İşlevselcilik / Psikolojik Sorunlar
Yüzyılın başında yapısalcılığa karşı bir tepki olarak doğan işlevselcilik, W. James ve J. Dewey tarafından geliştirilmiş bir yaklaşımdır. Bu yaklaşıma göre insan zihnini anlamak için, yapısından çok işlevine bakmak gerekir; önemli olan insanın bilinçli deneyimleri ile davranışları arasındaki ilişkiyi keşfetmektir.
Gerçekliğin daha genel ve daha pragmatik bir anlayışını savunan işlevselcilik temel postülasını Darwin'de bulmaktadır. Nasıl ki insanın fiziksel özellikleri, onun idamesini ve çevreye uyumunu sağladıkları ölçüde nesilden nesle geçiyorsa, bu durum insan bilinci için de geçerli olmalıdır. Bu nedenle işlevselciler, zihinsel süreçlerin işlevsel ya da uyumsal rolüyle ilgilenmişlerdir.Fonksiyonalistler, yapısalcıların görüşlerine karşı çıktılar; onlara göre bilincin ne olduğundan çok, ne için olduğunu bilmek önemlidir. Yani bilincin amacı ve işlevini bilmek asıl amaç olmalıdır. Bunlara göre insan davranışlarını anlamak için sadece bilinç olaylarını çözümlemek yoluyla incelemek yeterli değildir. Bilinç incelenmelidir ama bunun yanında insanın çevresine uyumunda yardımcı olacak, öğrenme gibi duyum davranışları da incelenmelidir. İşlevselcilik davranışı, çevreye uyum süreci olarak tanımlamıştır. Bu ekolün amacı algılama, düşünme, duygulanma gibi içsel eylemlerin, hayatta karşılaşılan çeşitli problemlerin çözümlenmesine nasıl yardım ettiğini açıklamaktır. İşlevselciler eyleme ve yararcılığa dönüktür. Fonksiyoncular, yöntem olarak içgözlem ve gözlemi kullanmışlardır. Davranışları özel olarak da öğrenmeyi açıklamaya çalışmışlardır. Hem insan, hem de hayvan davranışları konusunda bilgi toplayarak psikolojinin bilgi alanını genişletmişlerdir.
Okunma Sayısı: 0 / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?