Bütün insanlar üç sınıfa ayrılmıştır: Hareket ettirilemeyenler, hareket ettirilebilenler ve hareket edenler.
Ara

Ruhsal Zeka / Psikolojik Sorunlar

Ruhsal Zeka

Kaderin Sahibi emrettiğinde, doğa yasaları değişebiliyormuş. İçtenlikle dilerseniz, doğa yasaları emrinize girebilir; dualarınızla dağları yerlerinden oynatabilirsiniz. İsterseniz, hayatınızı yeniden şekillendirebilirsiniz.

Bugünden başlayarak geçmişinizi değiştirebilir ve böylece geleceğinizde değişim oluşturabilirsiniz. Yalnızca görünür sebeplere saplananlar, ruhsal tedbirler almadıklarında, zorunlu geleceklerinden kurtulamıyorlar, ilahi uyarıları çözümleyemeyenler ilahi cezalarla yüzleşiyorlar. Öğrendik ki, her sorun bir amaca hizmet ediyor. Eğer hastalığın gönderilme amacı, hastaya hayatın değerini öğretmekse, hasta hayatın değerini öğreninceye kadar hastalıkla boğuşmaya mahkûm ediliyor. Eğer ısrarlı başarısızlığımızın nedeni şükürsüzlüğümüz ise, şükrü öğreninceye kadar başarımız baltalanıyor. Hayatımız, göremediğimiz, tutamadığımız, ama aklımızla ve vicdanımızla kavrayabileceğimiz müdahalelerin etkisi altında geçiyor.

Yeryüzüne mükemmel bir hayat yaşamak için gönderildiniz; yaşamayı coşkuyla sevmek ve güzellikleri paylaşmak için geldiniz. Buraya, bunalmak, ezilmek, üzülmek için gelmediniz. Sonsuzluk yolcusu olan insan, ister bir yıl, isterse bin yıl sürsün, bir kaç solukta sonlanacak hayatında, misafir olduğunu idrak etmeli; sırtında sürükleyemeyeceği dünyayı, taşımaya çalışmamalıdır. Biz sonsuzluk yolcularıyız. Cousteau gibi okyanusların derinlerine, Armstrong gibi Ay'a, Colomb gibi Amerika'ya yolculuk yapmıyoruz. Biz yıllardır yol alan uzay mekiği Voyager'i de geçeceğiz. Yakında Güneş sisteminin dışına, yıldızların ötesine göçeceğiz. Evrene, ateşindeki ruhsal damından bakacağımız gün, kocaman dünyayı uzaklardaki bir ışıltı gibi izleyeceğiz. Kimi insanlar, hayatın sersemliğinin saplantısında, sonsuzluğu hissedemeyecekler. İnsan, yeryüzüne gönderilmiş en aziz uzaylıdır, insan Cennetten gelmiş; buradaki yaşantısı sonucunda Cennete dönecek veya Cehenneme düşecektir. İnsan dünyevi bir elbise giyiyor; ama onun aslı dünyalı değildir. Anne rahmine gönderildiğinde giydiği vücut elbisesini yakında çıkaracak, ruhsallığın sınırsızlığında bağımsız kalacak ve evrenin köşeleri arasında hayal hızında gezinecektir. Uzaylı yaratıkların en özeli olan insan, aralarına kabul edildiği dünyalılara, yaratıcının enginliğini gösterebilmeli; Yaratıcılarına bağlı hayvanlara ve bitkilere, isyankârlığın utancını yaşatmamalıdır. İnsan, misafir edildiği dünyada, evrensel yolculuğunu yaratan yaratıcı adına, unutulmaz izler ve sesler bırakabilmelidir. Basarı yolculuğu bitmez. En başarılı insan, gelişme yolunda sürekli ilerlemeyi başaran insandır. Başarının sabit bir standardı da yoktur. Başarı, insanın bir önceki güne göre, kendini sürekli aşmasıdır. Kendisini ara vermeden aşmaya devam eden insandan daha başarılısı yoktur.

Hayatı yönetirken, eski çalışmalarınızın yanı sıra, artık ruhunuzu ve ruhsal alanla ilgili bilgileri kullanacaksınız. Hayatı ne kadar içerisinden tutarsanız, o kadar güçlü tutacağınızı ve kolay sürükleyeceğinizi biliyorsunuz. Artık bunalımlara son vereceğiz, İlerlerken önümüze çıkan dağlar bedenimizi durdurabilirler; ama ruhumuzu durduramazlar. Engellerin üzerine ruhumuzla yürümeyi başarırsak, içlerinden süzülüp geçebiliriz. Israra dayanın. Evren ısrarcıdır ve ısrarcı birisini yakaladığında hizmetine girecektir. Kanaate dayanın; evren hırslıları ezip parçalıyor; istikrarlı şekilde ilerlemenin yolu, istikrarlı ilerleyenlerle kuracağınız ruhsal dostluklardır. Israr, damlayı taştan güçlü yapmıştır. Duygularınıza dayanın. Evren tam bir coşku okyanusudur; coşku biçimine girmiş ruhsal enerji kitlesi, çevrenizden akıp ruhunuzu saracaktır. Emin olun, inanın; iman sayesinde, ruhunuzdan uzanan güçlü bir elin yardımını kullanacaksınız. Gerekçelerinizi oluşturun; geleceğinizde olacakları, ne yaptığınız değil, niçin yaptığınız belirleyecek. Çevrenizde esen ruhsal enerji akımlarını okuyun, yelkenlerinizi doğru rüzgârlara açın. İstediğiniz yönde yükseltildiğinizi göreceksiniz. Hayatı yöneten kanunları, İlahi iradeyi ve gerekçeleri tanıyın. Böylece evreni yöneten yaratıcıyı tanıyacaksınız; kimse onu en iyi tanıyandan daha güçlü olamaz.

Size yedi temel güç alanı sunulmuştur. Bu güç alanları maddesel evrene değil, ruhsal evrene bakarlar. Bir insanın maddi vücuduna göre, kalbi, aklı ve ruhu neyse; maddesel evrene göre, ruhsal evrenin konumu odur. Başkalarına öğrettiğiniz kadar öğreneceksiniz. Kaderin Sahibinin değişmeyen hükmü budur: Verirseniz alacaksınız. Size katlanarak geri dönecek olan, sadece yaptığınız iyiliklerdir. Başarılı olmak istiyor musunuz? Bu, kaderin Sahibi tarafından sizin için yapılabilir; ama bunun için insanları başarıya teşvik etmeniz gerekir. Sınırsız Kudretten başarıyı istiyor musunuz? Vermeyen almayı hak edemez; sevmeyen sevilmeye layık değildir. Sevgiyi, "sevmeyi bilmeyene" vermek, bir cömertlik değildir; sevginin şerefine ihanettir. Bizi yükselttiğiniz kadar yükseltileceksiniz. İyiliklerinizin karşılığında teşekkürü bile ihmal edebiliriz; çünkü biz bazen nankör olabiliyoruz. Ama kalbinizle konuşan, öylesine sevgili bir Yaratıcıdır ki, kendi eseri olan "sizi" o kadar önemsiyor ki, biz nankörlük etsek de, gerektiğinde araya girecek, bir avuç iyiliğinize karşılık iyilikten bir dağ verecektir. İnsanlar çalışmalarını gizleyerek başarılı olacaklarını sanıyorlarsa yanılıyorlar. Bildiklerimi gizlediğim süre boyunca, karanlıklara boğulan bir mağara gibiydim. Ne zaman paylaşmaya ve yaymaya başlamışsam, Kaderin Sahibinin ilk önce benim hayatımı değiştirdiğini gördüm.

Siz, Sanatkârınızın "en güzel surette yarattığını" söylediği bir şahesersiniz. Peygamberler için açılan kapı, sizin için de açık tutuluyor. Ruhunuzun derinlerindeki hazine kapısından içeri girin ve perde ardındaki Sanatkârınızla buluşun. Bu buluşmanız bizleri ışığa boğacaktır. Çünkü Güneşle buluşan her ayna ışık saçar. Kalbinizden huzur alabilmek için sabırsızlıkla bekleyenler biziz, çevrenizdeki insanlardır, ağaçlardır, taşlardır, kuşlardır, İnsan Güneş değildir; ama Güneş gibi aydınlatabilecek enginlikte bir ayna olarak yaratılmıştır. İnsan, görüşüne göre, bir kaç kemik ve bir kaç damla kandır; oysa o gerçekte, tüm galaksileri yöneten Yaratıcının huzuruna çıkıp, onunla sohbet edebilecek kadar engin yaratılmış olan candır.

Okunma Sayısı: 0  / Yorum Sayısı: 2
 

sedat68 10.07.2007 02:36:24 Tarihinde yorumlamış

İNSAN FİKRİNİ DEĞERLİ KILAN OLGU SAMİMİYETİDİR.Samimiyet, sorgulamaya gerek duymadan inanmaktır.Sorgulamak bir yerde söylenen söze duyulan kuşku anlamını da taşıyor.Sorgulamak da gereklidir.Amma Allahın Emirleirni,peygamberin hadislerini ,esasında şu var bu var diye tartışarak anlamak ilmin gereğidir amma imanın değil.Yani allah demişse en dosğusunu demiştir.Peygamber demişse mutlaka doğru ve faydalıdır.
Yöneticiye Bildir

cemalaraz33 11.06.2007 01:41:08 Tarihinde yorumlamış

ALLAH(c.c) RAZI OLSUN.çok güzel olmuş.Tevhid akidesine uygun olduğunuda düşünüyorum.
Yöneticiye Bildir
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...