Anasayfa
Hakkımızda
Danışmanlıklarımız
Bireysel Danışmanlıklarımız
Kurumsal Danışmanlıklarımız
Eğitimlerimiz
Bireysel Eğitimlerimiz
Kurumsal Eğitimlerimiz
İletişim
Mail
:
Şifre
:
Giriş Yap
|
Şifremi Unuttum
|
Üye Ol
Bütün insanlar üç sınıfa ayrılmıştır: Hareket ettirilemeyenler, hareket ettirilebilenler ve hareket edenler.
Seçiniz
Merak Ettiklerinizde
Psiko Keyf | Psiko Bilgite
Köşe Yazılarında
Haberlerde
Psiko Faydande
Psikolojik Sorunlarda
Ara
Panik Bozukluk Ve Bilişsel Terapi / Psikolojik Sorunlar
Mantıklı Düşünme: Panik Bozukluğu tanılı hastalar, hastalıklarıyla ilgili belirtileri yanlış bir biçimde yorumlamak eğilimindedirler. Bilişsel tedavi; panik atağı öncesinde, sırasında ve sonrasında akıldan geçen ve panik atağı ile ilişkilendirilen bu yanlış yorum ve varsayımların, mantıklı düşünülerek düzeltilmesi temeline dayanır. Bu konuda özellikle bilinmesi gerekenler yani hastalık hakkında doğru bilgiler şunlardır:
1. Panik Bozukluğu, bir KALP HASTALIğI DEğİLDİR.
2. Panik Bozukluğu, ÖLÜME YOL AÇAN BİR HASTALIK DEğİLDİR.
3. Panik Bozukluğu, bir AKIL HASTALIğI DEğİLDİR, akıl hastalığına da dönüşmez.
4. Panik atağı sırasında insanların öldüklerine, delirdiklerine ya da kontrol dışı davranışlarda bulunduklarına ilişkin hiçbir tıbbi bilgi yoktur. Bu nedenle atak sırasında; bunun ölümcül olmadığını, delirmeye yol açmayacağını, kontrol dışı davranışların ortaya çıkmayacağını, bunların sadece duygusal sınırda kalacağını ve atağınızın eninde sonunda geçeceğini kuvvetle düşünmelisiniz.
5. Panik atağı, kişiyi hem bedensel hem de duygusal yönden aşırı derecede zorlayan bir yaşantıdır. Bu nedenle hastalığınızdan utanmayınız ve başkalarının yanında küçük düşeceğinizi düşünmeyiniz. Bu atağı ancak yaşayan bilir.
6. Panik atağı sırasında görülen nefes alamıyormuş ve boğulacakmış gibi olma durumu, kişiyi çok zorlar. Buna önlem olarak hasta aşırı derecede soluk alıp vermeye başlar. Bu ise, panik atağı sırasında ortaya çıkan belirtilerin en önemli sebebidir. Bu nedenle aşırı soluk alıp vermenin kontrol altına alınması, panik atağınızla başa çıkmada çok değer taşımaktadır.
7. Atak geçirme kaygısıyla yalnız kalamama, tek başına sokağa çıkamama, kalabalık yerlere girememe gibi davranışların gelişmesine izin vermeyiniz. Bu konudaki temel davranışınız; hastalıktan önce neleri yapabilmekteyseniz, onları yapmayı sürdürmek olmalıdır.
8. ilaç tedavisi panik ataklarını kontrol altına almakta oldukça etkilidir. Böylece atakların sayısı, süresi ve şiddetinde belirgin bir azalma elde edilir. Ancak sadece ilaçlarla iyileşemezsiniz. ilaçlar kadar ya da daha çok hekiminizin size vereceği bilgiler ve önereceği gevşeme ve üzerine gitme alıştırmaları, hastalığınızla başa çıkmada size yardımcı olacaktır.
9. Panik atağı yineleyici doğadadır ve herhangi bir zaman veya mekanda aniden ortaya çıkabilir. Bu nedenle tedavi sürerken ve durumunuz iyi gidiyorken bile atak yaşayabilirsiniz. Bu durum, iyi tedavi edilmediğiniz anlamına gelmez. Hastalığınızın hal ve gidişi böyledir.
10. İlk ataktaki etkilenme dereceniz ile daha sonraki ataklardaki etkilenme dereceniz aynı olmamalıdır; yani daha deneyimli, daha pişkin ve nöbetin önünde sonunda geçeceğini bilen bir tavır geliştirmelisiniz.
11. Atak başladığında belirtilerin en yoğun yaşandığı süre 10 dakikadır. Herhangi bir sağlık kurumunun acil servisine ulaşıncaya kadar atağınızın hükmü geçer. Bu açıdan hekime ya da hastaneye yakın olmanızın bir anlamı yoktur. Aksine hastalığınızla savaşabilmek için buralardan uzak durmalısınız. Aynı nedenle, çok gerekmedikçe hastaneye yatırılmanız da gerekmez.
12. Atak geçirme kaygısıyla, bağımlılık yapan ilaçların aşırı ve de gereksiz kullanımından kaçınınız. Özellikle alkolden uzak durunuz.
Aşırı miktarda alkol alımının ardından, panik atağı geçirme olasılığınız yüksektir. Alkol, bazı hastalarda panik ataklarını hafifletebilir hatta ortadan kaldırabilirse de, bu durum sizi bir kısır döngü içine sokar ve önünde sonunda alkol bağımlılığına götürür. Alkol dışında esrar, kokain, uyarıcı ilaçlar ve diğer bazı maddeler de panik ataklarına yol açabilmektedir.
Okunma Sayısı:
0
/ Yorum Sayısı:
0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
Üye olmak için tıklayınız...
Buluşun Öncüleri
Psiko - Sağlık
İlişki Problemleri
Merak Ettikleriniz
Psiko Kefy
Sosyal Fobi
Kadın - Erkek
Başarı Hikayeleri
Seçkin Öyküler
Kişisel Gelişim
Depresyon
Sağlık Psikolojisi
Psikolojik Sorunlar
Okul Problemleri
Business Psikoloji
Kaliteli Sözler
Bilişsel Terapi
Tebessüm
Psiko - Siyaset
Panik Atak
Diger Fobiler
Psiko - Eğitim
Paradokslar
Gestalt Terapi
Neuro Psikoloji
İlginç Bilgiler
Psiko - Spor
Psiko - Aile
Hiper Aktivite
Hazır Cevaplar
Psiko - Analiz
Davranışsal Terapi
Psiko - Kitaplık
Obsesif - Kompulsif
Psiko - Çocuk
Kilo Sorunlari
Psiko - Kitap
Psikoloji Nedir?
Çocuk Psikolojisi
Dikkat Eksikligi
Psikoloji Tarihi
Kognetif Terapi
Psiko - Dinamik
Psikoterapi Nedir?
Bagimlilik Problemleri
Konusma Bozuklugu
Psikiyatri İlaçları
Sinema Terapisi
Duygusal Zeka
Psiko Biyografi
Ergen Psikolojisi
Kompleksler
Psikoloji Ekolleri
Psikolojinin Alt Dalları
Psikoloji Etiği
IQ
Araştırma Yöntemleri
Savunma Mekanizması
Psiko - Drama
Ruhsal Zeka
Andropoz Psikolojisi
Asabiyet
Beden Dili
Bilinçaltı
Değişim
Diksiyon
Empati
İkna
İletişim
İnsan Tanıma
Karar Vermek
Korku
Menopoz Psikolojisi
Mutluluk
Özgüven
Sabır
Stres
Şiddet
© donusumkonagi.net Psikoloji Portalı
Tüm Hakları Saklıdır - Dönüşüm Konağı Psikoloji Enstitüsü - Kullanım Sözleşmesi