelik sıkıntılardan uzaklaştırmak ve sosyalleşmesini tamamlamak olan futbol, insanları birbirlerine düşürmemeli, toplum yapısına zarar verir hale getirmemelidir. Bunu başarmada en önemli görev kulüplerde ve medyadadır. Sağduyulu kulüp yöneticileri ve medya üyelerine bilinçli kamu elemanları da eklenince futbol insanlar arasında bir şiddet gösterisi olmaktan çıkıp sportif bir seyir halini alacaktır.
Okunma Sayısı: 0 / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?