İNSAN HAYATTAN NE BEKLER? / Psikolojik Sorunlar
uzun ömrü sağlıklı yaşamak da ister. Halk tabiri ile "ele güne muhtaç olmak" istemez. Zaten Dünya Sağlık Örgütü WHO da sağlık tarifine "ileri yaşta kendi kendine yetebilmeyi" de ilave etmiş durumda.
Sağlık ve uzun ömür arayışı yerine gelse de insan "tamam aradığımı buldum!" demez. İnsan her yaşta daha uzun yaşamak ister. Ufak tefek sağlık sorunları için bile "keşke olmasaydı!" der.
İnsan sağlık ve uzun ömürden daha fazlasını kapsayan "kaliteli yaşam"ı da arar. İnsana göre kaliteli yaşamın ilk ve olmazsa olmaz şartı da "maddi varlık"tır.
İnsan bu hayatta maddiyatı arar.
Daha fazla para ve daha fazla mal insanoğlunun büyük çoğunluğunun asla vazgeçemeyeceği arayışlardır. İnsan maddi durumu ne kadar iyi olursa olsun daima daha fazla para ve maddi imkan arar.
İnsan hayatta "haz" da arar. İnsanoğlu kendisine haz veren her türlü imkanı ve fırsatı değerlendirmek ister.
İnsan için haz duygusunun en güçlü kaynağı cinselliktir. İnsan belirli bir yaştan ve olgunluktan sonra ölümüne dek cinselliği arar, cinsel hazzın fırtınalarına kapılmaya bayılır. Cinsel haz insan için o kadar önemlidir ki, vücuda ürettirdiği enzimler sayesinde cinsel yaşamı dengeli bir insan sadece cinsel eylem sırasında değil, hayatının bütününde haz içinde yaşadığını hisseder.
Ancak, haz duygusunun tek kaynağı cinsellik değildir. Lezzetli yemekler, tatlar, içkiler kadar güzel bir manzara ve illa ki su insana haz verir.
İnsan suyun içine girdiğinde yine vücudunun haz duygusu ile coştuğunu hisseder.
İnsanın "sevgi" kelimesi ile de yakın ilgisi vardır. Bir ömür boyu insan sevmeyi ve sevilmeyi arar.
Anne-baba, kardeş-akraba, dost-arkadaş, karşı cins ve illa ki evlat sevgisi insanoğlunun tatmayı muhakkak isteyeceği sevgilerdir.
Samimi bir mümin için Allah sevgisi sevgilerin şahikasıdır. Zaten insan yalnızlığın Allah'a mahsus olduğunu, bir tek o yüce varlığın kendi kendisine yetebileceğini hayal eder.
Nitekim, yalnız insanların daha çabuk ve sık hastalandığını, daha kısa ömürlü olduğunu istatistikler de göstermektedir.
İnsanoğlu; Allah'ın akıl vererek yarattığı tek varlık olarak, aklı ile de çok şey arar. Hatta belki de dünyanın dinamiği insanoğlunun aklı ile bulduklarıdır.
İnsanoğlu aklı ile merak eder ve araştırır. Bir bilimadamı, bilimsel eylemlerinden maddi çıkar sağlasa da, esas aradığı, esasen peşinden koştuğu merakını tatmin etme güdüsüdür.
Şomas Edison merak etmese idi, Graham Bell aramasa idi, Bill Gates teşvik etmese idi, dünyanın hali nice olurdu!
Felsefeciler olmasa idi, bugün aradığımız, peşinden koştuğumuz özgürlük, demokrasi, insan hakları gibi kavramları hayal dahi edemezdik.
Gariptir; aynı insanoğlu güzeli ve estetiği de arar. Bestekarlar, şairler, romancılar, ressamlar, heykeltraşlar, hattatlar, tezhip sanatçıları v.b. bir ömrü hep "güzel"i arayarak geçirirler.
Ancak, ben bir ömrü hep bir şeyler arayarak geçiren insanoğlunun eninde sonunda tek bir arayışa yöneldiğini düşünüyorum: Huzur!
Yukarıda saydığım tüm arayışların eninde sonunda tek bir potada eridiğine inanıyorum:
Huzuru aramak!
İnsan sonunda aradığının huzur olduğunu fark ediyor.
"Bir tatlı huzur almaya geldim Kalamış'tan!"
"Huzur" üzerinde epey durduğum bir konu. Hakkında çok şey yazdım. Zira onu hasretle devamlı arıyor ama ancak bazen buluyorum.
Yazan: Cüneyt Ülsever
Okunma Sayısı: 0 / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?