Bu dünya bize atalarımızdan miras kalmadı. Biz onu çocuklarımızdan ödünç aldık.
Ara

Değişimle İlgili Görüşler / Psikolojik Sorunlar

Değişimle İlgili Görüşler

Değişim bir nesne ya da durumun zaman içinde aynı kalmama özelliğidir. Değişimin birçok anlamı vardır. hareket, yer değiştirme ya da bir durumdan diğerine geçme, gelişme, büyüme ve kalkınma, geleneksel, kalıplaşmış düşünce sistemlerinden uzaklaşma, daha yüksek verimlilik ve etkenlik sağlayacak yöntemler geliştirme gibi. Bu anlamların her biri olumsuz olan bir durumdan daha iyi olan bir duruma geçmeyi ifade eder. Ya da değişim daha önceden var olan bir nesnenin ya da durumun ortadan kaldırarak yerine yenisinin geçirilmesidir.

Değişim bir varlığın dışındaki koşulların zorlamasıyla ya da varlığın kendi iç gücünün ve amaçlarının itici gücüyle olabilir. Dış koşulların zorlaması durumunda varlık çevresel koşulların değişmesine ayak uydurmasına değişim, bozulma ve yok olma biçiminde olur. Çevresel koşullara ayak uydursa varlığını sürdürür. İçsel dürtüler ise daha iyiyi arama, yenilik yapma vb.

Değişim hakkında geçmişten günümüze kadar çeşitli görüşler bulunmaktadır. İlk görüşler Antik Yunan düşünürlerine kadar dayandırılabilir. Antik Yunan düşünürlerinin görüşleri daha sonraki düşünürlere de kaynak oluşturdukları için etkileri günümüze kadar devam etmektedir.

1. Herakleitos'un ?Her Şey Akışkandır? Görüşü
Değişim kavramını ilk ortaya atan düşünürdür. ?Her şey akışkandır ve hiçbir şey duruşta değildir? sözüyle dünyayı bir yapı olarak değil daha çok geniş bir süreç olarak görmüştür. Bütün şeylerin bir toplamı değil daha çok bütün olayları, olguların ya da değişikliklerin hepsi.
Herakleitos değişimin nedenini eşit statünün eşit evrelerinin birbirinin ardı sıra gelmesinden oluşan zıtlıklar doktrinine bağlamaktadır. Bu doktrin kötünün ardından iyinin olumsuzun ardından olumlunun ya da bozulmanın ardından düzelmenin geleceğini ve bunların birbirini sürekli izleyeceğini akla getirmektedir.
?Her şey akışkandır? sözüyle özetlenen toplumsal sistemlerin katı ve basamaksal bir yapı olarak değil, bir süreçler bütünü olarak görülmesine de katkıda bulunabilir.

.2. Pormenides'in ?Değişim Yanılsamadır? Görüşü
Pormenides, Herakleitos'un tersine hiçbir şeyin değişmediğini iddia eder. Ona göre duyular aldatıcıdır ve duyularla algılanan şeylerin çoğu da yanılsamadır. Tek gerçek sonsuz ve bölünmez olan varlıktır ve bu varlık karşıtı olmayan bir şeydir. Karşıtlıkların olmadığı bir dünyada değişen bir şey de yoktur.
Pormenides'e göre eğer değişim tek gerçeklikse o zaman dürüst konuşmak bile olanaksızdır. Çünkü bugün söylediğiniz bir söz gerçeği anlatsa bile gerçek sürekli değiştiğinde söylediğiniz söz hiçbir zaman gerçeği anlatmayacaktır.

3. Platon'un Aşkın (Transcendental) ve Değişen Dünya Görüşü
Platonun görüşlerinde hem Herakleitos'un hem de Parmenides'in görüşlerinin izleri vardır. Platon gerçek olanla görünüş arasında ayırım yaparak Parmenides'in gerçek varlığın değişmeyip yalnızca görünüşün değiştiği görüşünü izler. Değişmez olan gerçek akılla, değişen görünüş ise kanılarla kavranır. Bu nedenle değişim yalnızca maddesel olanda ve görünüştedir. Duyuları aşan alanda ise durgunluk ve değişmezlik vardır.
Platon'a göre seçkin insanlar değişmez değerlerin sembolü olan ideal insandır. Bu nedenle toplumsal sistemin misyon ve değerlerini tanımlama ideal bir toplumsal sistemi kurma ve yönetme diğerlerine örnek olma rolüne sahiptir.

4. Aristo'nun Amaçlı Değişim Görüşü
Aristo herhangi bir şeyin özünün değişmediğini ancak görünüşte bir değişimin yaşandığını anlatır.
Değişimin amacı insanın potansiyelini gerçekleştirme yoluyla kaybettiklerini kazanma çabasıdır. Değişimi yönetebilmek için akıl, idrak, düşünme ve gözlemleme yoluyla tüm insanlar fikirleri keşfetmeli ve başarmalıdırlar.
Aristo'nun insanın potansiyeline ilişkin vurgulamaları, kendi potansiyelini gerçekleştirme çabasında olan herkesin değişim çabasında etkin bir yol oynayabileceğini ima eder.

5. Hegel'in Oluşum Halindeki Evren Görüşü
Hegel'in görüşleri Plato'dan çok etkilenmekte fakat bazı yönlerden farklılık göstermektedir. Hegel özlerin gelip geçici olan şeylerin içinde olduklarına inanmaktadır. Plato'dan farklı olarak Hegel oluşum içinde olan evrendeki gelişme eğiliminin bir düşme, bir bozulma ya da idealardan uzaklaşma olduğunu iddia etmektedir.
Hegel Platon'un aksine özlerin bile geliştiğini iddia etmektedir. Hegel'in dünyasında her şey oluşum içindedir ve özlerde bunun dışında kalamazlar.
Hegel'in tekrarlanan ritmik değişim kavramı çatışma ve mücadelenin başka deyişle karşıtların çarpışmasının getirdiği bir değişimdir. Değişimin dinamikleri bütün nesnelerin doğasında bulunan çelişkilerin doğurduğu karşıtların diyalektik bir etkileşimidir.

Okunma Sayısı: 0  / Yorum Sayısı: 1
 

haticesoyman 20.01.2008 08:28:10 Tarihinde yorumlamış

çok bilimsel ele alınmış
Yöneticiye Bildir
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...