Eğitim Psikolojisi(Gelişim Ve Öğrenme Psikolojisi) / Psikolojik Sorunlar
Psikoloji: İnsan ve hayvan davranışlarını inceleyen,bireyin davranışlarını ve onun altında yatan sebepleri araştıran bilim dalıdır.
Eğitim Psikolojisi: Gelişim ve öğrenme psikolojisi bulgularından hareketle eğitim öğretim nasıl gerçekleştiğini araştıran bilim dalıdır.
Gelişim psikolojisi= İnsan davranışlarında doğumdan ölümüne kadar,tüm yaşamı boyunca gözlenen biyolojik ve psikolojik değişiklikleri inceler.
Bireyin belli dönemler halinde gelişimini ve bu evrelerde öğrenmesi gereken davranışlarını inceleyen bilim dalıdır.
Öğrenme psikolojisi= Bireyin nasıl öğrendiğini ve nasıl öğretebileceğini araştıran bilim dalıdır.
GELİŞİM PSİKOLOJİSİ
≋ PSİKOLOJİ AKIMLARI ≋
1. Yapısalcılık: Temsilcisi W. Wundt' tur.
●İnsan davranışlarının kontrollü koşullarda (laboratuar) gözlenmesine yönelik çalismalar yapmıştır.
●İnsan zihni çesitli bilinç ögelerine ayrılır. Psikolojinin amacı ?bilinç ögelerini? birleştirmek ve çözümlemektir.
●Bilinci çözmek için ?içe bakış yöntemi? kullanılmaktadır.İçsel duygular,sezişler ve düşünceler üzerinde odaklanmıştır.
2.Davranışçılık:Temsilcileri Watson,Pavlov,Skinner' dir.
●Davranışçı görüş yapısalcılığı yetersiz görerek,sezgilerin,duyguların ve düşüncelerin gözlenemeyeceğini iddia ederek içe bakış yöntemini reddetmiştir.
●Psikolojinin ?gözlenebilen ve ölçülebilen? davranışlar üzerinde çalisilmasi gerektiğini açıklar.
●Davranışın niçin olduğuna değil, nasıl olduğuna önem vermiştir.
●Çevredeki uyarıcı koşullara önem vermiştir. Uyarıcı-tepki-pekiştirme ilkesine göre davranışı açıklamıştır.
3.Psiko-analitik Yaklaşim(=Psikanaliz):Temsilcileri Freud, Erikson' dur.
●Davranışın sebeplerini ?bilinç dışı? etkinlikler (biyolojik etkenler) açısından ele almıştır.
●İnsan iki temel içgüdünün etkisinde davranmaktadır. Cinsellik ve saldırganlık. Toplum tarafından hoş karşilanmayan bu duygulara ait istekler bilinç dışına itilirler ve arada kaybolmazlar.
●Kişiliğin oluşumunda ve olayların analizinde ?çocukluk yaşantıları (0-6)? ve bu dönemdeki anne-baba tutumunun önemi üzerinde durur.
●Erikson'a göre kişiliğin oluşumunda ve gelişiminde biyolojik etkenler ile birlikte sosyal çevre de(toplumsal etmenler) önemlidir.(Psiko-sosyal gelişim kuramı)
●Erikson'a göre benlik gelişimi dönemler halinde olur.Her dönemin,atlatılması gereken çatisma(kriz) alanları bulunur.
●Bireyin gelişiminin yaşam boyu sürdüğünü savunmuştur.
4.Bilişsel Yaklaşim:Temsilcileri Gestalt Ekolü,Piaget,Bruner,Ausubel'dir.
●Bireye ve davranışlara ?bütünsel? bakmışlardır.
●Davranışları zihinsel bir süreç içinde ele almışlar,ilgi,algı,düşünme,kavrama gibi süreçlere yer vermişlerdir.
5.İnsancıl(=Hümanist) Yaklaşim:Temsilcileri Maslow,Rogers,Kholberg' dir.
●Psiko-analitikçilerin insanın tehlikeli bir varlık olduğu görüşüne karşi çikarak,insanın değerli olduğu görüşüne karşi çikarak,insanın değerli olduğu ve doğasının iyilik temelleri üzerinde kurulu olduğu görüşünü ileri sürmüşlerdir.
●Davranışların temelinde ihtiyaçlar (güdüler) bulunur.
●Birey ?kendisini gerçekleştirmeye? çalisan bir varlıktır.
●Bireylerde ?algılama ve benlik kavramı(tasarımı) ? üzerinde durur.
●Birey tek ve benzersizdir,değerlidir.Eğitim,birey(ögrenci) merkezlidir.Eğitim bireylerin potansiyelinin ortaya çikarilmasina ve kişisel gelişimine yardımcı olmalıdır.
6.Nörobiyolojik Yaklaşim:Temsilcileri James,Hebb ? dir.
●Davranışların incelenmesini beyin,sinir sistemi,beyin hücreleri(nöronlar) arasındaki sinaps bağlarına göre ele almışlardır.
≋ KAVRAMLAR ≋
Gelişim:Bireyin döllenmeden başlayarak bedensel,zihinsel,duygusal,sosyal yönlerden geçirdiği sürekli ve düzenli değişimdir.Gelişim bir süreçtir.
Gelişme:
●Büyüme,olgunlaşma,hazır bulunuşluluk,ögrenme etkileşimlerinin bir ürünüdür.
●Gelişme bir üründür.
●Olgunlaşma ve öğrenme olmadan gelişim olmaz.Örnegin bir çocugun ağaca tırmanması devinsel bir gelişmedir.Çocuk kas ve kemikleri yeterli büyüklüğe ve olgunluğa erişmeden ağaca tırmanmayı ögrenemez.Kas ve kemikleri yeterli olgunluğa eriştikten sonra ağaca tırmanmayı ögrenmemisse de ağaca tırmanma davranışını gösteremez.Demek ki,gelişme;ögrenmeyi ve olgunlaşmayı kapsayan temel bir kavramdır.
⇒Gelişme organizmadaki hem nitelik hem de nicelik olarak meydana gelen değişmeleri içerir.
Büyüme:
●Vücudun sadece boy,kilo ve hacim olarak artmasıdır.
●Bireyde fiziksel özelliklerdeki değişmedir.
⇛ör Bir bebeğe,doğduktan bir ay sonra ağırlık ve boy uzunluğu bakımından artış göstermesi.
●Büyüme ile gelişim kavramları arasındaki temel fark,büyümede sadece niceliksel değişim gözlenirken,gelişmede ise niceliksel ve niteliksel değişiklik beraber olur.Yani büyümede fiziksel değişim(boy,ağırlığının artması,iç organların değişmesi) vardır.Gelişlimde ise fiziksel özelliklerin yanı sıra zihinsel,duygusal,sosyal özellikleri kapsar.
⇛ör Bir çocugun somut işlemler döneminden sonra soyut işlemler dönemine girip soyut düşünebilmesi onun büyüdüğünü göstermez.Çünkü bu özellik nitelikseldir.
Olgunlaşma:
●Bireyin organlarının ögrenmenin etkisi olmaksızın tamamen biyolojik ve kalıtımsal olarak kendilerinden beklenen fonksiyonları yapabilecek düzeye ulaşmasıdır.
●Yani yaşa bağlı olarak organizmanın kendisinden beklenen davranışı yerine getirebilecek duruma gelmesidir.
⇛ör Ana okuluna giden bir çocugun parmaklarıyla makas tutabilecek düzeye gelmesi bir olgunlaşmadır.
●Olgunlaşmada ?fiziksel gelişim ve bilişsel gelişim? diye 2 boyut vardır.
●Olgunlaşma büyük oranda öğrenme yaşantıları ve çevresel faktörlerden bağımsız olarak org. belli bir yetkinliğe ulaşmasıdır.
●Olgunlaşmanın sonucunda meydana gelen davranışlar ögrenme olarak sayılmazlar.
●Olgunlaşmada öğrenmenin etkisi yoktur.
⇛ör Başlangıçta annesinin yardımıyla beslenebilen,kaşigi kullanamayan bir çocuk belirli devimsel ve zihinsel gelişlimi sağladıktan sonra kendisi kaşigi alıp tabağa uzanarak beslenmeyi ister ve kendi kendine dökmeden yiyebilir.
Hazır bulunuşluluk:
●Hazırbulunuşluluk;bireyin zihinsel,sosyal ve bedenen ögrenmeye hazır dönemde olması demektir.
●Hazırbulunuşluluk olgunlaşmayı,duyuşsal özellikleri(ilgi,tutum),bireyin konuyla ilgili ön öğrenmelerini ve bireyin genel sağlık durumunu kapsar.
⇛ör Bir çocugun bisiklet kullanmaya hazır olması için yani hazır bulunuşluluğu için;
- Büyük kasların bisiklete binmek için gerekli olgunluğa ulaşması.(olgunlaşma)
- Birisinin bisiklet binmeyi göstermesi veya ögretmesi.(ön ögrenmeler)
- Bisiklete binmeyi istemesi.(duyuşsal özellikleri)
- Bisiklete binmek için genel sağlık durumunun elverişli olması gerekmektedir.(sağlık)
Ögrenme:
●Bireyin çevresiyle etkileşimi sonucu meydana gelen nispeten kalıcı izli davranış değişikliğidir.
●Bireyin davranışlarında yaşantısı yoluyla kalıcı izli değişikliktir.
⇛ör Çocugun düzgün bir şekilde kalem tutabilmesi için el ve parmak kaslarının,kemiklerinin yeterli büyüklüğe ve olgunluğa erişmesi yetmez.Çocugun kalemin nasıl tutulduğunu görmesi,kalem tutma denemelerini yapması,düzgün tuttuğunda bundan haberdar edilmesi,pekiştirilmesi gerekir.
●Gelişimin sağlanabilmesi için,çocugun çevresiyle belli düzeyde etkileşimde bulunmasına yani ögrenmesine ihtiyaç vardır.
Kritik Dönem:
●Bireyin yaş değişkenine göre ögrenmesi gereken davranışları sergileyebilmesi için avantajlı(uygun) olduğu dönemdir.
●Eğer birey sergilemesi gereken söz konusu yeteneği bu dönemde kazanamazsa ileriki yıllarda kazanması daha da zor olur.
⇛ör ?1800'lü yıllarında Fransa'nın dağlarında hayvanlar tarafından büyütülmüş 10-11 yaşlarında bir çocuk bulunur.Bulunduğunda hayvanlar gibi dört ayak üstünde yürütülmekte,insanlardan korkmaktaydı hiçbir dili konuşamamaktaydı.Eğitimcilerin yoğun çabalarina karşi 5 yıllık bir eğitim sonunda sadece birkaç kelime ve adı ögrenebilmistir.İnsanlarla ilişki kurmayı kendi başina yaşamayı ögrenemedi.Bu çocugun ögrenememesinin sebebinin nedeni kritik dönemindir.
⇛ör Bebeğin yürümesi için 1-2 yaş arası kritik dönemdir.
●Diğer bir tanımla,çocuklar bazı gelişim dönemlerinde ve yaşlarda belli tür ögrenmelere karşi yüksek duyarlılık gösterme eğilimindedirler.Çevre etkilerine karşi daha duyarlıdırlar ve çevrede düzenlenen ögrenme yaşantılarını diğer dönemlerden daha hızlı kazanabilirler.
●Burda can alıcı nokta‴ zamanlama‷ dır.Eğer ögrencilere yaşamlarının belirli zamanlarında ögrenme fırsatları sağlanamasaydı gelişim ya yavaşlayabilir ya da tamamen durabilir.
≋ SONUÇ ≋
⇒Gelişmede önce büyüme ve olgunlaşma,sonra ögrenme oluşur.
⇒Olgunlaşma ögrenmenin temelidir.
⇒Olgunlaşma kalıtımsal(genetiksel) özellikler taşir.
⇒Olgunlaşma kişinin doğuştan getirmiş olduğu potansiyelin zaman içerisinde ortaya çikmasini ifade eder.Kişinin herhangi bir çaba göstermesine gerek yoktur.Kendiliğinden meydana gelen bir süreçtir.
⇒Hazır bulunuşluluk olgunlaşma ve ögrenme etkileşiminin bir sonucudur.
⇒Gelişim:Org. bedensel,zihinsel,dil,duygusal ve sosyal yönlerden düzenli ilerlemesidir.Gelişim bir süreçtir.
⇒Gelişme:Olgunlaşma, büyüme ,ögrenme etkileşiminin bir ürünüdür.Gelişme bir üründür.
≋ GELİŞİM İLKELERİ ≋
1.Gelişim,kalıtım ve çevre etkileşiminin bir ürünüdür:
Bireyin gelişimi,kalıtımdan getirdiği özellikler(saç rengi,göz rengi,cinsiyet,beden biçimi) ile çevreden edindiği bilgi,beceri, ve tutumların etkileşmesiyle şekillenir.
⇛ör Kalıtım yoluyla getirilen zekâ kapasitesinin tam olarak kullanılabilmesi için,bireyin bilişsel gelişimini besleyen bir çevre içinde etkileşimde bulunması,zengin yaşantılar kazanması gerekmektedir.
2.Gelişim süreklidir ve belli aşamalarda gerçekleşir:
Gelişim canlıyla birlikte başlar,sürekli devam eder.Gelişimde her aşama kendinden öncekine dayalı,kendinden sonraki aşamaya hazırlayıcıdır(temeldir).Ancak bu gelişim aşamaları birbirinden kesin çizgilerle ayrılmış değildir.Birbiriyle iç içe girmiş olabilir.
⇛ör Somut işlemler dönemini yaşayan bir çocugun bir sonraki aşama olan soyut işlemler döneminin alt yapısı kurulmuş olur.
3.Gelişim nöbetleşe devam eder:
Çeşitli dönemlerde gelişim alanları nöbetleşerek ön plana geçebilir.Bir gelişim alnının çok hızlandığı dönemlerde,diğerleri duraklama gösterebilir.
⇛ör Yürümenin ön plana çiktığı dönemde,konuşma duraklama eğilimi gösterebilir.
4. Gelişim baştan ayağa,içten dışa doğrudur:
Önce başın hareketi kontrol edilir.Daha sonra göğüs,karın,bacaklar ve ayağın kontrolü sağlanır.Ayrıca,önce beden ve iç organların,daha sonra dışa doğru olan kolların gelişimi sağlanır.
5.Gelişim,genelden özele doğrudur:
Çocuklar önce tüm vücuduyla hareket eder,büyük kaslarını kullanır.Daha sonra belli etkinlikle ilgili organını kullanabilir hale gelir.Örnegin,çocuk top oynarken önce bütün vücuduyla topu tutar.Daha sonra küçük kasları geliştikçe sadece elleriyle hatta parmaklarıyla topu tutabilir hale gelir.
6.Gelişimde kritik dönemler vardır:
Org. bazı gelişim alanlarında,ögrenmeye ya da gelişmeye eğilimli olduğu belli bir zaman dilimi vardır.Bu dönemde org. çevre etkilerine daha çok duyarlıdır ve daha hızlı ögrenir.
⇛ör Okul öncesi dönem,zihinsel gelişim ve dil gelişimi için kritik dönemdir.
7.Gelişim bir bütündür: Gelişimin bütün alanları bir bütün halindedir,birbiriyle etkileşim içindedir.Bir gelişim alanındaki olumlu ya da olumsuz bir özellik diğer gelişim alanlarını da aynı yönde etkiler.
⇛ör Fiziksel bakımdan güzel bir çocuk,başkalarının yoğun ilgisini çeker,sevilir.Sevilen çocugun duygusal gelişimi olumludur.Kendine güven duyar.Başkalarını sevebilir ve olumlu ilişkiler kurabilir.Bu nedenle,sosyal gelişimi de olumlu bir şekilde etkilenir.
8.Gelişimde bireysel farklılıklar vardır:
Her bireyin gelişim hızı aynı değildir.Gelişme,olgunlaşma ve ögrenmenin etkileşiminin bir ürünüdür.Olgunlaşmayı büyük ölçüde kalıtım,ögrenmeyi ise çevre etkileşimleriyle kazanılan yaşantılar belirlemektedir.Her bireyin biyolojik kalıtsal mirası ve etkileşimde bulunduğu çevrenin farklı olması nedeniyle,gelişimin de farklı olması doğaldır.
9.Gelişimin hızı,dönemlere göre değişir:
Örnegin bebeklik çagindaki gelişim ergenlik çagindaki gelişime göre daha hızlıdır.
⇛ör Kimi çocuklar 10 aylıkken,kimileri de 13 aylıkken yürüyebilirler.
vSonuç olarak gelişimde gözlenen bireyler arasındaki farklar normal karşilanmalıdır.
≋ GELİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER ≋
1-KALITIM
2-ÇEVRE
3-AİLENİN ÇOCUK YETİŞTİRME TARZLARI
4-AİLENİN PARÇALANMASI
5-ÇOCUKLARIN DOğUŞ SIRASI
6-ZAMAN
1-KALITIM:Bireyin genler yoluyla anne-babasından aldığı özeliklerdir. Bunlar; cinsiyet,
göz rengi,zeka kapasitesi,fiziksel özellikler(boy,ten rengi,saç rengi ve biçimi),yaratıcılık ve
düşünme kapasitesi,problem çözme becerileridir.
Anne rahminde,anneden gelen yumurta hücresi ile babadan gelen sperm hücresi birleşerek(23+23=46 kromozom) zigot meydana gelir.Zigot hızla çogalarak insan organizmasını oluşturur.
Kalıtım,gelişimi etkileyen önemli bir faktördür ve kalıtımın kapsamını annenin yumurta ve babanın sperm hücrelerinde bulunan 23'er adet kromozom belirlemekte-
dir.Her kromozomda 20.000 gen bulunmaktadır.
Kişinin tüm genetik özeliklerinin kodlandığı DNA'lar bu genlerde bulunur.Genlerdeki DNA' lar organizmanın anahtarlarıdır,genetik şifreleri ihtiva ederler.Organların oluşumu,diğer genlerin düzenlenmesi,organizma için yaşamsal öneme sahip olan enzimlerin salgılanması vb. DNA tarafından yönlendirilir.
Genler baskın ve çekinik olmak üzere 2 türlüdür.Baskın genler özelliklerini dölüte geçirir.Anne babadan çocuga kalıtım yoluyla geçen yapıya Genotip denir.Fenotip ise bu genetik yapının dışarıdan gözlenebilen şeklidir.Zeka ve bedensel özellikler büyük oranda genotiple belirlenir.
Cinsiyet tamamen kromozom düzeniyle belirlenir.Canlı hücrelerinde 23 çift kromozomun bir çifti cinsiyet kromozomlarıdır.X ve Y olmak üzere iki tip cinsiyet kromozomu vardır.XX:Kadın cinsiyet hormonu, XY:Erkek cinsiyet hormonudur.
⇒Fenotip çevre tarafından etkilenir.Örnegin;zekanın sınırları Genotip tarafından belirlenir.Ancak gözlenen zeka,gerek rahim içindeki çevre,gerek doğum sırasındaki olaylar,gerekse doğum sırasındaki çevre tarafından belirlenir.Bununla birlikte çocugun göz rengi kesin olarak genotiptir.
⇒Kalıtım önemli ölçüde gelişimin fiziksel ve zihinsel alanlarında etkilidir.
2-ÇEVRE:Çevre faktörü 3 evrede incelenir.
І-Doğum öncesi
Ⅱ-Doğum Sırası
Ⅲ- Doğum sonrası
І-Doğum öncesi=Anne karnında geçen süredeki dış etkilenmeleri kapsar.
⇛ör Annenin sigara dumanı olan bir çevrede yaşaması,yüksek gürültülü bir çevrede yaşaması.
Ⅱ-Doğum sırası=Fetüsün(bebeğin) oksijensiz kalması,kordon dolanması,uzman olma-
yanların bilinçsiz müdahaleleri doğum sırasında yaşanan olumsuzluklardır.
Ⅲ-Doğum sonrası=Beslenme düzeni,hastalık ve kazalar,aile yapısı,eğitim olanakları,arkadaş çevresi gibi etkenlerdir.
3-AİLENİN ÇOCUK YETİŞTİRME TARZLARI:Aile içinde bebeğe yaşamının ilk yılında gösterilecek sevgi ve sıcak yakınlık,onun temel güven duygusunu kazanmasında önemli rol oynamaktadır.
Her davranış için katı kurallar koyan,cezalandırıcı,istek ve dileklerin açıklamasını engelleyen sınırlandırıcı ana-babaların çocuklarinin,kuralcı,otoriter,çocuklara karşi düşmanca davranan,despot oldukları gözlenmiştir.
Anne-baba,çocugun davranışlarını ne aşirı derecede kontrol edip kısıtlamalı,ne de çocugun her istediği şeyi yapmalıdır.Tutarlı ve güven verici bir tutuma sahip olmalıdır.
4-AİLENİN PARÇALANMASI: Ailenin dağılması,boşanmalar,tüm çocuklar için sancılıdır,acı vericidir.Küçük çocuklar daha çok etkilenmekte,hatta olaylardan kendini sorumlu tutmaktadır.Büyük yaşlardaki çocuklar ise boşanma olaylarını daha kolay kabul etmektedirler.
5-ÇOCUKLARIN DOğUŞ SIRASI:Ana-babalar ilk çocuklarindan çok şey beklerler.
İlk çocuklarin yüksek motivasyonlu,hırslı,başarılı,kurallara uyan bireyler olarak yetişmelerini beklerler.Buna rağmen kendilerine güveni azdır.Temkinli ve tutuculardır.
Sonuncu doğan çocuklarin özellikleri de ilk çocuklara benzeyebilir.Ancak ilk doğanlar genellikle erken olgunlaşirken sonuncular,uzun süre çocuksu kalabilirler.İlk doğanlara göre daha çok ilgi çekmeyi başarabilirler.
Ortanca çocuklar ise,eğer cinsiyet farkı vb. istenilen özellikleri yoksa,ilgi odağı olamazlar.Çok fazla ilgi görmedikleri için,daha bağımsızdırlar.Akranlarıyla daha iyi ilişki kurarlar.Daha mutlu olurlar.
6-ZAMAN(=TARİHSEL ZAMAN):Gelişim döneminde yenilikler ve değişimlerin oluşturulduğu zaman bölümünü ifade eder.Örnegin günümüzde bilgisayar destekli ögretim,Internet,cep telefonun kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır.
Diğer bir örnek son beş yıldır 0-1 yaşindaki bebeklerde hazır bez kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır yada Amerika'nın Irak'a girmesi ile birlikte çocuklarin oynadıkları oyunda savaş oyunlarına ağırlık verdikleri görülmüştür.
≋ HORMONLAR ≋
HORMON:Org. şeklini,gelişim özelliklerini belirleyen temel yapı taşları,iç salgı bezlerinin salgılarına hormon denir.Bu yapı taşları vücudun büyüklüğünü,iç dengeyi ve üremeyi sağlarlar.
İç salgı bezleri:
1-HİPOFİZ:Tüm salgı bezlerinin salgılanmasını ve vücudun büyüme dengesini düzenler.
2-TROİD:Troksin salgılar.Troksin vücudun metabolizmasını düzenler.Troksinin azlı-
lığı cüceliğe ve zeka geriliğine yol açar.Fazlalığı uyuşukluk ve üsümeye yol açar.
3-PARATROİD:Vücudun kalsiyum ve fosfor dengesini sağlar.Kemiklerin gelişimini ve kasların ve sinir sisteminin çalismasini düzenleyen salgı bezidir.
4-PANKREAS:İnsülin salgılar.İnsülin kandaki şeker miktarını ayarlar.
5-BÖBREKÜSTÜ BEZLERİ:Salgıları,büyümeye,cinsiyete etki eder ve vücudun duyguların yoğunluğundan korunmasını sağlar.Duygusal gelişimle yakından ilgilidir.
6-CİNSİYET:Bu salgı bezleri kadın ve erkekte cinsel gelişimi sağlar.
≋ GELİŞİM DÖNEMLERİ VE GÖREVLERİ ≋
1.Bebeklik Dönemi(0-2 yaş):
-Nefes almayı ögrenme.
-Doğumu takiben fiziksel çevredeki değişikliklere uyum sağlama.
-Tuvaletini söyleme,tutma becerisini kazanma.
-Uyku düzeni olması.
-Katı yiyecek yemeyi ögrenme.
2.İlk Çocukluk Dönemi(2-6 yaş):
-Konuşmayı ve yürümeyi ögrenme.
-El-göz uyumunu sağlamaya başlama.
-Kendi başına yemek yeme,giyinme,tuvaletini yapma.(öz bakım becerisi)
-Cinsel farklılıklarını ögrenme ve cinsel kimliğini kazanmaya başlama.
-Okuma yazmaya hazır duruma gelme.
-Toplumsal kurallara dair yanlış ve doğru davranışı ayırt etmeye ve toplumsal rolleri ögrenmeye başlama.
3.Son(ikinci)çocukluk dönemi(6-12 yaş):
-Okuma,yazma ve hesaplaşma ile ilgili üç temel beceriyi geliştirme.
-Kendine karşı olumlu tutumlar oluşturma.
-Kişiler arası ilişkilerini geliştirme,yaşitlarıyla iyi geçinmeyi ögrenme.
-Kendisi için model olan yetişkinleri örnek alarak cinsiyetine uygun rolü geliştirme.
-Sorumluluk almasına ve kendi kararlarını vermesine olanak sağlandığında kişisel bağımsızlığını kazanmaya başlama.
-Vicdan ve değer anlayışının gelişmesi.
-Gündelik yaşama uyum.
4.Ergenlik Dönemi(12-18 yaş):
-Bir yetişkin kadın veya erkek sosyal rolüne erişme.
-Yaşıtlarıyla (her iki cins) yeni ve olgun ilişkilere erişme.
-Bedenini kabul etme ve etkili bir şekilde kullanma.
-Anne baba gibi yetişkinlerden bağımsız olarak duygusal özerklik kazanma.
-Bir mesleğe doğru yönelme ve hazırlanma.
-Toplumsal görevlerini yerine getirebilme ve toplumsal sorumluluklar almaya istekli olma.
-Evliliğe ve aile kurmaya hazırlanma.
5.Genç Yetişkinlik Dönemi(18-30 yaş):
-Eş seçme,aile kurma,evli yaşamayı ögrenme.
-Bir işe girme,işe başlama.
-Yakın ilişkiler kurabileceği arkadaşlar ve sosyal gruplar bulma.
-Vatandaşlık sorumluluklarını üstlenme.
-Ev idare etme.
☺GELİŞİM ALANLARI ☻
1.BEDENSEL 2.BİLİŞSEL 3.KİŞİLİK 4.AHLAK 5.BENLİK
GELİŞİM GELİŞİM GELİŞİMİ GELİŞİMİ GELİŞİM
-DİL
GELİŞİMİ
≋ 1-BEDENSEL GELİŞİM ≋
1-Doğum Öncesi:
2-Bebeklik Dönemi(0-2 yaş):
3-Çocukluk Dönemi(2-6 yaş):
4-Okul Dönemi(6-12 yaş):
5-Ergenlik Dönemi(12-18 yaş):
1-Doğum Öncesi:
- Doğum öncesi,yaşam sürecindeki en hızlı gelişim dönemidir.
- Olumsuz çevre faktörlerinin etkisi bu dönemde daha fazladır.
Fetüs doğduğunda boyu 48-53 cm arasındadır.
Ağırlığı ise 2500-4300 gr arasındadır.
3. haftada kalp atışları başlar.
4. aylarda kemikleşme başlar ve anne karnındaki hareketleri hissedilir.
5. ayda göz kapaklarının açılıp kapanmasıyla birlikte göz etkinlikleri meydana gelir.
5. ayda işitme organları da gelişmiştir.
2-Bebeklik Dönemi(0-2 yaş):
- Bedensel Gelişim:
Doğum öncesi gelişimden sonra,bedensel gelişimin en hızlı olduğu dönem,doğumdan sonraki ilk yıldır.
1 yaşın sonunda çocuk 75 cm olur.
1 yaşın sonunda doğum ağırlığının 4 katına ulaşir.
Doğumda baş diğer organlara oranla daha büyüktür.Bebeklikte vücut uzunluğunun 1/4 'ü kadar olan kafa,yetişkinlikteki uzunluğunun sadece 1/8 ?i kadar olacaktır.
Bebeklerin başının yetişkinin boyuna ulaşması için 2 kat büyümesi gerekirken,kol ve bacakların yetişkin boyuna ulaşması için 6 kat büyümesi gerekir.Yani kol ve bacaklar,baştan daha hızlı büyürler.
Bebeğin << kas / vücut ağırlığı>> na oranı,yetişkin << kas / vücut ağırlığı>> na oranından daha azdır.
Baş ve boyun kasları ayak kaslarından önce,karın ve omuz kasları,kol ve el kaslarından önce gelişir.(Baştan ayağa,içten dışa)
Kan basıncı 6. haftadan sonra artmaya başlar.Kalp atışı yetişkinlerin iki kadardır.
Sindirim sistemi anne sütünde bulunan besinleri sindirir.
Bebeğin doğumdan sonra ilk yaptığı davranış,solunumdur.
- Devimsel(psikomotor) Gelişim:
Bebek doğduğunda,vücudunu edecek güçte değildir.Vücudun denetim altına alınması,büyüme,olgunlaşma ve ögrenmeyi gerektirir.
AYLAR BEDENSEL GELİŞİM DÜZEYLERİ
1 Yüzüstü yatarken 1-2 sn başını kaldırır.
2 Kollarının desteği ile göğsünü ve başinı kaldırmaya başlar.
3 Başını dik tutar, bir nesneye uzanır ama yakalayamaz.
4 Kucakta destek ile oturur.
5 İstemli olarak bir yandan diğer yana döner.
6 Özel bir sandalyede oturur. Uzatılan nesneleri avucunun içiyle yakalar.
7 Desteksiz oturur.
8 Kollarının altından tutulduğunda ayakta durur.
9 Bir yere tutunarak ayakta durur.
10 Emekler.
11 Ellerinden tutulduğunda durur ve yürümeye başlar.
12 Bir yere tutunarak ayağa kalkar.
13 Yardımsız ayakta durur ve yürümeye başlar.
14 Parmaklarını kullanarak nesneleri tutar.
15 Ellerinin yardımıyla merdivene tırmanmaya başlar.
3- İlk Çocukluk Dönemi(2-6 yaş):
- Bedensel Gelişim:
2-6 yaş döneminde bedensel gelişim hızı,0-2 yaşa göre azalmıştır.
6 yaşın sonunda ağırlık,doğumdakinin yedi katına ulaşir.
Kalbin büyümesi yaşına kadar çok hızlıdır.Kalp atış hızı da giderek azalır ve ilkokula başlama yaşina doğru yetişkine benzer hale gelir.
Sindirim sistemi tüm besinleri sindirmeye hazır hale gelmiştir.
- Devimsel(psikomotor) Gelişim:
2-6 yaşlarında etkinlik yüksektir.Uzun süre bir yerde oturmazlar.Koşmak,atlamak,tırmanmak,kaymak,sürünmek ihtiyacındadırlar.Büyük kasları küçük kaslarından daha iyi kullanırlar.Küçük kas hareketlerinde acemilik gösterirler.
◊ Büyük kas hareketleri:Üç tekerlekli bisiklete binmek,bir adım merdiven çikmak,topu kollarla tutmak.
◊ Küçük kas hareketleri:Yazma,çizme,makasla kesme,ayakkabı bağı bağlama,topu parmaklarla tutmak.
4-Okul Dönemi(6-12 yaş):
- Bedensel Gelişim:
İlkokul dönemi yıllarında, bedensel gelişme ilk yıllara göre yavaş bir ilerleme gösterir.
9 yaşına kadar erkekler kızlara göre daha uzun ve ağırdır.Ancak 10 yaşindan 15 yaşina kadar kızların boy ve ağırlıkları erkekleri geçer.
- Devimsel(psikomotor) Gelişim:
Bu dönemde küçük kaslar gelişir.Küçük ve ince kalemle yazabilir,piyano ve diğer enstrümanları çalabilir.Topu artık elleriyle hatta parmaklarıyla tutabilir.
5-Ergenlik Dönemi(12-18 yaş):
- Bedensel Gelişim:
Ergenlik dönemi buluğa ermekle başlar.Ön ergenlik dönemi hızlı bir fiziksel,bilişsel ve psikolojik gelişmenin olduğu dönemdir.Ergenlik ise,ön ergenlik döneminde meydana gelen değişmelere uyum dönemidir.
Buluğ dönemi cinsiyet salgıbezlerinin,aktif hale gelerek cinsiyet hormonu üretimiyle başlar.Bu hormonlar erkeklerde testesteron,kızlarda östrojen adını alır.
Ergenlik döneminin tüm aşamaları ve olayları bütün bireylerde aynı sırayı izlemekle birlikte,zamanlaması bireyden bireye büyük farklılıklar gösterebilir.Ortalama olarak kızlar,erkeklerden 1.5-2 yaş önce buluğa girerler.
Ergenlik dönemi aşağı yukarı 6 yıl sürer.Kızlar muhtemelen 11 yaş civarında buluğa girerken,erkekler 13 yaş civarında buluğa girerler.
Kızlarda boy artışı 11 yaş dolaylarında kendini gösterir.15 yaşina doğru yavaşlar.Erkeklerde yumurta ve penisin gelişimi 12-13 yaşlarda başlar,boy sıçraması 14-15 yaşlarında görülür.
Önce eller ve ayaklar büyür,sonra kollar ve bacaklar daha sonra da beden gelişir.Kızlarda yağ dokusu erkeklerde kas dokusu fazlalaşir.
BEDENSEL GELİŞİMLE İLGİLİ NOTLAR
Bedensel büyümenin ve zihinsel gelişimin en hızlı olduğu dönem doğum öncesi dönemdir.Daha sonra bebeklik dönemidir.(0-2)
Kızlar erkeklere göre ergenliğe daha hızlı girerler.Kızlarda ergenliğe girme adet kanamaları ile erkeklerde ise ergenliğe girme sperm üretme,cinsel organın büyümesi ile gerçekleşir.
Cinsel gelişim beynin gelişiminin tam karşıtı bir gelişme gösterir.Cinsel gelişimin yavaş olduğu dönemde beynin gelişimi hızlı,cinsel gelişiminin hızlı olduğu dönemde(erinlik) beyin gelişimi yavaş olarak gelişir.
Fiziksel ve cinsel yönlerden akranlarına göre erken olgunlaşma erkek ve kızları farklı etkiler.Erken olgunlaşan erkekler,akranlarınca daha fazla ilgi görmekte ve lider olarak kabul edilmektedirler.Bu tür erkekler toplumsal kurallara ve kültürel değerlere daha kolay uyum sağlarlar ve dışa dönüktürler.Erken olgunlaşan kız çocuklarinda ise durum farklıdır.Bu tür kızlar,sosyal ve kişisel özellikleri açısından çekingen ve güvensizdirler;Geç olgunlaşan kız çocuklari güvenli olurlar ve daha dışa dönüktürler.
Ergenlik Döneminde Gerçekleşen Bazı Davranış ve Tutumlar:
-Akranlarla arkadaşlık,bağlılık ve gruplaşma.
-Yalnız kalma isteği ve bağımsızlaşma çabalari.
-Sinirlilik,huzursuzluk,mutluluk,çabuk küsme,hırçınlaşma gibi sık görülen ve sürekli değişen duygular.
-Başlangıçta ilgisiz kalsa da sonradan oluşan cinsel merak ve fonksiyon.
-Ben merkezci düşünme(Benim babam senin babanı döver).
-Göreceli düşünme(Ergen kendi deneyimleri ve değerlerine göre düşünür).
-Fiziksel biçimiyle sürekli ilgilenme,aynada kendini inceleme.
-Soyut düşünme,eleştirme,kendine ait kavram oluşturma.
-Dinsel ve mistik konularla ilgilenme.
-Meslek ve yüksek ögretim program seçimi ile ilgili endişeler yaşanır.
-Ekonomik gelir elde etme çabalari.
-Sanat,spor,kültür etkinliklerine yönelme.
-Giysi ve eşyaların seçiminde titizlik.
-Olumlu kimlik kazanma (benlik kavramı) sürecini yaşarlar.
-Hızlı bedensel büyümeden dolayı sakarlık ve dikkatsizlik artar.
-İdeal ve değer oluşturma.
-Ahlak gelişiminde ve sosyal kuralları ögrenmede bağımsızlık isterler.
Ergenlik Dönemi Sorunları Çözümünde Bazı İpuçları:
?Bireyin belirli ölçüde bağımsızlaşma isteğine anne-babaların ve ögretmenlerin desteği sağlanmalıdır.
??Fırtınalı dönem? olarak ifade edilen ve yoğun duyguların yaşandığı bu dönemde bireylere anlayışlı davranmak gerekir.
?Ergenlik döneminin krizlerini atlatmada ögretmenler ergenler ile iletişim kurmalı,onların kimlik kazanma isteklerine uygun destekleri vermelidir.
?Okullar,ergenlik döneminin enerjisini değerlendirecek sanat,spor ve kültür faaliyetlerine yer vermelidir.
≋ 2-BİLİŞSEL (ZİHİNSEL) GELİŞİM ≋
♨Bu gelişimde ⇉PİAGET ⇉BRUNER ⇉VYGOSTSKY
Bilişsel gelişim bireylerdeki düşünme,akıl yürütme,bellek ve kavrama sistemlerinde meydana gelen değişmelerdir.Bireyin çevresindeki dünyayı anlama ve ögrenmesini sağlayan,aktif zihinsel faaliyetlerdeki gelişme Bilişsel Gelişim denir.
PİAGET'E GÖRE BİLİŞSEL GELİŞİM
-Piaget'e göre çocuk,dünyanın pasif alıcısı değildir.Bilgiyi kazanmada aktif role sahiptir.
-Piaget bilişsel gelişimi,biyolojik ilkelerle açıklamıştır.Gelişim,kalıtım ve çevre etkileşiminin bir sonucudur.
PİAGET'E GÖRE BİLİŞSEL GELİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
1-Olgunlaşma 4-Örtüleme
2-Yaşantı 5-Dengeleme
3-Uyum 6-Sosyal Geçiş
1- Olgunlaşma:Piaget'e göre olgunlaşma önce fiziksel büyüme ile ilgilidir.Fiziksel büyümede zihinsel gelişimi sağlar.Örnegin;okuma-yazma davranışının kazanılması için önce belirli bir yaşa ulaşmak gerekmektedir.Yani org. boy ve kilo olarak fiziksel büyümesini tamamlamak zorundadır.
2-Yaşantı:Birey çevreyle etkileşimi sonucu algıladığı dış dünyayı anlamlandırır.Dış dünya ile etkileşimler arttıkça birey onlara ilişkin şema geliştirilmesi için arıları görmesi gerekir.
3-Uyum:Alt düzeydeki bir dengeden,üst düzeydeki bir dengeye ilerleme olarak tanımlanır.
4-Örgütleme:Bilgileri,olayları, ve süreçleri sistematik ve tutarlı hale getirmek için birleştirme eğilimidir.Bireylerin tüm etkinlikleri koordineli ögrenmesini sağlar.
⇛ör Yeni doğan bebeğin nesneleri yakaladığını,emdiğini gözlemleyebilirsiniz.Ancak bu etkinlikler,başlangıçta koordineli değildir.Bir kaç koordinesiz yakalama ve emme etkinliğinden sonra artık,istediği nesneyi düzgün olarak yakalayıp emme davranışını gösterebilir.Böylece düzensiz etkinliklerden organize olmuş etkinliklere doğru bir ilerleme görülür.
5-Dengeleme:Çocugun bilişsel dengesi,yeni karşilaştığı olay,durum,varlıklarla bozulur.Onlarla etkileşimde bulunarak yeni yaşantılar kazanır ve yeni olay,durum,varlığa uyum sağlar.
6-Sosyal Geçiş(sosyal etkileşim):İçinde bulunan toplumda kurulan her türlü iletişim zihinsel gelişimini etkiler.Bazı bilişsel gelişmeler sosyal geçişle olur.Kuşaktan kuşağa aktarılan bilgiler insanların tecrübelerini artırmakta ve bu da zihinsel gelişimi etkilemektedir.
PİAGET'E GÖRE BİLİŞSEL GELİŞİMİN TEMEL KAVRAMLARI
1-ZEKA 2-ŞEMA 3-UYUM(ADAPTASYON) 4-DENGELEME
1-ZEKA:
-Zeka,çevreye uyum yapabilme yeteneğidir.Kişi,içinde bulunduğu çevreye ne kadar çok ve ne kadar hızlı uyum yapabiliyorsa o kadar zekidir.
2-ŞEMA:
-Çocuk dış dünyayı algılarken kendine özgü bir anlamlandırma ve şekillendirme biçimi oluşturur.Buna şema denir.
-Şema yeni gelen bilginin yerleştirileceği bir çerçevedir.
-Örgütlenmiş davranış ve düşünce kalıplarıdır.
-En temel zihinsel yapıdır.
-Bireyin ögrenme aracıdır.
-Şemalar,problemleri anlama,çözme,dünyayla baş etme yolları olarak da düşünülebilir.
⇛ör Kediyi görüp bunun kedi olduğunu ögrenen çocuk kediye ilişkin zihinde bir şema oluşmaktadır.Daha sonra kedi kavramını duyduğunda kedinin şeklini,kediyi gördüğünde ise kedi kavramını zihninde canlandırmaktadır.
Kaplanı gören çocugun zihnindeki kedi şeması ile karşilaştırıp adını bilmediği bu hayvana kedi demesi zihninde önceden oluşturduğu kedi şeması ile eşleştirmeden kaynaklanmaktadır .
3-UYUM:
-Bireyin çevresiyle etkileşerek,çevreye ve çevresindeki değişikliklere uyum sağlamasıdır.
-Uyum 2'ye ayrılır.
UYUM
Özümleme Uyumsama-Uyma (düzenleme-yerleştirme)
1-Özümleme: Bireyin yeni karşılaştığı durum,nesne,olayları kendisinde önceden var olan şemanın içine yerleştirmesi işlemidir.
⇛ör Çocugun kaplanı,kedi şeması içine yerleştirmesi.
2-Uyumsama(Düzenleme):Yeni şemaların oluşturulması yada daha önceki şemaların kapsamının değiştirilmesidir.
Özümlenme tek başina bilişsel gelişimi sağlamada yetersiz kalmaktadır.Yani her zaman kaplanı,kedi şemasına koyamayız.Eğer koysa birey gelişmez.Onun için yeni şema kurup kaplan şeması oluşturur.
⇛ör İleriki zamanlarda yeni yaşantı ve etkileşimle(kaplanın büyük olduğu,daha hızlı koştuğu)birlikte yeni kaplan şeması oluşturur.
5-Dengeleme:Özümleme ve uyumsama süreçlerinin birbirleriyle etkileşimi sonucu denge olur.
-Birey yeni karşılaştığı bir bilgi yada durumla,kendisinde önceden var olan bilgi ve deneyimleri arasında ilişki kurarak denge durumuna ulaşalır.(Ögrenme)
-Çocuklar için yeni olan her şey bilişsel dengeyi bozar,özümleme ve uyum süreçleri ile bu denge yeniden sağlanır.
⇛ör Bilişsel yapısında kuşlarla ilgili olarak iki ayaklı,uçan ve beslenen bir hayvan şeklindeki bir yapıya sahip bir çocuk ilk defa gördüğü konuşan kuş(papağan) için ?bu ne ??diyerek bir dengesizlik yaşayacak ve bilişsel yapısına yeni bir bilgiyi yerleştirecek(bazı kuşlar konuşabilir) denge durumuna kavuşacaktır.(Ögrenmeyi gerçekleştirecektir)
ÖZÜMLEME D Ö
DENGE ⇒ DENGESİZLİK ⇒ ADAPTASYON E ğ
N ⇛ R
UYUMSAMA G E
E N
M
E
Eğer ögretmenler,çocuklarin düzeyinin altında davranışlar kazandırmaya çalisirlarsa,verilen bilgiyi kolaylıkla özümseyeceklerinden ilgileri dağılır.Onlar için bir dengesizlik söz konusu olmadığından dengeyi kurma içinde bir çabalari olmaz.Çocuklarin düzeyinin çok üstünde problem çözmeleri beklendiğinde de,hali hazırda var olan şemalarıyla harekete geçmeleri mümkün olamayacağından problemi çözmekten vazgeçerler.Her iki durumda da dengeleme meydana gelmez.Dolayısıyla ne ögrenme ne de gelişme meydana gelir.En üst düzeydeki gelişim,özümleme ve düzenleme ?dinamik? bir dengede olduğu zaman gerçekleşir.
Etkili bir dengeleme ve ilerleme olması için,problem halihazırda bireyin sahip olduğu bilişsel yapılar arasındaki fark orta düzeyde olmalıdır.
PİAGET'E GÖRE BİLİŞSEL GELİŞİM DÖNEMLERİ
●Duygusal Motor ( 0-2 yaş )
●İşlem Öncesi Dönem (2-7 yaş )
●Somut İşlemler Dönemi (7-11 yaş )
●Soyut İşlemler Dönemi (11- + yaş )
DUYGUSAL
MOTOR
DÖNEMİ 0-2
YAŞ -Kendisini dış dünyadan ayırt etme.-Refleksif davranışlardan amaçlı davranışlara geçme.
-Nesne sürekliliği kazanma.
-İlk deneme-yanılma ögrenmeleri.
-Döngüsel tepki.
-Devresel tepki.
-Ertelenmiş taklit.
-Taklit ve oyunlar yapar.
-Alışkanlık kazanma.
İŞLEM
ÖNCESI
DÖNEM 2-7
YAŞ -Dil hızla gelişir.-Sembolik oyun ve düşünme.
-Ben merkezcilik.
-Odaklama(merkezleme).
-Animizm.
-Tek yönlü sınıflandırma yapma.
-Özelden özele akıl yürütme.
-Korunumu kazanamama.
SOMUT
İŞLEMLER
DÖNEMİ 7-11
YAŞ -Somut yollarla problem çözme.-Mantıksal düşünme.
-Korunum kazanma.
-Tersine çevirebilme.
-Üst düzeyde sınıflama(Gruplama) .
-Üst düzeyde sıralama yapma.
SOYUT İŞLEMLER
DÖNEMİ 11- + YAŞ -Soyut düşünme.-Ergenlik ben merkezciliği(ergen egosantrizm).
-Göreceli düşünebilme.
-İdeal,fikir,değer sahibi olma.
-Akıl yürütme.
-Kavramların anlaşilması kolaylaşmıştır.
1-DUYGUSAL MOTOR DÖNEMİ (0-2 YAŞ):
-Kendisini dış dünyadan ayırt etme:Bebek duyuları ve motor faaliyetleri yoluyla dış dünya ile ilişki kurar.Dönem ilerledikçe çevresinde olup bitenleri ve kendisinin çevresinden farklı olduğunu keşfetmeye başlar.
-Refleksif davranışlardan amaçlı davranışlara geçme:Tüm bebekler doğuştan Refleksif hareketlere sahiptirler.Dönem ilerledikçe amaçlı davranış göstermeye başlarlar.
⇛ör Bebeğin dudağına dokunduğunda emmeye başlar,elinizi avucunuza koyduğunuzda yakalar.Bebek,bu ilk şemaları (emme,tutma,yakalama vb.)yoluyla kendi vücudu keşfetmeye çalisir.
Daha sonra,diğer nesnelerle etkinliklere başlar.Fincan,çingirak vb. nesneleri tutar,emer,vurur.Çingırağı ağzına götürdüğü zaman bundan hoşlanmayabilir.Gelecek sefer çingiragi eline verdiğinizde,sadece ağzına götürmez,elinde salar.
⇛ör Yeni doğan bebeğe mama şişesini ters olarak verdiğinizde de emmeye çalisir.Oysa bir yada iki ay sonra biberonun ne tarafından emileceğini ögrenir.
- Nesne sürekliliği kazanma:Bebeklerin görüş alanları dışına çikan nesne yada kişilerin aslında yok olmadıklarını kavramaları kastedilmektedir.
⇛ör Bebeğin gözünün önündeki top,battaniyenin altına sakladığında onun kaybolduğunu zanneder aramaz,oysa 9 aylık bebek ise onu aramaya başlar.
-İlk deneme-yanılma ögrenmeleri:Örnegin çocugun istediği bir topu çocuktan uzağa bir battaniyenin üstüne koyduğumuzu düşünelim.Çocuk battaniyeye ulaşabilmekte fakat topa ulaşamamaktadır.Bu durumda küçük bebekler topa birkaç kez ulaşmaya çalisir,fakat sonra vazgeçer.Daha büyük bebekler,battaniyeyi çekerek topa ulaşabileceklerini keşfederler.
-Döngüsel tepki:Çocuk belirli türdeki hareketleri tekrarlar.
⇛ör Ayağını salladığında beşiğinde ses çikarsa,aynı sesi çikarmak için ayağını sallama hareketini tekrar yapar.
-Devresel tepki:Çocugun yaptığı bir davranışı tekrarlamaktadır.
⇛ör Bir espri ögrenen çocuk,o espriyi etrafındaki yetişkinlere ?gına gelinceye? kadar tekrar eder.
-Ertelenmiş taklit:
(Taklit:Bir davranışın örnegini yada modelini takip veya kopya etme yeteneğidir.Çocu-
ğun dağarcığında bulunan davranışlarla başlar.Örnegin yeni doğan bebek ellerini açıp kapamaya başlarsa bebek bir süre onu taklit edecektir.Annenin davranışı,bebeği aynı hareketi yapmaya sevk etmiştir.
Bebeğin görmüş olduğu bir olayı,olay ortadan katlıktan sonra tekrarlaması,o olayı taklit etmesidir.
⇛ör Misafirlikte üzerine çay döküldüğü için telaşlanan bir kişiyi gören bebek,üzerine çay dökülmüş gibi telaşlanırsa,ertelenmiş bir taklitle karşi karşiya kalınmış demektir.
-Alışkanlık kazanma:Çocuk bir uyarana karşı alıştığından dolayı önceki tepkiyi vermez.
⇛ör Babasının yeni aldığı bir oyuncak bebeği gördüğünde önceleri sevinme tepkisinde bulunan çocuk bir süre sonra sevinme tepkilerini göstermez.
2-İŞLEM ÖNCESI DÖNEM(2-7 YAŞ):
İşlem öncesi dönem 2'ye ayrılır.
a)Sembolik Dönem yada Kavram Öncesi Dönem (2-4 YAŞ)
b)Sezgisel Dönem (4-7 yaş)
A)Sembolik yada Kavram Öncesi Dönem (2-4 yaş):
-Dil hızla gelişir:Dil hızlı gelişir ancak geliştirdikleri kavramlar ve kullandıkları sembollerin anlamları,kendilerine özgüdür,çogu zaman gerçek değildir.
-Sembolik oyun ve düşünme:Çocuk hayal gücünü kullanarak düşünür.Çocuk,gözünün önünde bulunmayan yada hiç mevcut olmayan nesne,olay,kişi,varlığı temsil eden semboller geliştirmeye başlar.
⇛ör Çubugu at,cetveli tabanca gibi kullanabilirler.Boş çay fincanının içinde çay varmış gibi içmeye başlarlar.
-Ben merkezcilik:Çocuga göre dünyanın merkezi kendisidir.Kendisinin bildiğini herkesin bildiğini ve kendisinin gördüğünü herkesin gördüğünü düşünür.Çevresindeki her nesnenin kendisi için var olduğunu düşünür.
⇛ör Çocuk telefonda konuşurken,karşisındaki kişiye üzerindeki giysileri kastederek; ?bak,yeni elbiselerimi giydim? diyebilir.
Kendisini başkasının yerine koyamaz. Telefonda konuştuğu kişinin orada bulunanları gördüğünü düşünür.
●Kendisi sütü sevmiyorsa,başkaları da sevmez.
●Benim babam senin babanı döver.
-Odaklama(merkezleme):Dikkati bir olayın ya da nesnenin diğer yönlerini dışarıda bırakarak yalnızca bir yönüne yoğunlaştırma eğilimine,odaklaşma denilmektedir.Çocuk bir görevin yalnızca bir yönü üzerinde ve sınırlı bir bilgi üzerinde odaklanır;birden fazla yönüyle uğraşmaz.
⇛ör Cep telefonunun sadece melodisiyle yada ışığıyla ilgilenir.
⇛ör Küçük çocuklarin işlek yollarda karşidan geçmekte zorlanmaları da odaklaşma ile ilgilidir.Çocuk trafik kurallarına uygun olarak önce soluna,sonra sağına tekrar soluna baktığında her seferinde ilk baktığını unutabilmekte,daha doğrusu o anda baktığı tarafa odaklanmaktadır.
-Animizm(canlandırmacılık):Yaşayan ve yaşamayan nesneler arasında ayrım yapamama durumunda ortaya çikan karmaşadır.Çocuk cansız nesnelere canlılık özellikleri yükler.
⇛ör Bir çocuk oyuncak bebekle canlıymış gibi konuşur.
⇛ör Ayşe oyuncak bebeği balkonda kaldığı için üsüdügünü ve hastalandığını düşünerek oyuncak bebeği içeri almıştır.
-Tek yönlü sınıflandırma yapma=tek yönlü mantık yürütme:
⇛ör Gökçe,ilkokul ikinci sınıfta hayat bilgisi dersini yüksek sesle çalismaktadir.?Ev de yaşayan kedi,köpek gibi hayvanlara evcil hayvan denir.
Yanın da oturan 4 yaşindaki kardeşi Tuğçe ise,?Fareler de evde yaşarlar.O halde fareler de evcil hayvanlardır? der.
B)Sezgisel dönem (4-7 yaş):
-Özelden özele akıl yürütme:Olayları yalnızca geçirdiği yaşantılara bağlı olarak tek yönlü düşünebilme özelligidir.
⇛ör Her sabah kahvaltısında yumurta yiyen bir çocuk bir gece arkadaşinın evinde sabah uyandığında yaptığı kahvaltıda yumurta yememiştir.Annesi ?kahvaltı yaptın mı?? diye sorduğunda çocuk ?kahvaltı yapmadım (yumurta yemediği için) demiştir.
-Korunumu kazanamama:
Korunum:Herhangi bir nesnenin biçimi yada mekandaki konumu değiştiğinde,miktar,ağırlık ve hacminde değişiklik olmayacağı ilkesidir.Çocuklar bu dönemde,nesnenin dikkat çekici özelliklerine odaklanmakta diğer özelliklerini gözden kaçırmaktadırlar.Çocuklar,görüntü değişse de gerçeğin aynı kalacağını anlayamazlar. Korunum kazanılmamasında bu özellikleri etkili olmaktadır.
Örnegin çocugu şekil 1 de mi,yoksa şekil 2 de mi top çok dediğimiz zaman;çocuk korunum kazanmadığından şekil 2 deki toplar daha çok diyecektir.
ŞEKİL 1 ŞEKİL 2
Aşağıdaki gibi,?Eşit miktarda dolu olan iki su bardağından birini,ince uzun bir bardağa,diğerini geniş bir tabağa çocugun gözü önünde boşaltalım.?İnce uzun bardaktaki su daha yüksek göründüğünden çocuk,o bardaktaki suyun daha çok olduğunu söyleyecektir.
B
A B C A C
3-Somut İşlemler Dönemi(7-11 yaş):
-Somut yollarla problem çözme:Problemlerin çözülmesi somut nesnelerle olanaklı hale gelir.Problemleri
gibi şekillerle çözerler.
⇛ör Nazlı ilkokul birinci sınıfa giden bir çocuktur.Okuldan gelmiş,matematik ödevini yapmaya çalismaktadir.Bir ara annesine ?anne bu problemi sen çöz ?der.Annesi problemi okur.Problemde,elinizde 10.000 TL var.Tanesi 2.500 TL den üç tane yumurta aldınız geriye kaç liranız kaldı?diye sorulmaktadır.
Anne Nazlı'ya döner ?Niçin ben çözeyim kızım?diye sorar.Nazlı'nın cevabı ?çünkü ben hiç yumurta almıyorum ki sen alıyorsun,bu problem seni ilgilendiriyor?der.
Nazlının bu cevabından eğitimcilerin çok ders alması gereken ders vardır.Eğer problem de yumurta değil simit,çiklet vb. alınsaydı çocuklarin ilgisini daha çok çekecek,onlar için daha somut olacak dolayısıyla,gelişim düzeyine daha uygun olacaktı.Çocuk yaşamında işe yarayacak bu problemi çözmekten zevk alacaktı.
-Mantıksal düşünme:Yine mantıksal düşünmeden kasıt,somut problem çözmedir.Somut işlemler ise elle tutulup,gözle görülebilen işlemlerdir.
⇛ör Benim beş portakalım,senin dört portakalın var.İkimizin portakallarını bir araya getirdiğimizde kaç portakal eder?diye sorduğumuzda problemi zihinsel olarak çözebilirler.
-Korunum kazanma:
-Tersine çevirebilme:Korunumun başlangıç noktasıdır. A=B ⇒ B=A
⇛ör 4+3=7 7-3=4 dir.
-Üst düzeyde sınıflama(Gruplama):Bir grup nesnenin bir başka grubun alt sınıfı olabileceğini anlarlar.
⇛ör Çocuk bilyeleri renklerine,büyüklüklerine,eski ve yeni oluşlarına göre sınıflayabilir.
⇛ör
-Üst düzeyde sıralama yapma:Çocuklar nesneleri belli özelliklerine göre sıralayabilirler.Örnegin nesneleri uzunluklarına,genişliklerine,ağırlıklarına vb. göre düzenleyebilirler.
⇛ör Songül İlknur'dan uzundur.İlknur'da Gökçe'den uzundur.Bu grupta,en uzun kişinin kim olduğunu kolaylıkla sıralayabilirler.
NOT:Somut dönemde yaparak ögrenme tekniği kullanılmalıdır.
4-Soyut İşlemler Dönemi(11- + yaş):
-Soyut düşünme(soyut problem çözme):Kare,yuvarlak,yıldızın yerini X,Y alır.Yani problemleri X,Y yi kullanarak çözerler.
⇛ör Nazlı yumurta problemini artık çözebilir.
-Ergenlik ben merkezciliği(ergen egosantrizm):Kendi düşüncelerinin ve söylediklerinin en doğru olduğunu düşünür.Herkesin kendisiyle uğraştığını ve onu takip ettiğini,kimseye yaranamadığını düşünür.
-Göreceli düşünebilme:[Göreli=Göreceli:Kişiye,yere,zamana göre değişmeyen.]
Bireyin kendine özgü duyguları ve düşüncelerinin(orijinal) düşüncelerini geliştirir.
⇛ör Bu dönem de kişi bir kişiye,fotoğrafa,aynaya baktığı zaman kendisinin sağının karşidakinin solu olduğunu anlaması.
-İdeal,fikir,değer sahibi olma:Genç toplumun yapısıyla,felsefeyle,politikayla ilgilenir;bir değerler sistemi örgütlemeye yönelir.
-Akıl yürütme:Genelleme,tüme varım,tümden gelim,vb. düşünme yollarını kullanır.Hipotezler kurabilir ve test edebilir.
-Kavramların anlaşilması kolaylaşmıştır:Kavramların,atasözlerinin,deyimlerin anlaşilması bu dönem çocuklari için problem değildir.
NOT:Piaget ,bir çok yetişkinin soyut işlemleri geliştiremediğini ifade etmektedir.Bunun nedenini de;içinde yaşadıkları çevrenin niteliğidir.Örnegin;ilkel bir toplumda yaşayan bireyin soyut işlemler yapmasına;bir problemle ilgili denenceler geliştirip bunları teker teker denemesi ve sonuca ulaşmasına gerek olmayabilir.
NOT:Soyut işlemler döneminde problem çözme yöntemi kullanılmalıdır.
PİAGET'İN BİLİŞSEL GELİŞİM DÖNMELERİNİN KURALLARI
1-Evreler,değişmez bir şekilde belli bir sıra ile ortaya çikar.Başka bir ifadeyle evrelerin sırsı değişmez.Zihinsel gelişim yavaş ve aşamalıdır.Bir aşamada elde edilen yaşantılar,sonraki aşamaların temelini oluşturur.
2-Zihinsel gelişim evreleri hiyerarşiktir.Sonraki evre,önceki evrelerin kazanımlarını da içerir.
3-Gelişim oranlarında bireysel farklılıklar görülebilir.Her birey kendine göre gelişim gösterir.Aynı gelişim evresinde bulunan bireyler arasında da gelişim oranları bakımından farklılıklar görülmektedir.Yani okumayı ögrenme yaşi her çocuk da aynı değildir.
4-Gelişim kuramları her evrenin tipik olan gelişim özellikleri vardır.Belirtilen özellikler genel olarak o dönemde karşilaşilan veya kazanılan özelliklerdir.Çocuklarin % 75 inin gösterdiği gelişim özelligi o dönemin özelliği olarak kabul edilir.
BRUNER'E GÖRE BİLİŞSEL GELİŞİM DÖNEMLERİ
Eylemsel Dönem (0-3) yaş İmgesel Dönem (3-6) yaş Sembolik Dönem (6-4) yaş
-Çocuk bu dönemde çevreyi eylemlerle anlar.Çevresindeki nesnele-
ri ısırarak,dokunarak,vurarak,
hareket ettirerek tanır.
-Çocuklar yaparak ögrenir.
-Bilgi eylemler yapılarak ögrenilir. -Bilgi imgelerle elde edilir.
-Görsel bellek gelişmiştir.
-Algı önemlidir.Bir olayı,nes-
neyi nasıl algılarsa zihninde o şekilde canlandırır.
-Çocuk bir olayı ya da nesneyi
görmeden resmedebilir.
-Piaget'in işlem öncesi dönemine karşılık gelir.
-Bilgi eylemle değil duyu or-
ganları yoluyla edindiği duyusal etkilere dayalıdır. -Çocuk yaptıklarını (ettik-
lerini) ve anladıklarını sembollerle açıklar.
- Dil,mantık,matematik,müzik
alanlarının sembollerini kullanırlar.
ÖRNEK:Kaşık yemek yediği,
Bisiklet bindiği nesnedir. ÖRNEK:Çocuk oturma odası-
nın resmini çizer ya da anlatabilir. ÖRNEK:Benzer nitelik ve özellik gösteren obje ve nesnelerin sembolik(dil) karşılığını kullanır.İnsan,hayvan gibi.
VYGOTSKY'E GÖRE BİLİŞSEL GELİŞİM
L. Vygotsky çocugun bilişsel gelişiminde içinde bulunduğu ?sosyal çevrenin' önemli rolü olduğunu ileri sürmüştür.Çocuklar,çevresindeki kişilerden ve onların sosyal dünyalarından ögrenmeye başlamaktadırlar.Çocuklarin kazandıkları kavramların,fikirle-
rin,olgunların,becerilerin tutumların kaynağı sosyal çevredir.
O halde bilişsel gelişimin kaynağı,kişisel psikolojik süreçlerden önce,insanlar ve kültür arasındaki etkileşimdir.
Vygotsky'ye göre tüm psikolojik süreçler,insanlar arasında,çogu zaman çocuk ve yetişkinler arasında paylaşilan sosyal süreçlerle başlar.Bunun en açık örnegi ?dil? dir.Sosyal çevremiz bizi belli bir kategoriye yerleştirir.Örnegin;zeki,uzun,kısa,zengin vb. Sonuç olarak bizim bütün kişisel psikolojik süreçlerimiz,kültürümüz tarafından biçimlendirilmiş sosyal süreçler olarak başlar.
Vygotsky,çocugun bilişsel gelişimini etkilemede yetişkin rolünün çok önemli olduğunu vurgular.Ona göre,çocuklar,yetişkinlerle ya da diğer çocuklarla işbirliği içinde birlikte çalistiklarinda bilişsel gelişimleri beslenir.
Bir çok ögretme durumunda yetişkinler,çocuklarin düşünme ve problem çözme etkinliklerini kontrol eder.Ancak bu kontrol,çocuklarin ögrendiklerini içselleştirmeleri-
ni sağlamalı,onları bağımsız düşünürler ve problem çözücüler haline getirmelidir.
Vgotsky'ye göre yetişkinin,çocuğun bilgiyi içleştirmesine bilgiyi kazanmasına yardım edebilmesi için iki noktayı belirlemesi gerekir.Bunlardan birisi,çocugun herhangi bir yetişkinin yardımı olmaksızın,bağımsız olarak kendi kendine sağlayabileceği gelişim düzeyini belirlemektedir.İkincisi ise,bir yetişkinin rehberliğinde çalistiginda gösterebileceği potansiyel gelişim düzeyini belirlemektir.Bu ikisi arasındaki arasındaki fark,çocugun ?gelişmeye açık alanı?dır.Vygotsky'in gelişim ve eğitime getirdiği en önemli kavram gelişmeye açık alandır.
O halde Vygotsky'e göre ögretim,çocugun gelişimini ileriye götürebildiği ölçüde iyidir.Ögretim,çocugun gelişmeye açık alanını etkili olarak kullanmasını sağlamalıdır.Bu nedenle,doğrudan bire bir ögretim ve çocuklarin çocuklarla ve yetişkinlerle etkileşimlerini sağlayan ögretim biçimleri çocugun bilişsel gelişiminde önemli rol oynar.
Çocugun bilişsel gelişim ilerlemesinde,diğer bir deyişle yakınsal gelişim alanının etkili olarak kullanılmasında ögretmen,diğer yetişkinler ve diğer çocuklar önemli katkılar da bulunurlar.Bu nedenle okullar,ögretmenler,çocuklari çalismalarinda aşirı derecede bağımsız bırakmamalıdır.Aşirı bağımsızlık,bilişsel gelişimi yavaşlatmaktadır.
Gelişimin tam olarak sağlanabilmesi için,çocugun sistematik olarak daha karmaşik hale gelen bu olayları,olguları tam olarak anlayabilmesi için ise yetişkinin ya da o alan da uzman olan herhangi bir kişinin yardımına ihtiyaç vardır.
≋ DİL GELİŞİMİ≋
Dil gelişimi zihinsel gelişimin bir parçasıdır.Zihinsel gelişime paralel olarak oluştuğu kabul edilir.Dil gelişimi olgunlaşmaya ve ögrenmeye bağlıdır.Dil gelişiminde aynı yaştaki çocuklar benzer özellikler gösterir.
Dil Gelişimi İle İlgili Görüşler
Davranışçi Yaklaşim Sosyal Ögrenme Kuralı Biyolojik Yaklaşım
-Bebekler kendilerini iste-
dikleri sonuca götüren di-
li ögrenirler.
-Dil gelişimi taklit(bebek-
ler günlük konuşma diline benzer sesler çıkarırlar)ve
pekiştirme(ödüllendirme)yo-luyla olur. -Bebek için anne-babanın model olması,çocugun onları taklit etmesi,anne-babanın pekiştirmesi ve düzenli bilgiler vermesiyle dil ögrenilir.
-Çocuk sosyalleşme süreci içinde modelleri gözlemle-
mesi ve taklit etmesiyle ögrenir. -Dil gelişimini biyolojik
(genetik) ve psikolojik
temellere göre inceleyen yaklaşımdır.
-Chomsky'ye göre insan beyninin belirli bölgeleri
dilin kazanılmasından ve ögrenilmesinden sorumlu-
dur.Bu bölüm tüm insanların dili ögrenmele-
rini sağlar.
-İnsanlar doğuştan konuşma ve iletişim yeteneğine sahip olarak doğar.
Biyolojik Yaklaşım:Yaklaşımlar içinde en önemlisi Chomsky'in kuramıdır.
-Birey doğuştan dil kazanma kapasitesine sahiptir.İnsan beyninin belirli bölgeleri dilin ögrenilmesine aittir.
-İnsanlar dil ögrenirken önce cümle yapısını kavrar sonrada bu cümle yapılarından farklı cümle yapılarına dönüştürme yaparak yeni cümleler üretirler.
-Çocuklar yürümeyi ögrendikleri gibi,biyolojik olarak belli bir olgunluğa eriştikten sonra konuşmayı ögrenirler.
-Çocuklar dil ögrenmede sırasıyla önce isimleri sonra fiilleri sonrada sıfatları ögrenir.
※Dil gelişimi 2 evrede incelenir.
1-Okul Öncesi Dönem:
1.Agulama-Babıldama
Evresi(0-6 aylar) Bebek çeşitli sesler çıkarır,ihtiyaçları için ağlar.Sesleri bilinçsizce çikarir.
⇛ör ?agu'
2.Heceleme Evresi
(6-12 aylar) Anlamsız sesler yok olup anlamlı hece ve sözcüklerin çikarilmaya başlandığı dönemdir.Yani hece hece okur.
⇛ör ba-ba,ma-ma,geh-geh
3.Tek sözcük evresi
(12-18 aylar) Konuşmada kritik dönemdir.Bu dönemde çocuk çevreyi keşfetmeye çalışır.Tek sözcükle çok şey anlatmaya çalisir,fakat ne dediği tam olarak anlaşilmaz.
⇛ör Çocugun sadece ?kedi' demesi.
Çocuk kedi demesiyle ?kedi burada',?kedi gitti' anlamlarını söylemek ister.
⇛ör ?Top' dediğinde ?Top nerede',?Top oynadım',?Top büyük' gibi değişik anlamlar çikar.
4.Telgrafik konuşma dönemi
(18-24 aylar) Sözcüklerin birleştirilmesi dönemidir.Kullanılan kelime sayısı artar.İki kelime peş peşe söylenerek anlamlı sözcükler oluşturu-lur.
●Sözcükler arasında bağlaç kullanılmaz.
⇛ör ?Anne su',?Baba geldi'
Baba geldi diyen çocuk,baba işten geldi demek istemektedir.
5.İlk Gramer
Dönemi
(24-60 aylar) Cümlelerine dil bilgisi kurallarını ekler.Kelime hazinesi genişler.
2.5 yaşında ortalama sözcük dağarcığı 400
⇛ör ?Yemek yiyorum',?Annem geldi'
2-Okul Dönemi Dil Gelişimi:Bu dönemde artık birey dili kurallarına göre ögrenmeye kolaydan zora doğru ögrenmeye başlar.Karmaşik dil yapılarını kullanmaya başlar.Okuma-yazma ögrenilir.
≋ 3-KİŞİLİK GELİŞİMİ ≋
♨Bu gelişimde ⇉FREUD ⇉ERİKSON
KİŞİLİK:Bir kişiyi diğerlerinden ayıran;bireyin doğuştan getirdiği ve sonradan kazandığı özelliklerin bir bütünüdür.
Kişiliğin iki boyutu vardır:
1-Bir kişiyi diğerlerinden ayıran özellikler.
2-Yapılan davranışların devamlı olması lazımdır.
Biz bunlara bakarak bir kişinin kişiliği hakkında bilgi edinebiliriz.Kişilik gelişimi bir süreçtir.Belli bir yaştan sonra kişilik gelişmez diyemeyiz.
Duygularımız,yeteneklerimiz,güdülerimiz,huyumuz,sosyal,psikomotor ve bilişsel özelliklerimiz,karakter ve değerlerimiz,inançlarımız,tutumlarımız,görüşlerimiz kişiliğimizi oluşturur.
Kişilik kuramlarından,Freud'un ?Psikoseksüel Gelişim? kuramı ve Erikson'un ?Psiko Sosyal Gelişim? kuramları vardır.
FREUD'UN PSİKOSEKSÜEL GELİŞİM KURAMI
(PSİKOANALİTİK KURAM)
1-Psikanalitik Kuram: Temel Kavramlar
Freud kişilik gelişimi bakımından ilk çocukluk yıllarındaki(0-6 yaş) yaşantıların önemini vurgular.Psikolojide en etkili kavramlardan biri olan psikanalizi ortaya atmıştır.Bu kurama göre,normal gelişimin sağlanabilmesi için,gelişimin her döneminde bireyin temel ihtiyaçlarının doyurulması gerekir.Eğer temel ihtiyaçlar karşilanmazsa kişilik gelişimi engellenir.
Psikoanalitik (psikanaliz) kuramın 4 temel kaynağı vardır.Bunlar:
Temel Güdüler
Bilinçaltı Süreçler
Psişik Determinizm
Enerji Modeli
□Temel Güdüler:Cinsellik ve saldırganlıktır.Bunlar daha sonra libido(yaşam)[ LİBİDO=cinsel yaşamın kaynağı ve cinselliği ister,cinsel arzudur] ve şanatos (ölüm) olarak ifade edilmiştir.
□Psişik determinizm;Hiçbir davranışın şans eseri veya kaza ile sebepsiz olarak meydana gelmediği ilkesidir.Yaptığımız,düşündüğümüz,hissettiğimiz her şey zihnimizin ve bilinçaltı yaşantılarımızın dışa vurumudur.
□Enerji İlkesi;libodo kavramı ile ilişkilendirilebilir.Psişik mekanizmalar bir tür enerji sistemleri bütünüdür.Bu enerji dönüşür ancak asla kaybolmaz.
□Bilinçlilik;Freud'a göre insanın bilinçlik durumu üç bölümden oluşmaktadır.Bunlar bilinç,bilinçaltı,bilinçdışı'dır.
Bilinç,farkında olduğumuz yaşantıların bulunduğu yerdir.Gerçeklik ilkesi bağlamında,gerçeklere uyumu önde tutan,mantıksal düşüncenin egemen olduğu zihinsel süreçlerin bulunduğu alandır.
Bilinçaltı,(bilinç öncesi),Kişinin belirli bir anda bilincinde ayırt edemediği bir çok düşünceleri ve anları vardır.Bunların bazıları bilinçli bir çaba ile bilinç düzeyine çagrilabilir.Bu çesit düşüncelere bilinçaltı düşünceler adı verilir.
⇛ör Bir süre önce karşilaştığımız bir olayı artık bilincimizden tümüyle silmiş gibi olabiliriz.Ancak bu olayla ilgili bir çagrisim ,bir uyaran tüm olayın yeniden bilincine dönmesini sağlayabilir.Bu tür bilinçten silinmiş sanılan ve uyaranlarla bilince gelebilen anılar,duygular bilinçaltı niteliği taşirlar.
Bilinçdışı, Kişinin özel bir çabasi ile bilince çagrilamayan, farkına varılamayan yaşantıların saklı olduğu ruhsal dönemdir. Bu yaşantılar ancak bazı özel yöntemlerle: hipnoz,uyutum,serbest çagrisim vb. ile bilince çikartilabilir.Freud kişiliğin büyük bir kısmının bilinç dışında oluştuğunu belirtmiştir.
Bireyin sürekli olarak istediği,yada sıkıntı olabilecek durumların sebebini tam olarak bilemediği arzu yada sıkıntılar vardır.Bunlar bilinç dışındaki etkinliklerdir ve sürekli bireyi farkına varmadan etkilemektedir.Psikanaliz kişinin bilinç dışındaki sorunları gün ışığına çikararak çözümlemeye çalisir.
2-Psikanalitik Kişilik Kuramı
Freud'a göre kişilik 3 kısımdan oluşur. İd,ego,süper ego.
İd(Alt benlik): İd insanın doğuştan beri sahip olduğu tüm güdülerinin toplamıdır.İd sürekli olarak isteklerine doyum sağlamak istemektedir. Kişiliğin en ilkel yönüdür.Sürekli haz aramaktadır.Her arzuyu gerçekleştirmek ister. Buradan da anlıyoruz ki ego nu mu tatmin ediyon sözü aslında id ini mi tatmin ediyon şeklinde olmalıdır(bu espri jinyanın).İd kişiliğin temel taşidır.Doğuştan getirilir ve ruhsal enerji kaynağıdır.Aynı zamanda içgüdülerin de kaynağıdır.Yani insan da bulunan iki içgüdü(libido ve saldırganlık) id den kaynaklanır.Bu alanda ruhsal enerji,içgüdüler şeklinde ortaya çikar ve bir an önce doyurulmak ister. Bir anlamda insanın hayvani yönü.(egoist bir kişilik takınır birey.) )
Gerçek dışı,karşilanması zor istek ve arzularla,bireyin içsel dürtülerinin mutlaka doyurulması gerektiği şeklinde işlevi bulunmaktadır.Diğer iki sistemin çakilmasi için gerekli olan gücüde sağlar.Birey toplumsal kuralları hiçe sayarak kafasına göre davranır. İd ise her şeyi ister. Bireyde bulunan iki iç güdü(libido[cinsel yaşam enerjisi] ve saldırganlık) id'den doğar.yani id hem libidoyu hem de saldırganlığı kapsar.
⇛ör Bir çocugun arkadaşinın oyuncağını elde etmek için arkadaşiyla kavga ederek elinden alması.
Ego(Ben): İd'i denetim altında tutmaya çalisan kişilik birimidir.Ego çevresindeki nesnelerin hangileriyle ilişki kuracağını seçer ve hangi güçlerin ne biçimde doyum bulması gerektiğine karar verir.Aynı zamanda id'in,süperegonun ve dış dünyanın karşi konulmaz istekleri arasında arabuluculuk yapar.Ego akılcı,mantıklı kişilik bölümüdür ve kişiliğin karar organıdır.İdin hangi isteklerinin karşilanacağına ?ego? karar verir.İdin isteklerini süper egonun onayından geçirerek dış dünyadaki nesnelerle doyurmaya çalisir.Egonun bilinçli ve bilinçdışı olmak üzere iki yönü vardır.
?İd ile ilişkilerinde; egoyu,kızgın bir atın gücünü dizginlemeye çalisan bir süvariye benzetebiliriz.?
⇛ör Bir çocugun arkadaşinın oyuncağını kibarca isteyip alması.
Süperego(Benlik):Çocugun ögrenmis olduğu toplumsal kuralları gelenekleri,görenekleri,vicdan ve ahlak kurallarını içerir.Kişiliğin ahlaki yönüdür.Süperego ya göre her davranış mutlaka çevresel kurallara uygun olmalıdır.Her zaman toplumsal kurallar ön plandadır.
-İd kişiliğin biyolojik bölümünü,ego psikolojik,süperego toplumsal bölümlerini oluşturur.
Bir toplumun ?vicdanı?,o toplumun bireylerinin süperegosunda yer alır ve süperego bireyin davranışlarını sürekli süzgeçten geçirerek bireye,?bu yaptığın doğru,aferin!?ya da ?bu yaptığın yanlış,utan kendinden!? mesajlarını verir.Ego ise hem idi memnun etmeye çalisir,hem de süperego tarafından azarlanmaktan kurtulmak ister.
Freud,insanı saldırgan ve cinsel dürtüleri denetim altına alması gereken olumsuz ve yıkıcı bir varlık olarak tanımlamıştır.Toplumun baskıları olmayıp da bireyler cinsel ve saldırgan enerjileri rahatça boşaltabilselerdi psikolojik sorunları olmazdı.Freud,davranışların kökeninde,toplumu ve kültürü ele almadığı için eleştirilmektedir.
3-Psikoseksüel Gelişim Dönemleri:5 dönem de incelenir.
1.Oral Dönem(0-1 yaş)
2.Anal Dönem(1-3 yaş)
3.Fallik Dönem(3-7 yaş)
4.Latans(=Gizil) Dönem (7-11 yaş)
5.Genital Dönem (11-18 yaş)
1.ORAL DÖNEM( 0-1 YAŞ):
- Bu dönem id'in egemenliği altındadır.
- En önemli organ ağızdır.
-Oral dönemde temel haz kaynağı emmedir.Bebek eline geçen her şeyi,dokunduğu her şeyi ağız yoluyla tanımaya çalisir.
-Bu dönem de bebeğin beslenmesi ve emzirilmesi önemlidir.
-Anne tarafından çocugun memeden erken kesilmesi,ya da aksine çok uzun emzirilmesi,onun bu döneme bağlı olmasına neden olmaktadır.Yani emme ihtiyacı,daha sonraki yaşamında da sürmektedir.
⇛ör İleriki yaşlarda çocugun sinirli ve gergin olduğunda tırnak yemeleri,Freud'un oral bağımlılık olarak tanımladığı durumun bir göstergesidir.
2.ANAL DÖNEM(1-3 YAŞ):
-Bu dönem idrar ve dışkı çikarma ile ilgilidir.
-Haz kaynağı içerde biriken dışkısını tutmak yada bırakmak.
-En önemli organ dışkılamanın olduğu organdır.
-Tuvalet kontrolü eğitimi önemlidir.Çocugun tuvaleti ile ilgili anne-babanın,bakıcının tutumu çocugun kişiliğini etkiler.
-Çocuk bu dönem de kendini ve çevreyi kontrol etmeyi ögrenir.
-Hoş görüsüz,katı,baskıcı yolla tuvalet eğitimi veren anne-baba yada bakıcılar,çocugun bu döneme bağımlı olmasını sağlarlar.
-Tuvalet eğitimi iyi olanlar yaratıcı,üretken,aktif olurlar.Kötü olanlar inatçı,cimri,aşirı düzenli veya aşirı düzensiz,saldırgan olurlar.
3.FALLİK DÖNEM(3-7 YAŞ):
-Bu dönemin haz kaynağı cinsel organdır.
-Çocuk karşı cinsteki ebeveyne açık olarak daha fazla sevgi gösterir.Erkek çocuk annesine karşi cinsel bir yakınlık beslemesi,kız çocugun da babaya karşi cinsel yakınlık istemesi normal karşilanmalıdır.
4.LATANS [GİZİL] DÖNEM (7-11 YAŞ):
-Çocuk cinsel konulardan hoşlanmaz ve kendini daha çok oyuna verir.
-Çocuklar sevgi gösterilerini ev dışında arkadaşlarına yöneltirler.
-Ergenlik fırtınası öncesindeki durgunluk dönemidir.
5.GENİTAL DÖNEM(11-18 yaş):
-Hızlı fiziksel gelişme ve buluğa erme ile cinsel dürtüler artar.
-Cinsel gelişim artar,üreme sistemi gelişir.
-Ergen ebeveynle ilişkilerini düzenlemek,çatışmalarını çözümlemek ihtiyacındadır.
-Karşı cinsle arkadaşlık kurulur.
FREUD'UN KURAMINA GÖRE BAZI BİREYSEL DURUMLAR
Ⅰ.Engelleme:
Organizmanın amacına ulaşmasının engellenmesi durumudur.Birey engellendiğin-
de yeni bir uyum aramaya ve amacına başka yollardan ulaşmaya çalisir.Çocuk engellen-
diğinde gösterdiği en büyük tepki saldırganlıktır.Bununla birlikte engellenme durumunda ortaya çikan diğer tepkiler şunlardır.
-öfke ve kızgınlık -aşırı bağımlılık
-çevreden kaçınma -bencil tutum
-aşırı duyarlılık -kompleksler
Ihtiyaçlar,güdüler,org. yada çevreden gelen türlü nedenlerle bazen tatminsiz kalır ve ereğine ulaşamaz.
⇛ör Ağır bir hasta yakınınıza yetişmek için uçakla başka şehre gitmek istiyorsunuz.Ama hava şartlarının bozulması yüzünden uçaklar hareket etmiyor;gidemiyorsunuz.Böyle bir hal öfkeye,çaresizlik duygusuna yol açar.
Engel
güdü Kaygı,yılgı
iç gerilimler
Bu türlü engellemelerin sınırlı bir şekli,insanı daha çok çalisip başarı yollarını araştırmaya sevk etmesi bakımından bazen faydalı olabilir.Ama bazen de bu engellemelerin uyardığı öfke,kaygı ve aşirı gerginlik halini yenemeyen insanlarda bir takım kompleksler gelişebilir.
Ⅱ.Çatisma:
Güdülerin tatminsiz kalmasının bir başka nedeni de,içimizde birbirine ters düşen iki güdünün rekabetidir.Her insanda bulunan çok çesitli güdüler arasında birbiriyle bağdaşmayanlar bireyi aynı zamanda bir birine zıt davranışlara güdeleyebilir.İnsan bunlardan hangisine karar vereceğini kestiremez ve sıkıntılı bir duruma girer.
Gelişme ihtiyacı
Sinemaya mı? Yoksa kütüphaneye mi?
Eğlenme ihtiyacı
ÇATIŞMA
Çatismanın belli başlı 3 tipi vardır.
1.Yanaşma-Yanaşma:
Birey bazen kendisi için aynı derecede iki ereğin etkisinde kalabilir. etkisinde kalabilir.
kjlıuuı999ııııııııııııııııııııııııııııııı ⇛ör Bir ayakkabıcı dükkanında çok beğendiğimiz iki ayakkabını ayakkabıdan birini seçmek zorunda kaldığımız zaman bu
türlü bir çatismaya girebiliriz.
Yanaşma-Yanaşma çatışması:
Birey birbirine zıt iki çekici
ereğe de aynı zamanda ulaşmak
isteğindedir.Birey ikiye ayrılama-
yacağından bu mümkün olamaz.
2.Kaçınma-Kaçınma: Birey iki hoş olmayan durum arasındadır.Bu durumda bu
bu durumda bireyde alanı terk etme,kaçma eğilimi görüle-
bilir.
⇛ör Hem dişimiz ağrıyor hem de dişçiden pek çok korkuyor-
sak,bir kaçınma-kaçınma çatismasi meydana gelir.
Bir memur hiç sevmediği işinde çalismak veya bunun sağladığı sağladığı geliri kaybetmek tehlikesi arasında bulunabilir.
3.Yanaşama-Kaçınma:
Birey aynı zamanda hem çekici hem de itici bir durum kar-
şısındadır.İnsan aynı nesneye karşi hem sevgi hem de nef-
ret duyabilir.
⇛ör Tombul birisi,rejim yapıp zayıflamak istiyor ama bir
yandan da pastayı çok seviyor.Böyle bir durumda pasta karşi-
sında yanaşma-kaçınma çatismasina düşer .
Ⅲ.Savunma Mekanizmaları:
Savunma mekanizması,farkında olmadan.bilinçsiz olarak kaygıdan kurtulma çabasina verilen isimdir.Belirli ortamlar bireyde kaygıya yol açıyorsa,bu tür ortamlarda birey bilmeden savunma mekanizmalarını kullanmaya başlar.
Savunma mekanizmalarının ortak özellikleri:
1.Savunma mekanizması kullanan birey,davranışın gerçek işlevinin farkında değildir.Sa-
vunma mekanizmalarına,bu anlamda,bilinçsiz davranışlar olarak bakılır.
2.Savunma mekanizmalarının etkisi altında,gerçeği olduğundan biraz daha farklı algılarız.
3.Savunma mekanizmaları kaygımızı azaltmada gerçekten etkindir ve yaşamımızda ortaya çikan zor durumları kendimizi yıpratmadan atlatmamıza yardımcı olur.
4.Savunma mekanizmaları herkes tarafından kullanılır ve normal bir davranış biçimi olarak kabul edilir.
5.Savunma mekanizmaları egoyu korurlar,bu nedenle ego savunma mekanizmaları olarak da adlandırılabilir.
Temel Savunma Mekanizmaları:
Mantığa Bürünme(Bahane Bulma):Mekanizması yapmış olduğu belirli bir davranışı hafifletici mazeretler bulma biçiminde kendisini gösterir.Birey mazeretler bularak,kendi davranışlarını olduğundan daha az yanlış ya da tuhaf gösterme eğilimindedir.
⇛ör Akşam misafir geldi çalisamadim ögretmenim.
⇛ör Sınavda kopya çekerken yakalanan ögrenci,bu yüz kızartıcı davranışı örtbas etmek için,
?Herkes ögrenciyken kopya çeker.? gibi bir genelleme yaparak,kendi davranışını makul gös-
termeye çalisir.
⇛ör Çok para harcayarak büyük borçlar altına giren kişi,?Borç yiğidin kamçısıdır.?gibi bir söyleyişin arkasına sığınarak borçlanma davranışını olumlu bir atılım gösterme çabasindadir.
Bu tür mantığa bürünme ve makul gösterme çabalari,bireyin kaygısını geçici olarak azaltarak,zor ve utanç verici bir durumu bireyin kolaylıkla atlatılmasına yol açar.
Pollyanna Davranışı:Hayal kırıklığı yaratan her durumda iyi bir taraf görme şeklindeki uyum mekanizmasıdır.
⇛ör ?İşten çikarildim. Zaten iyi bir tatile ihtiyacım da vardı.?demesi
Karşit Tepki Geliştirme:Gerçek duygularımızı göstermek,içinde bulunduğumuz durum içinde uygun kaçmayacağından,gerçek duygularımızı zıt fakat o durum içinde kabul edilebilen duyguları göstermeye başlarsınız.Buna karşit tepki geliştirme adı verilir.
⇛ör Sevdiğiniz bir ablanız,kocası kazada ölünce,iki çocugunu alarak sizinle oturmak üzere yanınıza geldi.Zamanla ablanız sizin yaşamınıza karışmaya başladığını ve çocuklarin sürekli gürültü yaparak sizin çalismanizi olumsuz yönde etkilediğini görüyorsunuz.İçinizde ablanıza ve çocuklarina karşi bir kızgınlık belirmeye başlıyor,ne var ki içinizdeki öfkenin farkına varınca,suçluluk hissediyorsunuz.Çünkü,kocasının ölümünden sonra ablanıza ve çocuklarina yardımcı olacak tek kişi sizsiniz.Gerçekte hissettiğiniz kızgınlığı göstermek uygun olmadığı için,kızgınlık duygusunun yerine onlara şefkat ve sevgi duygusu göstermeye çalisiyorsunuz.Bu davranışınız,karşit tepki geliştirmeye bir örnektir;şefkat gösterisi yaparak,kızgınlık duygusunun ortaya çikaracagi kaygıdan kurtulmuş oluyorsunuz.
Bastırma:Engelleme ya da çatisma nedeniyle doyumsuz kalan bir güdünün yada ihtiyacın meydana getirdiği sıkıntılı durumdan kurtulabilmek için bireyin bu ihtiyacını görmezlikten gelmesi,düşünmemeye ve inkar etmeye çalisarak bunu bilinç dışına itmeye çalismasina Bastırma denir.
⇛ör Trafik kazasında çocugunu kaybeden bir annenin çocugu hiç ölmemis gibi davranması.
⇛ör Mesala sürekli depremlerin olduğu bir bölge var.Bu bölgede her 30 yılda bir son derece şiddetli depremler olduğu saptanmıştır.Böyle bir depremde binlerce kişi hayatını kaybeder.Büyük bir kitle,sanki böyle bir olasılık yokmuş gibi hareket eder.
Yansıtma(Başkalarına suçu atma):Bireyin kendisinde bulunan kusurları başkalarında görme davranışına yansıtma adı verilir.Birey,yansıtma yoluyla kendisinde bulunan olumsuz yönleri ?zorunlu ve gerekli? imiş gibi gösterir.
⇛ör Başkalarına hiç yardım etmeyen ve sürekli kendi çikarini gözleyen bencil biri,?Herkes kendi başinın çaresine bakıyor,kimse bir diğerine yardım eli uzatmıyor,?diyerek,etrafındaki kimseleri suçlar.
Kendisinde bulunan kötü özellikleri başkalarında görerek birey kendini,olumsuz özellikler açısından başkalarından farklı görmez.Birey yansıtma davranışında bulunarak,?Ne yapayım,herkes böyle,bende böyle olmak zorundayım;böyle davranmam yaşamın zorunlu bir sonucu,benim elimde olan bir şey yok.?mesajını verir.
⇛ör Sınavda düşük not alan ögrencinin ögretmeni suçlaması.
⇛ör Yeterli olmayan bir ögretmenin ögrencilerin ilgisizliğini neden olarak ileri sürmesi.
Özdeslesme:Birey kendinde bulunan özellikleri özenilir bulmadığı zaman,kendisi olmaktan çikip,istediği özelliklere sahip başka biriymiş gibi kendini algılamaya ve davranmaya başlar.Kendisini bir başkasının yerine koyma ve davranma eğilimine,özdeslesme adı verilir.
⇛ör Çirkin bir genç kız,kendini beğendiği bir film artistiyle özdeslestirerek,o artist gibi giyinip,süslenerek çirkinligini unutur.
⇛ör Genç bir erkek,mahallenin kabadayısıyla kendini özdeslestirerek bedeninin zayıflığının doğurduğu kaygının üstüne çikar.
Yer Değiştirme:Bizde kaygı uyandıran sorun,gücümüzün yetmediği bir kimse,yada denetimimiz altında olmayan bir olaysa,kaygımızı veya kızgınlığımızı gücümüzün yettiği bir kimseye yöneltiriz.
⇛ör İş yerindeki müdüre kızan memur,öfkesini evdeki karısına boşaltır.Memurun karısı,kocasına ifade edemediği kızgınlığı denetimi altında olan,gücünün yettiği çocuklarini azarlayarak ifade eder;çocukta evdeki kediyi yada köpeği tekmeler.
Yüceltme:Bireyin taşıdığı olumsuz dürtüleri,duyguları toplumun kabul edemeyeceği yasak vb. bir davranışı toplumun olumlu bulduğu bir davranış,eylem biçimine çevirerek olumlu şeyler yapmasıdır.
⇛ör Saldırganlık dürtüsü yoğun olan bir çocugun boksa eğilim duyarak herkesin olumladığı,alkışladığı büyük bir boksör olması gibi.
Yüceleştirmeyi diğer savunma mekanizmalarından ayıran en temel fark her hangi bir sıkıntıya karşi ortaya konmamasıdır. Diğer tüm savunmaların aşirı olusu hastalık olurken bunda böyle bir şey söz konusu değildir.
Hayal dünyasına kaçma(Avunma):İçinde bulunulan durum kaygı uyandıran bir durumsa,hayal dünyasına kaçıp orada daha hoş bir durum içinde kendimizi düşünerek,içinde bulunduğumuz durumun ortaya çikardigi kaygıdan kurtulmuş oluruz.
⇛ör Çok borcu olan birinin piyangodan para kazandığını hayal etmesi.
⇛ör Tembel bir ögrencinin kendini sınıfın en çaliskani olarak düşünmesi.
Telafi:Bireylerin kendisini zayıf gördüğü bir alandaki eksikliğini başka bir alandaki başarısıyla telafi etmeye çalismasidir.
⇛ör İşinde başarısız olan bir iş adamının başkanı olduğu derneği çok iyi yönetmesi.
⇛ör Erkeklerin dikkatini çekmeyen çirkin bir kız,çalisip başarılı bir biçimde doktorasını yapar ve bilim alanında başarılı bir kimse olarak herkesin dikkat ve taktirini çeker.
İnkâr:Birey önce yapmış olduğu bir davranışı kabul etmeyip,inkâr ederek de bir savunma mekanizması gösterebilir.
⇛ör Çirkin bir davranışta bulunan kimse,?Hayır ben hiçbir zaman o kişiye kaba davranmadım,sürekli saygılı davrandım.?diyerek daha önceki davranışını inkâr eder.
Savunma Mekanizmalarının Faydaları:
-Engellemelerin ve çatismalarin meydana getirdiği gerginlikleri geçici de olsa azaltır.
-Engelleme durumlarında daha gerçekçi ve etkili çözümler üretebilmek için bireye zaman kazandırır.
-Bireyin çatismalara ve engellemelere karşi direncini artırır.
-Bazı savunma mekanizmaları ( yüceltme gibi ) sosyal olarak değerli sonuçlar (sanat eserleri gibi) doğurur.
-Bazı savunma mek. (ödüllenme gibi) olağanüstü başarılarda aracılık yapar.
Savunma Mekanizmalarının Yetersizlikleri:
-Bireye zaman kazandırır ama sorunu tam olarak çözmez.(Belirtileri yok eden ama tedavi etmeyen ilaçlar gibi)
-Sosyal anlamda olumlu sonuçlar doğursa da kişiyi asla tam doyuma ulaştırmaz.
-Bazı durumlarda,bazı kimselerde mekanizmalar,bireyin gerçek durumu fark etmelerini engeller.
-Aşirı durumlarda ciddi uyumsuzluk ve ruh hastalıkları meydana gelebilir.
BAZI DAVRANIŞ TARZLARI
Duyarlılık Kazanma:Bir alana ya da nesneye olan ilgililiğin ve verimliliğin artmasıdır.
⇛ör ?Ben doğaya duyarlıyım.? diyen birisi diğer insanlara göre doğaya karşi daha hassasım anlamını vermektedir.Ögretmenlik mesleğine duyarlığı olan bir ögretmen kendisini geliştirerek verimliliğini artırmaya yönelir.
Duyarsızlaştırma:Duyarsızlaştırma,organizmanın belli bir uyaranla sürekli karşilaşması sonucunda,giderek o uyarana tepkide bulunmamasıdır.Birey bazı uyarıcıların ortaya çikardigi olumsuz durumlara karşi tepki ya da savunma gücünü geliştirir.
⇛ör Hastanede göreve başladığında ilk olarak acil serviste çalisan bir hemşire,ilk günlerde gelen ağır hastalar ve ölümle sonuçlanan olaylardan olumsuz etkilenmiş,bir süre sonra ise bu duruma karşi olumsuz etkilenme tepkisini bırakmıştır.
Alışkanlık Kazanma:Piaget'e göre bir bebek,bir uyarana ya da nesneye verdiği tepkiyi bir süre sonra alıştığı için vermez.
⇛ör Babasının aldığı oyuncak bir bebeğe her gördüğünde sevinç çigliklari atan ve sevinen çocuk,bir süre sonra alıştığı için bu tepkileri vermez.
Okul Öncesi Dönemde Girişimciliği Geliştirme
? Çocuklarin kendileri için seçim yapmalarına izin verilmelidir.
? Çocuklarin seçtikleri etkinliklerde başarılı olmalarına olanak sağlanmalıdır.
? Çocuklarin farklı roller oynamalarını mümkün kılan etkinlikler geliştirilmelidir.
? Çocuklar yapmaya çalistiklarina destek olunmalıdır.
? Çocuklari yapma,etme,yasak,dokunma gibi yönlendirmelerden kaçınılmalıdır.
İlköğretimde Çaliskanligi(Başarıyı) Destekleme:
Ögrencilere sorumluluk verilmelidir.
Ögrencilere gerçekçi mesleki modeller gösterilmelidir.
Her ögrencinin performansının olumlu yönlerini belirlemeli ve desteklemelidir.
Ögrenciye başarma yetenekleri açısından cesaret verilmelidir.
Başarılı olanlar ilan edilmelidir.
Ögrencilerin işbirliği içerisinde çalismalari sağlanmalıdır.
Bu dönemde yaptıkları beğenilmeyen,yüksek başarı beklenen ve başkaları ile kıyaslanan çocuklar aşağılık duygularını geliştirirler.Bu nedenle,bu tip davranışlardan kaçınmak gerekir.
ERİKSON'UN PSİKO-SOSYAL GELİŞİM KURAMI
-Kişiliğin oluşumunda,biyolojik etkenler ile birlikte sosyal çevre de(toplumsal etmenler)
önemlidir.
-Erikson da Freud gibi gelişimde kritik dönemler olduğuna inanmaktadır.
-Her dönem de atlatılması gereken bir kriz,bir çatisma bulunmaktadır.İnsanların sağlıklı bir kişilik kazanmalarında bu krizlerin ya da çatismalarin başarılı olarak atlatılması önem taşimaktadır.
-Kriz tam olarak çözümlenemezse,yaşamın daha sonraki dönemlerinde bu kriz devam eder ve çözümleninceye kadar devam eder.
-Erikson,Freud'dan farklı olarak,kişilik gelişiminde sadece 0-6 yaş döneminin önemli olduğu değil,kişilik gelişiminin yaşam boyu devam ettiğini ileri sürmüştür.
Sağlıklı kişilik gelişimi için olumlu olarak çözümlenmesi gereken krizler ve bunların yer aldığı dönemlerin özellikleri aşağıda sırasıyla verilmiştir.
1.Evre:Güvene Karşı Güvensizlik(0-1):
-Bebekler çevredeki dünyaya güvenebilecekleri ya da güvenemeyeceklerine ilişkin temel duygular edinirler.
-Çocugu dünyasında,anne ya da bakıcısı birinci derecede önemlidir.
-İhtiyaçlarını giderirken annenin çocugu sevmesi,okşaması,sıcaklığını hissettirmesi,ilgi-
lenmesi,çocugun gerek kendisine,gerekse çevresine güven duygusunun temellerini atmaktadır.
⇛ör Annesinin kendini sevdiğinden,bırakmayacağından emin olan çocuk,annesine,çevresin-
deki dünyaya güvenir.
-Çocukta,iyimserlik ve mutlu olmanın temelleri atılır.Sonuç olarak çocuk,kendini sevilmeye değer bulur.Verileni alırken bir yandan da verebilmek için gerekli benlik temelini oluşturur.
-Aksi durumda ise,annenin yada yerine geçen yetişkin tarafından reddedilen,soğuk davranılan,ihtiyaçları yerinde ve zamanında sevgiyle karşilanmayan çocukta kendisine ve çevresindeki dünyaya karşi güvensizlik meydana gelir.Sosyal ilişkilerden kaçınır.
2.Evre:Bağımsızlığa Karşi Utanma ve Şüphecilik(1-3):
-Bu dönem de çocuklarin çogu yürümekte,başkalarıyla iletişim kurabilecek kadar konuşmaktadırlar.
-Çocuklar artık bağımsız eylemlerden zevk almaya başlarlar.Kendi çevrelerini kontrol etmek,güçlerini göstermek isterler.
-Çocugun kendini özgür hissetmesi gerekir.Kendi kendine yemek yeme,eşyalarını toplama,giyinme ve soyunma vb. Bunları yaparken döker,kırar,kirletebilir.Çocuk azarlanmamalı,kızmamalı,çabalari desteklenmeli ve teşvik edilmelidir.
-Aşırı koruyucu,kısıtlayıcı ailelerin tutumu çocugun özerkligini engeller.Bu nedenle anne babaların tehlikelerin olmadığı ortamlarda çocuklarin serbest bırakmaları ve onlara bir şeyleri başarabilme fırsatını vermeleri gerekir.
-Kendisine fırsat verilmeyen bir işi başarmanın heyecanını yaşayamayan çocuklar,ileriki yaşlarda,çekingen,kendi başina karar veremeyen özellikler görülür.
3.Evre:Girişkenliğe Karşi Suçluluk Duyma(3-7):
-Bu dönem de çocuk hareketli,meraklı ve ögrenmeye isteklidir.Çevresindeki olayları anlayabilmek için sürekli sorular sorar,girişimlerde bulunur.
-Eğer çocuk sorduğu sorular yüzünden azarlanır,davranışları eleştirilirse girişkenliği engellenmiş ve suçluluk duyguları geliştirilmiş olur.Suçlanan çocuk,araştırmadan vazgeçerek kendi kabuğuna çekilir.
-Çocugun araştırma girişimlerini destekleyerek,sorduğu sorulara anlayabileceği biçimde uygun cevaplar veren,sevecen ve ilgili yetişkin ebeveynler çocugun bu dönemi başarıyla atlatmasına yardımcı olur.
4.Evre:Başarıya[Çaliskanliga] Karşi Aşağılık Duygusu(7-11):
-Bu dönemde çocugun ilkokula gitmesiyle arkadaşlar ve ögretmenin çocuk üstündeki etkisi artarken anne-babanın etkisi giderek azalmıştır.
-Çocuk bir şeyler üretmek ,yaptığı işlerde başarılı olmak isteyecektir.
-Bu dönem çaliskanlık duygusunun edinildiği dönemdir.Çocuk okuma,yazma,hesap gibi bilgileri edinirken,kendisi ile aynı yaşlarda olan diğer çocuklarla kendini karşilaştırır ve
kendisinin çaliskan olup olmadığına karar verir.Çocuk kendini başkaları ile karşilaştırdığında eğer çaliskan olduğu izlenimi edinemezse aşağılık duygusuna kapılır.
-Bunu ortadan kaldırmak için ögretmen her çocugun kendi gücü ölçüsünde sorumluluklar verilerek başarılı olmasını,başarıyı tatmalarını sağlamalıdır.
-Yaptığı işte başarılı oldukça kendisine güven duyacak,böylece çalisma ve başarılı olma güdüleri artacaktır.
-Kendisinin yeterince başarılı olmadığı inancına giren,engellemelerle karşilaşan kişi aşağılık duygusuna kapılır.
-Bu dönem de çocugu başkalarıyla kıyaslamamalıyız.
⇛ör Bugün inşaat yüksek mühendisi olan Ahmet Bey'in bir anısı
İlkokulu bitirmek üzeredir.Ögretmenleri çocuklara hangi alanlara yönelecekleri konusunda önerilerde bulunmaktadır.Sıra Ahmet'e geldiğinde ögretmen;?Sen sakın matematikle ilgili bir alan seçme,başarılı olamazsın? der.İlkokul döneminde çocuk olan Ahmet'e bu sözler öylesine yerleşir ki ortaokula gittiğinde bütün derslerden başarılı olmasına rağmen matematiği bir türlü başaramamaktadır.Ahmet,matematik dersine çalismaya başladığında ilkokul ögretmeninin sözleri kulağında çinlamakta ve bu onu engellemektedir.Ahmet,zorla matematikten geçer ve ortaokulu tamamlar.Lisedeki matematik dersinin ögretmeni,ögrencileri yüreklendirir ve herkesin matematiği ögrenebilecegini,başarılı olacağını söyler.Bu sözler Ahmet'e de cesaret verir.Ahmet o yıl matematiği başarabildiğini görünce daha çok çalisarak matematikte çok başarılı olur.Bugün Ahmet,ODTÜ'den mezun bir inşaat mühendisidir.
5.Evre:Kimlik Kazanmaya Karşı Rol Karmaşası(11-17):
-Ergenlik döneminde birey kendine ?Ben kimim?? sorusunu sorar ve cevap aramaya başlar.Bu soruyu cevaplarken,ana-babasından çok,akran gruplarından etkilenir.
-Genç bir kimlik aramaya başlar.Sonuçta çocuk ergenlik döneminden ya ?kimliğini kazanmış? olarak,ya da ?kimlik karmaşası? ile çikar.Başarılı bir şekilde kimlik sorununu çözerse,kendine güvenen,kendinden emin bir kişi olarak yaşamını sürdürebilir ve başarılı olur.Ne yapmak istediğine karar veremeyen,bir işten öbürüne atlayıp bocalayan,çocuk gibi davranan yetişkinler,henüz kimlik sorununu halledememişlerdir.
-Kimlik bocalamasına yol açan etkenler üç grupta toplanır.
1.Düşünce sistemindeki değişiklikler.
2.Cinsel rollerdeki değişmeler.
3.Meslek seçimine yönelme.
6.Evre:Dostluk Kazanmaya Karşı Yalnız Kalma:
-Genç yetişkinlik dönemidir.
-Ergenlik döneminde kimliğini bulan kişi,artık kimliğini kaybetme korkusuna kapılmaksızın başkalarıyla yakınlıklar,dostluklar kurabilir.
-Karşı cinsle ilişkilerde arkadaşlık,sevgi ağırlık taşir.
-Dostluklar sağlam temeller üzerine oturtulur.Kurulan ilişkilerde karşilıklı alışverişin ötesinde bir duygu yatar.Birey çevresindeki kişilere karşilık beklemeden verebilir.
-Gencin yaşamında evlilik konuları ve evlenme önemli bir yer tutar.
-Bu dönemdeki krizi sağlıklı olarak atlatan kişi güvenli bir şekilde sevgiyi verme ve alma gücüne sahip olur.
-Bu dönemi başarıyla atlatamayan birey dostluk ilişkisi kurmada güçlük çeker,birey için istenmeyen ve sağlıksız olan psikolojik yalnızlığa itilebilir.
7.Evre:Üretkenlige Karşi Duraklama:
-Orta yetişkinlik dönemidir.
-Üreticilik kavramı;topluma yararlı işler gerçekleştirmek,sonraki kuşaklara rehberlik yapılmasıdır.
-Kişi evinde çocuk yetiştirerek,işinde atılımlar yaparak topluma yararlı olmaya çalisir.
-Üretken olamayan bireyler bir işe yaramama duygusuna kapılabilirler ve durgunluk dönemine girerler.Sahte,köksüz ilişkiler kurar.
8.Evre:Benlik Bütünlüğüne Karşi Umutsuzluk:
-İleri yetişkinlik dönemidir.
-Birey önceki 7 evrenin birikimi sonucu benliğini tam olarak bulmuş,güvenli,mutlu,sevi-len ve sayılan kimsedir.Ya da umutsuzluklar içinde,uyumsuz,hırçın bir insan görünümündedir.
-Kimliğine uygun düşen rolü bulabilen kişi,bütünlük duygusuna sahiptir.İstediği biçimde yaşayarak yaşlandığına inanır ve kendisiyle övünür.Kendisini üstünlük ve sınırlılıklarıyla kabul eder.
-Kimliğini bulamamış,üretken olamamış kişi,yaşlılığında da huzurlu olamaz ve yaşamını boşa geçirdiğine inanır.Bunun yanında ölüm korkusu ve umutsuzluk duyguları gelişir.
Erikson'un Dört Kimlik Statüsü
Başarılı Kimlik Statüsü:Bireyler herhangi bir kararsızlık durumunda(bunalım durumunda)etkin karar alarak tercih yaparlar.Verdikleri kararın doğru olduğunu kabul etmektedirler ve karalarından memnundurlar.Diğer insanların kendisini kabul ettiğine inanır.
Erken (ipotekli) Bağlanmış Kimlik Statüsü:
-Kimlikle ilgili tüm kararlar anne-baba yada otorite olarak kabul edilen diğer kişiler tarafından alınmıştır.Ergenler kendileri ile ilgili kimliği diğer insanların vermeleri kabul etmiştir.
-Birey benlik arayışına hiç girmez.Anne-babanın yada diğer yetişkinlerin kendisi için belirlediği kimliğe girer.
Moratoryum kimlik statüsü:
-Kimlik bunalımı yaşayan ve çözüm yolu bulamayan bireylerin durumudur.Karasız ve boş vermiş kişiliğe ve böyle gelmiş,böyle gider anlayışına sahiptirler.
-Ergenlik döneminde görülen vurdumduymazlık ve amaçsızlık,morotaryumun başlıca belirtisidir.
-Yaşamları boyunca hiçbir kişi veya düşünceye bağlanmazlar.Kim oldukları ve ne yapmak istedikleri,nelere önem verdikleri belirsiz ve karışıktır.
-Dengesiz aile ilişkilerin yaşandığı ortamlarda daha çok ortaya çikar.
Kasırgalı(dağınık) kimlik statüsü:
-Bunalımın yaşanmadığı,bağlanmanın da olmadığı durumdur.
-Bir kimliğe bağlanmaktan tamamen kaçınırlar.
-Durumdan memnun değillerdir,kendileri için benimseyeceği yeni bir kimlik geliştirmekten kaçınırlar.
-En az etkileşim ve yönlendirme.
-Ergenlerin kendileriyle en ilgili olduklari statüdür.
≋ 4- AHLAK GELİŞİMİ ≋
♨Bu gelişimde ⇉PİAGET ⇉KOHLBERG
Ahlak;toplumun içinde kişilerin benimsedikleri,uymak zorunda oldukları biçimleri ve kurallarıdır.
Ahlak gelişimi;temelde çocuklarin belirli davranışları ? iyi ya da kötü ? olarak değerlendirmeleri biçimidir.
PİAGET'İN AHLAK GELİŞİMİ
-Piaget,çocuklarin ahlak gelişimlerini anlamada,kuralları nasıl yorumladıklarını ögrenmenin önemli olduğunu düşünmüştür.
-0-5 yaşları ahlak öncesi dönemdir.Bu nedenle oyunlarında,davranışlarında kuralları pek uygulamazlar.
-Ahlak gelişimini 2 dönemde incelemiştir.
a) Dışsal Kurallara Bağlı Dönem(6-12 yaş)
b) Özerklik dönemi(12-+ yaş)
A)Dışsal Kurallara Bağlı Dönem(6-12):
-Başkalarına bağımlıdır.
-Çocuklar kuralların değişmezliğine inanır.Kurallara uymayanların otomatik olarak cezalandırılması gerektiğini düşünür.
-Kayıtsız şartsız otoriteye uyma söz konusudur.
-İşlenen suçun önem derecesini,suça bağlı olarak ortaya çikan fiziksel sonuçlar belirler.Sonuçta daha fazla zarara yol açan suçlar,daha az fiziksel zarara yol açan suçlara göre daha kötüdür.Yani sonuç önemlidir.Niyet önemli değil.
⇛ör Niyeti ne olursa olsun,büyük leke yapan çocuk,küçük leke yapan çocuga göre daha suçludur.
B)Özerklik Dönemi(12- +):
-Kuralların insanlar tarafından oluşturulduğu ve gerektiğinde değiştirilebileceği bilincine varır.
-Ceza artık kuralların ihlal edilmesiyle otomatik olarak uygulanması gereken bir durum
değildir.
-Davranışın iyi yada kötü olması altında yatan niyete bağlıdır.
⇛ör Emre,babasının masada unuttuğu dolma kalemle oynayarak,masa örtüsüne küçük bir damla mürekkep akıtmış.
Can,babasının masada üzerinde bıraktığı dolma kalemin mürekkebinin bittiğini görmüş.Babasına yardım amacıyla mürekkep şişesine eli çarpmis ve masa örtüsünde kocaman bir leke oluşmuştur.
Dışsal Kurallara Bağlı Döneme göre : Can suçlu
Özerklik Döneme göre : Emre suçlu
KOHLBERG'İN AHLAK GELİŞİMİ
Kohlberg ahlaki gelişimi üç dönemde incelemiştir.Ve her düzey de kendisi içinde ikiye ayrılır.
a)Gelenek öncesi düzey
b)Geleneksel düzey
c)Geleneksel sonrası düzey
Ⅰ.GELENEK ÖNCESI DÜZEY:
-Dışa bağımlılık vardır.
-Olayları sonuçlarına göre değerlendirir.
-Cezadan kaçınır.Ödül getiren davranış iyi,ceza verilen davranış suçtur.
1.Aşama:Ceza ve İtaat Eğilimi
- Sadece otoriteye uyar ve cezalandırıl-
maktan kaçar.
-Cezadan kaçındığı için kurallara uyar.
-Olayların sonucuna göre değerlendirme esastır.Niyet önemli değildir.
⇛ör Annesine yardım ederken kaza sonucu sonucu beş tabak kıran çocuk,bilerek iki tabak kıran çocuktan daha suçludur. 2.Aşama:Saf çıkarcı
-Çocugun kendi ihtiyaç ve isteklerinin karşilanması önemlidir.
-Ödüle ulaşmak(kendisi) için kurallara uyar.
-Çikarcılık ön plandadır.Hep kendisi ön plandadır.
⇛ör?Sen benim sırtımı kaşi,bende seninkini?
-Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez.
-Komşudan ekmeğim bitmiş deyip ekmek istiyorsun.Oda diyor ki senin de buğday tarlaların var.Bana bir kilo buğday ver sana ekmek vereyim diyor.
Ⅱ.GELENEKSEL DÜZEY:
-Birey için aile,grup ve ulusun beklentileri her şeyden önemlidir.
-Otoritenin kuralları kabul edilir,sorgulanmaz.
-Empati gelişir.
3.Aşama: İyi çocuk eğilimi-Kişiler Arası Uyum Eğilimi
-Akran gruplarıyla işbirliği gözlenir.
-İyi davranış demek,başkalarına yardım etmek ya da onları mutlu etmektir.
- Burda geçen ?iyi? kelimesi görecelidir. Yani benim iyi kavramımla seninki farklı olabilir.
-Kurallara sadece ceza yada kendisi için değil aynı zamanda başkalarını mutlu etmek için yapmaya çalisir.
⇛ör Sana bir şeyler ısmarlayabilirim.
⇛ör Seni sevdiğim için sana kopya verebilirim. Arkadaşı tarafından iyi çocuk olarak kabul ediliyor çünkü ?zor zamanda'(!) yetişti. 4.Aşama:Kanun ve Düzen Eğilimi
-Akran gruplarının kurallarının yerini,toplumun kuralları ve kanunları almıştır.
-Kanuna,düzene uyma eğilimi vardır.
-Kanunlar soru sorulmaksızın izlenir.
Ⅲ.GELENEK SONRASI DÜZEY:
- Kişi toplumu ve kanunları aşmış aklı ve mantığı ile gerçekçi olmaya yönelmektedir.
- İnsan haklarının gözlendiği ve evrensel değerlerin benimsendiği dönemdir.
- Kohlberg'in ahlak anlayışına göre gelişimin en üst noktasını gelenek ötesi düzey oluşturur.
5.Aşama:Sosyal Sözleşme Eğilimi
-Yasalar toplum yararına olmalıdır.
-Kurallar toplum yararına değiştirilebilir.
-Kanunlar,sosyal düzeni korumak,temel yaşama ve özgürlük haklarını güvence altına almak için gerekli görülmektedir.
⇛ör Kimse başka birisinin özel eşyasını izin almadan alamaz,bir kişi konuşurken sözü kesilmez. 6.Aşama:Evrensel Ahlak İlkeleri Eğilimi:
-Birey,tüm insanlar eşittir düşüncesine sahiptir.
-İnsan hakları ve evrensel değerler temel ölçüdür.
-Bu ilkeleri ihlâl eden kanunlara, uyulmamalıdır.
⇛ör Ben İran'da yaşiyorum.Şeriat var.Ama ben diyorum ki her ne suç olursa olsun(rejim) ben öldürmem,ülkemdeki kanun ne olursa olsun benim kendi kanunum önemlidir.
? Hans'ın karısı ölümcül bir hastalığa yakalanmıştır.Doktorlar ancak bir eczacının geliştirdiği bir ilacın fayda edeceğini söylerler.Hans eczacıya gider.Eczacı oldukça yüksek bir fiyat ister.Hans istenen paranın ancak yarısını bulabilir.Eczacıya yarısını teklif eder.Eczacı kabul etmez.Yarısını daha sonra ödemeyi teklif eder.Eczacı gene kabul etmez.Hans da akşam eczaneye girip ilacı çalar.Hans suçlu mudur?Suçluysa neden suçludur,suçsuzsa neden suçsuzdur.
1-Hans suçludur.Polisler onu yakalar ve cezalandırır.( Ⅰ. Aşama )
2-Hans suçsuzdur.Karısı için böyle bir şey yapmıştır.İnsan karısı için böyle davranmalıdır.Çünkü karısı da onun için böyle yapardı.( Ⅱ.Aşama )
3-Hans suçludur.Toplumdaki insanlar onu ayıplar.( Ⅲ.Aşama )
4-Hans suçludur.Kanuna aykırı davranmıştır.Kanunlar toplumsal düzeni sağlamaya yarar.Toplumsal düzeni bozmuştur.( Ⅳ.Aşama )
5-Hans suçludur.İnsanlar toplum içinde birbirlerinin özel eşyalarına saygı göstermek zorundadır. ( Ⅴ. Aşama )
6-Hans suçsuzdur.İnsan hayatı her şeyden önce önemlidir.Bir insanın hayatı söz konusu olduğunda hırsızlık caizdir.( Ⅵ. Aşama)
≋ BENLİK GELİŞİMİ ≋
♨Bu gelişimde ⇉ ROGERS ⇉ MASLOW
ROGERS VE BENLİK KURAMI
-Rogers Teropatik Ögrenme kuramında bireyin ilgi,yetenek ve özelliklerine göre özgür bir ortamda eğitilmesi üzerinde durmuştur.
-Rogers'a göre insancıl yaklaşimı Fenomoloji kavramı ile açıklamıştır.Bireyi yalnızca dıştan değil iç dünyasını da anlamak gereklidir.Böylece bireyin iç dünyasını çözümlemeyi ön planda tutmaktadır.
Kişilik gelişimini 2 boyutta ele almıştır.
*Benlik
*Öz Benlik
BENLİK:Benlik eşittir kimliktir.İnsanın tutumları,davranışları,huylarıdır ve gelişim süresiyle devam eder.Herkeste ortaktır.ör:yeme,içme gibi.
ÖZ BENLİK:Benzerlikler ve farklılıklar var.Öz benliğin özünde iyilik vardır.Ama bazen sapmalar olabilir.Öz benlik kötüye yöneliyorsa bunun nedeninin baskı görmesi engellenmesidir.ör:müzik,resim yetenekleri,ses farklıdır.
MASLOW VE İHTİYAÇLAR HİYARARŞISİ
-Maslow'a göre temeldeki bir güdünün ihtiyacı karşilanmadan bir üst düzeydeki güdülere hazır olmaz.
-İnsan davranışlarını güdüleyen onun ihtiyacı
Kendini
Gerçekleştirme
Saygı
Sevgi 3.İhtiyaç
Barınma 2. İhtiyaç
Yeme-İçme 1.İhtiyaç
Anne-Baba Tutumları
Demokratik ana-baba:
-Ana-babalar bir takım isteklerde bulunan ve belirli ölçüde kontrol edenlerdir.
-Tutarlıdırlar.
-Sevgilerini hissettirir ve iletişim kurarlar.
-Kural koyar ama mantığını açıklar ve eleştirileri dinlerler.
-Bazen cezaya başvurular.Ama daha çok olumlu davranışları ödüllendirirler.
-Çocuklar kendilerinden memnun,kendine güvenen,atılgan,kendilerine saygıları yüksektir.
Otoriter ana-baba:
-Çocuklari kontrol ederler ama onları dinlemezler.
-Çocuklariyla az ilgilenirler.
-Soğuk ve katı olurlar,ceza ve emirleri fazladır.
-Çocuklar çekingen,mutsuz ve huzursuzdur.
-Başkalarına güvenmezler,derslerde başarı düşüktür.
İzin verici(Boş vermeci) ana-baba:
-Boşvermercidirler.
-Kural koymazlar.
-Çocuktan bir şey istemezler.
-Cezalandırmadan kaçınırlar.
-Genellikle tutarsız ve güvensizdirler.
Bazı Bireysel Farklılıklar(Özellikler)
1.Denetim Odağı:Bireyin olayların nedenlerini nerede aradığı ve görmeye çalistigi ile ilgilidir.İki türlüdür.
-İçten denetimli olayların nedenini kendilerinde görür.
-Dıştan denetimli olayların nedenini dışarıda ararlar.
⇛ör Kötü not alan içten denetimli ögrenci,yeterince çalismadigini,dıştan denetimli ögrenci ise ögretmenin zor soru sorduğunu düşünür.
Dıştan denetimli insanları sık sık yönlendirme,kontrol ve teşvik etmek gerekir.
2.Cinsiyet Rolü: Kişinin toplumda cinsiyetine verilen özellikleri taşimasıdır.Erkek bireylerin erkeksi özellikleri,kız bireylerin kadınsı rolleri benimsememesidir.
?'Androjen Kişilik:Kadın ve erkek her iki cinsinde olumlu yönlerini geliştirmeye yönelik kişilik durumudur.
⇛ör Bayanların otobüs şoförlüğü yapması.
⇛ör Bir erkeğin aşçilık yapması.
⇛ör Bir erkeğin ağlaması(ağlama davranışı bayan davranışı olarak değerlendirilir.)
3.Özsaygi: Kişinin kendisi ile ilgili olumlu duygularıdır.Ögrencilerin saygı ihtiyacı vardır.
⇛ör Çocuklar el tercihi konusunda zorlanarak öz saygıları engellenmemelidir.Çocuklar el tercihi yönünde sağ ellerini kullanmaları için yönlendirilmeli fakat bu konuda baskıcı yada ısrarcı olmamalıdır.Çünkü biyolojik kökenli olan bu durum ruh sağlığını olumsuz etkiler.
4.Algısal Seçicilik(ayırtedicilik):
- Algıda Seçicilik:Birey çevredeki uyarıcıları kendi özellikleri,ihtiyaçları ve beklentilerine göre seçer ve dikkat eder.
⇛ör Karnı aç olan birisi için çevredeki yiyecek kaynakları ile ilgili uyarıcılar dikkat seçer ve seçilir.
- Çevredeki uyarıcıların ayırt edilmesidir.
- Çevredeki uyarıcılardan önce hareketli nesneler dikkati çeker.
- Farklı nesneler aynı uyaranlar içerisinde ayırt edicidir.
- Zıt olan renkli uyaranlar daha ayırt edicidir.
5.Fenomolojik Yaklaşım:
Fenomen:Kendini ve dış dünyayı kendine özgü bir biçimde algılayan kişinin ?öznel yaşantısı?dır.Fenomolojik yaklaşim,bireyin davranışlarını anlayabilmek için onun kendine özgü anlayışını ve yaşantısını bilmeye dayanır.Bireyin davranışını biçimlendiren en önemli faktör,onun kendini ve çevreyi o andaki anlamlandırmış biçimi yani o andaki bireyin o andaki fenomenidir.
6.Hemostatik(Denge) Durumu:Canlı varlıkların yaşayabilmesi için organizmanın oksijen,kandaki şeker,su,beden ısısı gibi ögeleri belli sınırlar(denge) içinde tutması gerekir.Organizma değişen bu ögelere karşi fizyolojik dengesini korumak zorundadır.
⇛ör Beden ısısın birkaç derece yükselebilmesi ağır hastalığa bazen ölüme de sebep olabilir.
7.Özdeşleme:Bireyin özendigi ve beğendiği başka birine benzemeye ve onun gibi davranmaya çalisir.
⇛ör Bir çocuk doktor olan babası gibi giyinmeye ve davranmaya çalisir.
Okunma Sayısı: 0 / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?