Mum dibine ışık vermez.
Ara

Papatya / Psikolojik Sorunlar

Papatya

Koskoca bir bahçede


Demetler içinde bir papatya.


Aşık olmuş, yanmış, tutuşmuş


Ak sakallı bahçıvana...


Bir ümit bekliyormuş.


Yüzlerce çiçeğin arasından


Onunla, sadece onunla


Saatlerce ilgilenmesini.


Buz gibi suyunu


Sadece ona döksün istiyormuş...


Sadece ona değsin makası,


Sadece ona gülsün dudakları.


Kıskanıyormuş bahçıvanı


Kırmızı güllerden,


Sarı lalelerden,


Mor menekşelerden.


Papatya, sadece bahçıvan için açıyormuş,


Bembeyaz yapraklarını...





Bir gün,


Aşkı öyle büyümüş ki,


Papatya yapraklarını taşıyamaz olmuş.


Eğilivermiş boynu.


Toprağa bakıyormuş artık.


Bahçıvanın sadece sesini duyuyormuş


Ayaklarını görüyormuş.


Bunada sükür diyormus.


Yetiyormuş ona, bahçıvanın varlığını hissetmek.


Zaman akıp gidiyormuş.


Papatya bahçıvanın yüzünü görmeyeli çok olmuş.


Ne var sanki boynumu kaldırsa


Bi kerecik daha görsem yüzünü diyormuş.


Yanıp tutuşuyormuş...





Ve işte bir gün..


Bahçıvan papatyaya doğru yaklaşmış.


İncecik bedenini ellerinin arasına almış.


Elindeki sopayı, köklerinin yanına, toprağa sokmuş


Bir iple papatyanın gövdesini bağlayıvermiş sopaya.


Papatya o an daha çok sevmiş bahçıvanı.


Hâlâ göremiyormuş onu,


Ama bedeni kurtulmuş.


Uzun bir müddet sonra,


Bahçıvan uğramaz olmuş bahçeye.


Gelen giden yokmuş...





Kahrından ölecekmiş papatya.


Ama işte bir sabah,


Hortumdan akan suyun sesiyle uyanmış.


Derin bir oh çekmiş.


Çılgıncasına sevdiği bahçıvan geri gelmiş.


Birden, kendisine doğru gelen iki ayak görmüş.


Bu onun delicesine sevdiği bahçıvan değilmiş.


Başka birisiymiş.


Adamın elinde bir de makas varmış.


Papatyanın kafasını kaldırmış yukarıya doğru


Ne güzel açmışsın sen öyle demiş.


Bu gencecik, yakışıklı bir delikanlıymış.


Gözleri gök mavisi, saçları güneş sarısıymış...


Ama gövden seni taşımıyor demiş.


Elindeki makası papatyanın boynuna doğru uzatmış


Ve bir hamlede başını gövdesinden ayırmış.





Papatya yere düşerken hatırlamış sevdiğini,


O ak saçlı, ak sakallı, yaşlımı yaşlı bahçıvanı hatırlamış.


Bir de o gencecik, yakışıklı delikanlıyı düşünmüş,


Ve o an anlamış, neden o yaşlı bahçıvanı sevdiğini.


O, her şeye rağmen, papatyaya emek vermiş.


Belki, ona hiç bir zaman güzel olduğunu söylememiş,


Ama onu asluında hep sevmiş.


Papatya anlamış artık.


Sevgi; emek istermiş...


Yere düştüğünde son bir kez düşünmüş sevdiğini,


Teşekkür etmiş ona içinden..


Son yaprağı da kuruduğunda,


Biliyormuş artık...


Gerçek sevginin, söylemeden,


Yaşamadan ve asla kavuşmadan


Varolabileceğini


Okunma Sayısı: 0  / Yorum Sayısı: 2
 

baygizem 08.10.2007 09:38:00 Tarihinde yorumlamış

sitenizi cok guzel buldum ben bu sene psikoloji bolumunu kazandim alanimi sevmeye basladim herkese tavsiye ederim.
Yöneticiye Bildir

kelebenk 26.09.2007 10:42:03 Tarihinde yorumlamış

bu yazıdan çıkan sonuç şu ki haala bekarsanız huysuz birisinizdir, ama ilgisi yok, tüm huysuzlar evli :))
Yöneticiye Bildir
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...