Bütün insanlar üç sınıfa ayrılmıştır: Hareket ettirilemeyenler, hareket ettirilebilenler ve hareket edenler.
Ara

Sözsüz İletişim Nasıl Sağlanır? / Psikolojik Sorunlar

Sözsüz İletişim Nasıl Sağlanır?

İletişimin diğer öğelerinden biride sözsüz iletişimdir. Günlük yaşamda gerçekleştirilen ilişkilerde başvurulan bir yöntemdir. Sözsüz iletişim bazen anlam yaratmada, çoğu kez bilincinde olmaksızın ama kaçınılmaz olarak sürekli kullanılan bir iletişim biçimidir.

İletişimde kullanılan ses tonlaması, yüz ifadeleri, mimikler, beden hareketleri, jestler sözsüz iletişimin bir parçasıdır. Bu özellikler ancak sözlü iletişimle birlikte etkin olur.

Sözsüz iletişim, iletişim yokluğunu olanaksızlaştırma, duygu ve coşkuları yetkin biçimde dile getirme, bireyler arası ilişkileri tanımlama ve belirlemede, güvenilir iletiler sağlamada önemlidir. Tüm bunlar kültüre göre biçimlenir.

Değişik kültürlerde farklı anlamlar taşıyan sözsüz iletişimin sembolleri vardır.

Susma ,

İsteme ve gerekli olduğu durumlar dışında bireye çoğu kez sıkıntı ve bazen acı veren olgudur. Çok uzun süre susmak ya da başkaların sürüp giden sessizliği gerilimlere neden olabilir. Eşler arasında uzun süre suskunluğun kavgadan daha kötü ve etkili olduğunu unutmayalım. Bireyler arası iletişimde iletişim yokluğunun kötü bir iletişimden daha olumsuz sonuçlara yol acar. Çünkü iletişimle tartışma ve sorunu çözmede başlangıç oluşturmada önemlidir. Fakat susma tüm bunları yok eder.

Sosyal Hizmet Uzmanları, mülakatlarında eğer müracaatçısı susma yöntemini bir iletişim biçimi olarak kullandığı an sonlandırmalı ve müracaatçının bu konudaki tepkisinin nedenlerini araştırmalıdır.

Susmanın yada sesiz kalmanın değişik nedenleri vardır. Bunlar rastlantısal değildir. Her susmanın iletişimde değişik yorumlara ve sonuçlara yol açabilecek, kendine özgü bir anlamı vardır. Bazen kızgın olduğumuz için dişlerimizi sıkarak, bazen karşımızdakilerin iletileri dikkatimizi çektiği için dinlemek için susarız. Bazı durumlarda sıkıldığımız zaman susar başka yerlere bakarız. Bazen de söyleneni anlamadığımız için susar dinleriz. Bazı durumlarda suskunluğumuzun kaynağı onayladığımızı,bazılarında ise onaylamadığımızı gösterir. Bazen de huzur için sesiz kalırız.
Kısaca, iletişimde suskunluk değişik iletileri ya da yanıtları yansıtır. Bunların doğru anlamını belirlemede, iletişim ortamı, iletişimdeki bireylerin özellikleri, yüzyüze iletişimin durumunda yüz ifadeleri, mimikler, beden hareketleri ve jestler de yardımcı olur.

Sesin Rengi ve Müziği,

Sözlü iletişimde konuşulan bireylerin seslerinin tonu, ritmi, yükselip alçalması,monotonluğu,tanısı gibi duyguları aksettiren ve çoğu kez sözlerin anlamına ışık tutan sözsüz iletişimin öğeleridir. Ses tonu yalan söylerken ya da korkumuzu saklarken bizi ele vereceği gibi,söylediklerimizi doğrulayan bir tanıklıkta yapabilir. Konuşmada sesin rengini ve müziğini oluşturan bireyin kişiliğinin bir parçası olsa bile kültürel boyutu yadsınamaz. Bunu örneklersek, Türklerin, Arapların genelde yüksek sesle Fransızların hızlı, İtalyanların kavga eder gibi konuşmaları, İngilizce'nin ABD ve İngiltere'de farklı ses tonu ile kullanımı gösterebiliriz.

Beden Dili,

Kişilerle yüz yüze iletişimde beden dilinin çok önemli bir rolü vardır. Bu ilişkiler içerisinde hiçbir söz etmesek bedenimiz konuşur. Beden dili jestler ve mimiklerle gerçekleşir. Yüz kasların bir anlam ifade eden ya da anlam oluşturmak için kullanımı, mimikleri, diğer bir değişle yüz ifadesini; baş, el, kol, ayak, bacak hareketleri yada bedenin tümünü kullanmak jestleri oluşturur. Bunlar aynı zamanda kültüreldir de

Kişisel Mekan Algısı,

Her insanda bir kişisel mekan algısı kavramı vardır. Kişisel mekan, insanın kendi gövdesinin derinin yüzeyi derinin yüzeyi ile sınırlanmadığı düşüncesine dayanır. Psikolojik mekan algısını yansıtan bu düşünce, izin verilmedikçe bir başkasının giremeyeceği, bireyin gövdesini çerçeveleyen, kendisi için belirgin olan bir sınırla çizilmiş,özel bir alan anlayışından kaynaklanır. Bu alana zorla girmek saygısızlık, kışkırtma ya da saldırı olarak değerlendirilir.

Giyim Kuşam ve Fiziksel Görünüm,

İnsanların bireylerle ne tür iletişimleri kuracaklarını belirleyen faktörlerden biriside fiziksel görünümlerdir. Tanıdığımız bir insanla kuracağımız iletişimi, o gün üzerinde giymiş olduğu elbise bizi fazla etkilemez. Fakat ilk defa karşılaştığımız insanla konuşmaya başlamadan önce, kıyafetini, boyunu, kilosunu algılayabiliriz. Karşımızdaki insanın fiziksel görünümü, en azından iletişime nasıl başlayacağımızı belirlemede etkili olur.
İnsanlar yeni karşılaştıkları birisinin dış görünüşüne kısa bir süre baktıktan sonra zihnimizde bir kalıba yerleştirerek ona,
?efendi, bey, beyefendi, dayı, amca, hemşerim, bacı, bayan, hanımefendi? demeye karar veririz.

Fiziksel görünüm, konuşmayı başlatan kişi için ip ucu olmanın yanı sıra, kendisine hitap edilen kişi içinde önemlidir. İnsanlar kendilerini nasıl tanımlıyorsa, başkalarının da kendilerine öyle hitap etmesini isterler.

Kişiler arası iletişimde giyimin önemi büyüktür. Yerine, zamanına uymayan giyim çok değerli nice sözün üstünkörü dinlenmesine ve yanlı olarak algılanmasına neden olur.

Örneğin; bir topluluğun önünde konuşma yapmaya hazırlanan genç günlük yaşamında giydiği kot ve tişörtle konuşmasını yapmak istendiğinde insanlar daha onun konuşmasını nasıl olduğunu düşünmeden bu daha çocuk diyebilir. Eğer resmi giyinseydi daha çok dikkate alınırdı.

İnsanların kıyafetlerinden hangi statüye ait olduğunu da anlayabiliriz ve iletişimimizi ona göre kullanmaya çalışırız.

Önemli olan giyimimizin karşımızdakini etkilendiğini bilmek ve etkinin toplumun hangi kesiminde etkili olacağının önceden bilinçli olarak belirlemektir.

Özetlersek, sözsüz iletişim kişiler arası iletişimde sözlü iletişimle birlikte etkin olan susma, sesin rengi ve müziği, beden dili, mekan ve zaman özellikleri, renk ve giyim kuşam önemli ve etkindir. İletişimde susmak/sessizlik rastlantısal değildir. Değişik tepkileri dile getirir. Sesin tonlaması, beden dili, yüz ifadeleri, iletişimde mekan kullanımı ve biçimi etkilerini bilmek ve bilinçli olarak saptayabilmektir.

Kaynak : www.sosyalhizmetuzmani.org
Yazan: Kemal Gökcan

Okunma Sayısı: 0  / Yorum Sayısı: 1
 

gulsah07 02.06.2007 12:32:28 Tarihinde yorumlamış

yazınızı okudum hatta yapmış olduğum bilimsel kaynak olarakta alıntı yaptım bu konu için bir makale yazmayı da dğşğnğyorum sözönle bağlantıya geçebilirsem cok sevinirim.sizin için bu siteye üye oldum.cevabınızı bekliyorum teşekkürler
Yöneticiye Bildir
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...