IQ'mu İstersiniz, Duygusal Zeka'mı? / Psikolojik Sorunlar
California Üniversitesi'nden psikolog Jack Block yüksek IQ ile yüksek duygusal zekâsı olan kadınları araştırdı. Buna göre duygusal zekâdan ayrı tutulmuş olan IQ zihin dünyasında bir uzman ancak kişisel dünyada yetersiz bir entellektüel görünümü sergiliyor.Kadın ve erkekler üzerinde gerçekleştirilen araştırmanın sonuçları şöyle :
Erkekler
Salt yüksek IQ'lu erkek : geniş bir entellektüel ilgi ve yetenekler dizisine sahiptir. Hırslı , üretken , istikrarlı , kendi sorunları dert etmeyen , eleştirici , tepeden bakan , titiz , duygularına gem vuran , cinsellik ve duygusallık konusunda tutuk , kendisini açmayan , mesafeli duygusallık açısından ise kayıtsız ve soğuk bir görünüm çizer.
Salt duygusal zekâsı yüksek erkekler : sosyal açıdan dengeli , dışa dönük , neşeli , korkaklığa veya derin düşünmeye yatkınlığı olmayan kimselerdir. İnsanlara ve davalara bağlanma , sorumluluk alma , etik bir görüşe sahip olma özellikleri dikkat çeker. İlişkilerinde başkalarına karşı sevecen ve ilgilidirler. Zengin ve ama yerli yerinde bir duygusal yaşamları vardır. Kendileri ve yaşadıkları sosyal dünyayla barışıktırlar.
Kadınlar
Salt yüksek IQ'lu kadınlar : kendilerinden beklenen entellektüel güvene sahiptir. Düşüncelerini akıcı biçimde ifade edebilir , geniş bir entellektüel ve estetik ilgi alanına sahiptirler. Öte yandan bu tip kadınlar aynı zamanda kendi kendilerini tahlil edebilen , kaygıya , derin düşünmeye , suçluluk duymaya yatkın , ayrıca öfkelerini açıkça belli etmekten kaçınan kişilerdir.
Salt duygusal zekâsı yüksek kadınlar : salt IQ'su yüksek kadınların aksine kendini ortaya koyabilen , duygularını doğrudan dile getiren , kendi kendine olumlu bakan , hayata bir anlam bulan insanlardır. Ayrıca , duygusal zekâsı yüksek erkekler gibi kadınlarda dışa dönük , neşeli, duygularını uygun biçimde ifade edebilen insanlardır. Sosyal tavırları , yeni insanlara kolayca ulaşmalarını sağlar.
EMPATİ SEVİYESİ
Modern toplumlarda, insanın yaratıcı enerjisini yönlendiren yepyeni bir konsept ortalığı kasıp kavuruyor. Klasik zekânın hükümranlığına son veren Duygusal Zekâ'nın en önemli parçalarından birini oluşturuyor bu konsept!
?Empati? diyorlar adına... Bizim dilimize, ?kendini başkalarının yerine koyma? olarak çevrilebilir. Kendimize mutlaka sormalıyız: Türkiye'nin ?empati yeteneği? acaba hangi düzeyde, diye...
Empati'nin ortaya konulamadığı ya da ortaya konulmasına izin verilmediği ortamlarda, insanın gerçek enerjisinin de ortaya çıkamayacağı, adeta bir fiziksel doğru olarak algılandığına göre, bizim toplumsal sorunlarımızın altında, üstelik de çok derinlerde ?empati noksanlığı? mı yatıyor acaba?...
Sosyal, politik ve ekonomik ilişkilerde, kaçta kaçımız kendimize sıkça başkalarının yerine koyabiliyoruz?
Karşılıklı anlaşma, birbirini kolayca anlama, ortak bir hareket zemini yaratma ve bu birliktelikten yeni enerjiler üretme konusundaki ?bocalamamıza? bakacak olursak, empatiyi hayli ihmal ettiğimiz düşünülebilir.
Türkiye'deki hakim davranışın, ?kendini başkalarının yerine koyma? değil, ?kendi duygu ve düşüncelerini başkalarına baskı ve zorla kabul ettirme? olduğu herhalde hepimizin malumudur.
Okunma Sayısı: 0 / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?