Bütün insanlar üç sınıfa ayrılmıştır: Hareket ettirilemeyenler, hareket ettirilebilenler ve hareket edenler.
Ara

Korkmayın, Cinsel Hayat Sona Ermez / Psikolojik Sorunlar

Korkmayın, Cinsel Hayat Sona Ermez

Andropoz nedir? Kadınlardaki menopoz gibi erkekte de belli bir yaştan sonra hormon seviyelerinde bir değişiklik meydana gelir. 45-50 yaşından itibaren erkeklik hormonu olan testosteronun yanı sıra böbreküstü bezinden salgılanan aynı yapıdaki hormonlarda devamlı bir düşüş görülür. Ama çok ileri yaşlarda bile bu hormonların seviyesi erkekte sıfırlanmaz. "Andropoz" olarak adlandırılan bu durumda cinsel ve zihinsel fonksiyonlar geriler, cinsel arzularda düşme olur. Ayrıca bu dönemde sürekli yorgunluk hali, uyku problemleri, duygusal değişiklikler, iktidarsızlık, depresyon, osteoporoz, özellikle karın bölgesinde aşırı yağ tutulması gibi olumsuzluklar görülebilir. Bu belirtilerin görülme sıklığı ve şiddeti kişiden kişiye değişir.

Yaşlanan erkekte androjen eksikliği
Erkekte cinsellik ve baba olma yeteneği andropozla birlikte sonlanmaz. Ancak yaş ilerledikçe erkeklik hormonu testosteron seviyesinde günden güne bir azalma meydana gelir.
Andropoz terimi yaygın kullanımına rağmen çok doğru bir tanımlama değildir. Kadınlarda menopozla birlikte doğurganlık tamamen biter. Normal sağlıklı bir erkek ise neredeyse ömrünün sonuna kadar baba olmaya adaydır. Erkekte cinsel hayat ve baba olma yeteneği andropozla birlikte sonlanmaz. Ancak yaş ilerledikçe erkeklik hormonu testosteron seviyesinde günden güne bir azalma meydana gelir.

DOğRU TANIM
Bu bağlamda "yaşlanan erkeklerde androjen eksikliği" andropoza göre daha doğru bir tanımdır. 39-70 yaşları arasındaki erkeklerde, testosteron seviyesi yılda yaklaşık yüzde 1.2 oranında düşer. 65 yaş üstü erkeklerin yaklaşık yüzde 50'sinde androjen replasman (eksik hormonun yerine dışarıdan yapay olanı verme) tedavisi gerektirecek kadar testosteron seviyesi düşer. Elbette yaştan bağımsız olarak şişmanlık, çeşitli hormonal dengesizlikler, alkol, stres ve kronik hastalıklar da testosteron düzeylerinde düşmeye sebep olabilmektedir. Bu nedenle andropozun oluşumunu her zaman her koşulda ilerleyen yaşa bağlamak da doğru bir yaklaşım değildir.

BİYOLOJİK SAAT
Erkekte fiziksel olarak "40 Yaş sendromu" diye bir şey söz konusu değildir. Aksine 40 yaş erkeği cinsel, duygusal ve zihinsel açıdan en verimli çağını yaşar. Bu nedenle 40 yaşına gelen erkeğin cinsel açıdan bitmiş olduğuna ilişkin kanı son derece hatalıdır. Fiziksel ve zihinsel açıdan en sağlıklı dönemini yaşayan erkek bu iki olumlu faktörün birleşimi sonucunda her konuda kolay başarı sağlar. Öte yandan toplumdaki "40'ından sonra azanı teneşir paklar" türünden yaklaşımlarla erkekliğinin bittiği ve artık yavaşlaması gerektiği yönündeki ima ve baskılar tam tersi yönde kendini gerekli gereksiz ispatlama çabalarına da dönüşebilir. Aşırı derecede cinsel istekle birleşen bu baskılar sonucu 40 yaş civarında erkeğin cinsel arayışları daha da yoğunlaşabilir. Bu yaşlarda fiziksel görüntüsüyle de çekiciliğinin zirvesinde olan erkeğin performans kaygısına kapılmadan hayatının bu altın döneminin tadını çıkarması mümkündür.

KİLO FAZLALIğI
40'lı yaşlarda zirvede olan erkekler 50'li yaşlara geldiklerinde biyolojik saatleri alarm vermeye başlar.
Kalp, şeker, yüksek tansiyon gibi bir çok sistemik hastalık bu dönemin henüz başlarındayken sinyallerini vermeye başlar. Bununla birlikte 50'sinden sonra erkeklerin sperm sayısında belirgin bir azalma olur ancak bu, çocuk sahibi olamayacaklarını göstermez. Menopoz dönemiyle birlikte doğurganlıkları sonlanan kadınların aksine birçok erkek hayatının sonuna kadar baba olma şansını kaybetmez. Burada söz konusu olan yaşla birlikte sperm sayısının azalmasıdır. Yine bu dönemde kilo fazlalığı, kolesterol, iş ve özel yaşamdaki problemlerle depresyon gibi olumsuzluklar da erkekte bu dönemde yaşam kalitesinin düşmesine neden olan faktörlerdir.

60 YAŞ SENDROMU
Andropoz tam olarak 60'lı yaşlarda başlar. Bu yaşa kadar normal cinsel aktivitesini sürdürebilen erkek bu dönemde sertleşme ya da sertleşmenin sürdürülmesi konusunda zorluklar yaşamaya başlar. Bu sorunlara cinsel istekte ve menide azalma da eşlik eder. Bu dönemde damar hastalıkları ve genel doku yaşlanmaları da olduğu için bütün bunlar bir anlamda sadece testosteron eksikliğine bağlanamaz, yüzde 90'ı yaşlanmanın doğal bir sonucudur. Buna testosteron seviyesindeki azalmanın etkisi yalnızca yüzde 10 civarındadır. Ancak yine de aktif bir biçimde cinsel hayatını devam ettirmek isteyen erkekler için bugün modern tıp çeşitli çözümler sunmaktadır.

İLAÇLARIN ETKİSİ
İlaçlar duruma göre bu konuda oldukça etkili çözümler sunabilir. Bütün bunların yanı sıra erkeğin genel sağlık durumu bu dönemdeki cinsel performansını etkiler. Sağlıklı ve mutlu bir erkekte bu tip şikayetlerin hiç görülmeyebileceği unutulmamalıdır. Bir çok erkek iş yaşamının getirdiği stresten uzaklaştığı, evlilik içi çatışmaların uzlaşmaya dönüştüğü bu dönemde azalan cinsel performansa rağmen ciddi bir sağlık sorunu olmadığı takdirde en huzurlu ve dingin yıllarını yaşayabilir.

Okunma Sayısı: 0  / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...