Bu dünya bize atalarımızdan miras kalmadı. Biz onu çocuklarımızdan ödünç aldık.
Ara

I.Q.'dan Çoklu Zekaya / Psikolojik Sorunlar

I.Q.'dan Çoklu Zekaya

Bilindiği üzere, çoklu zekâ kuramını ortaya atan Howard Gardner'a göre, I.Q. genel zekânın sadece sayısal (matematiksel-mantıksal) ve sözel (dilsel) olanını dikkate almaktadır. Gardner'a göre insan zihni, en az sekiz farklı zekâdan müteşekkildir: dilsel, mantıksal-matematiksel, uzamsal, müziksel, bedensel-kinestetik, kişiler-arası (sosyal), içsel (kişinin içine dönük), doğaya-dönük ve var-oluşsal. Okuyucu bu zekâları, farklı yetenekler olarak da düşünebilir. Gardner, hiç beklemediği halde, kuramının eğitimciler tarafından alınması ve bir anda popüler olup uygulamaya konulması karşısında şaşkınlığını gizlememiştir. Öte yandan, eğitimcilerin hızlı bir şekilde kuramı uygulamaya koyması birçok yanlış anlamayı beraberinde getirmiştir. Bu yanlışlar öyle bir dereceye gelmiştir ki Gardner, kendi kuramı etrafında oluşturulan ?mit?leri tek tek sıralayıp bertaraf etmek zorunluluğunu hissetmiştir (1995). Bir fikir vermesi için, Gardner'ın düzeltme gereği duyduğu hususlardan bir tanesini ele alalım. Gardner'a göre, bir zekâ, bir öğrenme tarzı veya bilişsel bir tarz demek değildir; tarz kavramı ferdin herhangi bir şeye yaklaşımına ilişkindir, oysa bir zekâ belli bir konuya dönük kapasite veya yeteneğe ilişkindir. Gardner, zekâ ile öğrenme tarzı arasındaki ilişki hakkında hiçbir iddialı kuramsal laf etmez ve bu konunun deneysel çalışmalara bırakılması gerektiğini mütevazı bir şekilde söyler.

Çoklu zekâ kuramına göre eğitim verdiğini iddia eden okullardaki bir sürü saçma sapan uygulama ile kuram arasında ciddi bir alâka söz konusu değildir. Bu hususta Gardner'ın verdiği örnekler hayli ibretliktir. Kimi okullarda çoklu zekâ kuramı adına çocukların rasgele kollarını oynatmaları tavsiye edilmektedir; Gardner'a göre, böyle abes davranışların ne beyne ne de bedene faydası vardır. Başka okullarda matematik öğretilirken müzik çalmaktadır; Gardner için, eğer matematiğe yoğunlaşma söz konusu değilse, müzik sebebiyle gelen ses ile musluğun akmasından veya keserle çivi çakılmasından gelen ses arasında fark yoktur. Gardner'ın dikkat çektiği gibi, kuram adına yapılan çarpıtmalar o dereceye varmıştır ki, kişiler-arası (sosyal) zekâ, okullarda küme çalışması veya toplu çalışma için, içsel zekâ ise özgüven programları için adeta bir ruhsat olarak kullanılmıştır.

Gardner bizim için önem arz eden bir izlenimini gizlemez: Çoklu zekâ yaklaşımını savunanların çoğu Gardner'ın yazdıklarını muhtemelen hiç okumamıştır. Gardner kendi kuramının okullarda uygulanması konusunda memnuniyetini gizlemiyor fakat söz konusu pedagojik yaklaşımların isabetli olup olmadığı konusunda -haklı olarak- gayet temkinli davranıyor. Dahası, Gardner'ın tespitine göre, Amerika'da çoklu zekâya göre eğitim verdiğini iddia eden okullardaki uygulamaların akıbeti meçhuldür. Yani, çoğu okul, sırf modaya uymak adına çoklu zekâ uygulamalarıyla birkaç yıl oyalanmış ve daha sonra başka uygulamalara geçmişlerdir; dolayısıyla, onca gürültüye rağmen, çoklu zekâ uygulamalarının ciddi anlamda olumlu bir dönüşüm gerçekleştirdiğini söylemek mümkün değildir.

Şimdi yazının başında sorduğumuz soruya geri dönebiliriz. Soru tam olarak şudur: Çoklu zekâ kuramı eğitimde ne yapmamız gerektiği hususunda neden hiçbir şey söyleyemez? Birçok eğitimci çoklu zekâ kuramına dayanan tek bir eğitimsel yaklaşım olduğunu sanmışlardır; Gardner'ın da açıkça kabul ettiği gibi, bu tamamen yanlıştır. Bilim felsefesi terimleriyle söyleyecek olursak, çoklu zekâ kuramı ?tıpkı diğer betimleyici eğitim psikolojisi kuramları gibi? hiçbir şekilde kural-koyucu (prescriptive) değildir. Yani, kuramın kendisi bize eğitimde ne yapmamız gerektiği hakkında hiçbir şey söylemez (Gardner 1995 ve 1998). Örneğin, kuram, öğrencilerin zayıf yönlerini güçlendirmenin gerekip gerekmediği hakkında bize hiçbir şey söylemez. Kuramı kural-koyucu bir yaklaşım şeklinde yanlış anlama, çoklu zekânın eğitimde kullanılmasını savunan metinlerin çoğunda karşımıza çıkar. Bu yanlış anlamanın devamı olarak, çoklu zekâ kuramına göre öğrencilerin belirlenmesi ve ona göre ders verilmesi gerektiği savunulmuştur. Oysa Gardner'a göre, öğrencileri zekâlarına göre sınıflandırmanın bir anlamı yoktur; öyle bir uygulama, öğrencileri fişlemenin yeni bir biçimi olmaktan öte bir şey değildir!

Bekir Gür

Okunma Sayısı: 0  / Yorum Sayısı: 2
 

scillinta 26.10.2010 03:30:19 Tarihinde yorumlamış

valla benimki kadar müşiş cinayet planları gelemezplanlamasını bile yaptım bunun bizimkiler korkuo bi gün tasarladığım gibi bi cinayet olsa benden bilecekler die :)
Yöneticiye Bildir

gayrimesru 17.07.2009 07:14:04 Tarihinde yorumlamış

benim içsel iq tavanı deliyo sanırım ne zaman yatsam akıl almaz dolandırma fikirleri geliyor aklıma kendimi bile şaşırtıcak cinayet planları geliyor detayların hepsi tek tek analiz ediliyo kafamda ama uyyup kalkınca konuyu hatırlasamda detayları hatırlayamıyorum bu fikirleri yazıp senaryo çıkarmayı düşünüyorum ama onu da unutuyorum
Yöneticiye Bildir
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...