Kaptanın ustalığı deniz durgunken anlaşılmaz.
Ara

Öz Güven Gelişimi / Psikolojik Sorunlar

Öz Güven Gelişimi

Benlik kavramı, bireyin zihinsel ve fiziksel özelliklerinin toplamı ve bireyin sahip olduğu bütün bu özelliklere ilişkin kendini değerlendirmesi olarak tanımlanabilir. Benlik algısı, anne babanın çocuğa yönelik sözel veya sözel olmayan tavırları ile oluşmaya başlar. Çocuğun ailede sevilip sevilmemesi, zeki ya da aptal olarak görülmesi, hep onun kendisine ilişkin bir imge oluşturmasına etki eder.

Benlik imgesi, bireyin ne olduğunu; ideal benlik bireyin olmayı arzu ettiği ben'ini; özsaygısı ise, bireyin ne olduğu ile ne olmak istediği ara-sındaki farka ilişkin duygularını gösterir. Çocuğun, psikososyal gelişim evrelerinde, doğumla başlayan ve bir yaşına kadar devam eden dönem, ? temel güven duygusunun? oluştuğu bir dönem olarak kabul edilir. Bu dönemde anne ilgisinin tutarlı, yeterli ve devamlı olması; bebeğin de dünyayı tutarlı, güvenli ve emin bir yer olarak algılamasını sağlar.

Üç yaşına kadar, çocuğun, yetenekleri ile ilgili farkındalığının yeterli olmaması nedeniyle, kendisiyle ilgili algısında, çevresindeki kişilerin tutumları belirleyici olur. Üç yaşından sonra çocuklar, çevrelerindeki olayları anlamak için devamlı sorular sorar ve girişimlerde bulunurlar. Bu girişimleri sırasında çevrelerinden alacakları tepkiler de özgüven gelişiminin ikinci temel taşını oluşturur.

İlkokula başlayan çocuk, artık bir sorumluluk yüklenmeye hazır hale gelmiştir; oyun oynama yerine bir şeyler üretme ve başarılı olma isteği ortaya çıkmıştır. Yetişkin dünyasında araç gereçleri kullanmak, çivi çakmak, masaya tabakları yerleştirmeye yardım etmek, meyveleri yıkamak gibi işleri yapmaya başlayıp çevreden takdir gördüğünde kendine olan güveni ve başarma isteği artar.

Bu dönemde çocuklarda başarma duygusunu ortaya çıkarmak ve geliştirmek büyük önem taşır. Bu çağdaki okul yaşantısı, çocuğa kendi kapasitesinin farkına varması için uygun ortamlar sağlar ve farkındalık düzeyinin gelişimine etki eder.

Genç insan, ergenlik döneminden, kimliğini bulmuş olarak çıkar. Ailenin gence sorumluluk vermesi, onun karar verme ve problem çözme becerisi kazanmasına katkıda bulunacaktır. Gencin bu süreci sağlıklı bir şekilde geçirmesi, özgüven düzeyi ile doğrudan ilişkilidir.

Özgüven gelişiminde bebeklikten ergenliğe kadar olan dönem, önemli ve belirleyici olmasına rağmen, aslında özgüven gelişimi, insanın yaşam boyu edindiği deneyimlerden etkilenerek sürer. Peki, benlik algısı ve özgüven, soyut kavramlar olmasına rağmen, hayatımızda bunu somut olarak nerelerde görebiliriz? Çocuğun benlik algısı ve özgüveni, akademik başarıları ile doğrudan ilişkilidir. Olumlu benlik algısı ve özgüveni olan çocuklar, okul çalışmalarında daha girişimci, daha güvenli, daha ataktırlar ve yeni şeyler öğrenmeye daha meraklıdırlar. Çünkü öğrenme motivasyonları yüksektir. Başarı ya da başarısızlık, çocuğun öğrenme motivasyonunu etkilemez. Ancak anne babanın, öğretmenlerin ve diğer önemli yetişkinlerin başarı ve başarısızlığa verdikleri tepkiler belirleyici bir özellik gösterir.

Yetişkinler, başarılı performansı alkışlayıp, başarısızlığı cezalandırdıkları zaman, çocuk, yeteneklerinin beklentileri karşılamadığı endişesine kapılır. Çocuğun bir faaliyette ustalaşması için, yetişkinler tarafından yüreklendirilmeye ihtiyacı vardır. Önemli olan, performans değil, çabadır; performansın vurgulanması, çabanın azalmasına veya aşırı çaba gösterilmesine dolayısıyla kaygıya yol açabilir. İlk kez kendi başına ayakkabılarını giymeyi başaran çocuk, gururla babasına gösterir. Baba, umursamaz bir şekilde bakarak; ?Ayakkabılarını ters giymişsin? der. Burada baba, çocuğun gösterdiği çabanın ne kadar önemli bir kazanç olduğunu gözden kaçırmıştır. Oysa ki çocuk, ilk kez ayakkabılarını giymeyi becerebilmişti...

Benlik algısı ve özgüven, çocuğun sadece akademik başarısını ve girişimciliğini değil, aynı zamanda değer gelişiminde de önemli rol oynar. Olumlu benlik algısı geliştirmiş bir birey, kendi değerlerini oluşturur. Kendi değerlerini oluşturan birey, her tür sosyal ortamda isteklerini, rahatsızlıklarını, beklentilerini rahatça ortaya koyabilir. Kendini rahatça ortaya koyabildiği için, çevresindeki olumsuz etkilerden de en az derecede etkilenir. Özellikle ergenlik çağında, aileden ziyade arkadaş gruplarından etkilenen çocuklar, eğer özgüvenleri gelişmişse, akran baskısıyla daha rahat baş edebilirler. Örneğin; markalı giyinme, okuldan kaçma, vb...

Özgüveni gelişmiş bireyler kendi ihtiyaçlarını açıklıkla ortaya koyan; başkalarının haklarına saygılı, sabit fikirli olmayan bireylerdir. Övgüyü kabul edip başkasını övebilir, yapıcı eleştirileri alır ve eleştiri yapabilirler. Tüm bunları yaparken saldırgan bir tavır değil, güvenli bir tavır gösterirler. Güvenli tavır içinde olan kişi, seçimlerini kendi amaçları doğrultusunda yapar. Başkalarına bir şey kanıtlamak, başkalarını küçümsemek, suçlamak gibi bir amacı yoktur. Özgüveni gelişmiş olan bireyler, kendileriyle barışıktırlar; dolayısıyla iç huzura sahiptirler. Çevrelerindeki kişilere, olaylara ve problemlere yaklaşımları pozitiftir; başkalarını olumlu yanları ile değerlendirirler. Bu insanlarla arkadaşlık etmek çok hoştur; bunun nedenlerinden biri, bu insanların bardağın hep dolu tarafını görmeleri ve iyi deneyimler yaşama ve bunlardan iyi sonuçlar elde etme konusundaki umutlarıdır. Bu tür kişiler, gelecekleriyle ilgili olumlu şeyler düşünürler.

Olumlu benlik algısı ve özgüvenleri olan kişiler, kendilerini olumlu ve olumsuz yönleriyle bir bütün olarak daha gerçekçi değerlendirirler. Güçlü oldukları noktalar kadar, zayıf oldukları taraflarını da bildikleri için, kendilerine uygun hedefler belirleyip amaçlarına daha çabuk ulaşırlar. Kişinin kendini iyi tanıması, özgüven gelişimini etkilerken, özgüveni gelişmiş bireyler de, kendilerini tanımaya ve geliştirmeye daha açık bireylerdir. Burada karşılıklı bir ilişki olduğunu görürüz; birinin gelişimine yardımcı olmak, diğerini de olumlu etkiler. Örneğin; beklentisi yüksek olan anne babaların çocukları, büyüklerini memnun etmek amacıyla, kendilerine ait olmayan davranış ve tutumların oluşturduğu ?yalancı? bir ben geliştirirler. Bunu yaparken de, kendilerini keşfetmeye yönelik içgüdüsel ilgilerini kaybederler ve kendilerini rahat hissetmezler, kendi-lerinden farklı birisi olmaya çalışırlar. Yani gerçek benliklerinden uzakla-şırlar ve özgüvenleri yok olur. Bu da, kişinin hayatında sürekli bir stres kaynağı oluşturur.

Özgüven ya da benlik saygısı geliştirmek için neler yapabilirsiniz?
Çocuklarının, kendisine önem veren ve yeterli davranabilen, özgüvenli bir birey olarak yetişmesinde, anne-babanın davranışlarının büyük etkisi vardır. Anne baba, çocuklarını sevdiklerini, söz ve davranışları ile ortaya koymalı, kendileri için çocuklarının ne büyük bir mutluluk kaynağı olduğunu hissettirmelidirler. Çocukların, ? kendileri oldukları? için sevildiklerini bilmeye ve evdeyken varlıklarına önem verildiğini, evde değilken de özlendiklerini hissetmeye ihtiyaçları vardır.

Çocukların dünyayı anlamaları için sınırsız bir kapasiteleri vardır. Ancak bu kapasiteyi ortaya çıkarmak için, önce tüm ihtiyaçlarının karşılandığı güvenli ve düzenli bir dünyada yaşadıklarını keşfetmeleri gerekir. Aile içindeki iletişim ve etkileşim, çocuğun, dünyanın güvenli ya da güvensiz bir yer olduğu konusunda algı oluşturmasına neden olur. Çocuğun, anne baba arasındaki ilişkiyi tehdit eden herhangi bir şeyi hissetmesi, onu kendi ihtiyaçlarının karşılanacağı konusunda da kuşkuya düşürür, güvenini altüst eder. Çocuk, anne baba arasındaki çatışmanın, onların kendisini sevmediği anlamına geldiğini düşünür. Çocukların yanında kurulacak iletişim tarzı, aile içi ilişkileri tehdit eder tarzda olmamalıdır. Çocuklar kendilerini ve yeteneklerini deneyecekleri sosyal ortam ve etkinliklere katılmaları konusunda desteklenmelidir. Bu ortam ve etkinliklerde, başarılı ya da başarısız olduklarına dair dürüst ve yapıcı şekilde bilgi verilmelidir. Böylelikle kendilerini tanıyıp hedeflerini daha gerçekçi belirleyecekler ve geleceğe doğru güvenli adımlarla ilerleyeceklerdir.

Herkesin göstereceği başarı kendine özgüdür. Bir birey çok başarılı olurken, bir diğeri bu başarıyı çok çalışarak ya da farklı bir alanda gösterebilir. Çocuklar yönlendirilirken akranları ya da başka kişilerin başarıları örnek gösterilmemeli, kıyaslamalara gidilmemelidir. Her birey biricik ve özeldir, her çocuğun kendi içinde gösterdiği gelişme başarı olarak kabul edilmelidir, başkalarının başarıları hedef gösterilerek çocuğun kapasitesini aşan, gerçek dışı beklentiler oluşturulmamalıdır. Aşırı talepler ortaya koyan ebeveyn, çocuğunu güvensizliğe ve tedirginliğe iter, ama aşırı korumacı ebeveyn de çocukta aynı zayıflıkların ortaya çıkmasına neden olur. Aşırı korumacı ebeveynler, çocuklarını yaşamın olumsuzluklarından, zorluklarından korudukları, onlara sorun çözmeyi öğretmek yerine, onların sorunlarını kendileri çözdükleri için çocuklarının girişimciliğini ve sorumluluk alma yeteneğini kısıtlarlar. Bu da yaşamın zorluklarıyla başa çıkamayan güvensiz bireylerin yetişmesine neden olur.

Çocukların özgüvenlerinin gelişebilmesi için etkin yollardan biri de onlara örnek olmaktır. Çocuklar anne babalarının yaşadıkları öyküleri anlatmalarına bayılırlar. Ayrıca anne babanın onları iş yerine götürmesi, ara sıra kendi spor ve eğlence faaliyetlerine dahil etmesi de çok hoşlarına gider. Bu paylaşımların tümü, çocukların sizin yaşamınızda önemli olduklarını öğrenmeleri kadar, sizi model almaları açısından da önemlidir.

Bir kişilik değişkeni olarak bireyin özgüveni, tıpkı kişiliğimizin diğer boyutları gibi belli oranda bir durağanlık gösterir. Kişiliğimizi, karakterimizi, huyumuzu nasıl çok kısa sürede değiştiremiyorsak, kuşkusuz özgüvenimizi de kısa sürede ve radikal bir şekilde değiştiremeyiz. Çocuğumuzun özgüvenini geliştirmek için atacağımız bir adım onu çok güvenli yapmayacağı gibi, bu konuda gösterdiğimiz yanlış bir davranış da onun güvenini sıfıra indirmeyecektir. Bu bir süreç işidir; ilk adımı atmak önemlidir, bu konuda bilinçli ve sabırlı olmak gerekir.

Okunma Sayısı: 0  / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...