Engelli Çocuk Ve Aile / Psikolojik Sorunlar
Ailede engelli bir çocuğun varlığı , bir bütün olarak ailenin yapısında, işleyişinde, aile üyelerinin rollerinde önemli değişiklikler yapabilmekte;aile üyelerinin yaşamlarını, duygu ve düşüncelerini olumsuz yönde etkileyebilen ek bir stres kaynağı oluşturmaktadır. Engelli bir çocuğa sahip olunduğunda anne-babalar ilk olarak hayal kırıklıkları yaşamaktadırlar. Nedenler ve niçinler birbirlerini izlemektedir. Olmaması gereken bir şey olmuştur. Çocuklarına ne olduğunu bilemediklerinden aile büyük bir endişe yaşamaktadır. Özellikle anne, ne yapacağını bilmemenin vermiş olduğu tedirginlikle geçirir ilk aylarını. Daha sonra ise kendilerini, eş ve yakınlarını ya da sağlık ekibini suçlarlar. Çocuklarının durumunun ne olduğunu kabul etme, birkaç ay veya yılları alabilmektedir. Birçok aile ise çocuklarının engelli olmasını kabul edemezler. Bununla birlikte gelen engelli çocuğu reddetme, ondan utanç duyma, nefret etme, aşağılama ve bir birey olarak yok sayma eğilimleri göstermektedirler. Zaten engelli çocuk ise, bu gibi durumlar karşısında iyice kendine yönelmekte, içe kapanık bir ruh haliyle yaşamını sürdürmeye başlamaktadır. Böyle bir yaşam sürecindeki çocuk, gelişim seyrindeki basamakları düzenli bir şekilde tamamlayamadığından yaşıtlarına göre geri kalacak ve bu düzensizlikleri birbirini takip edecektir. Konuşmasından,iletişimine,temizliğinden,giyimine, okuma-yazma gibi temel bilişsel becerilerinden, her türlü özbakım becerilerine ve toplumsal alandaki diğer tüm becerilerine kadar kendini gösterecektir.
Engelli bir çocuğun durumu yalnızca o bireyi etkileyip kalmayıp, aile yaşamının etkileşimsel doğasına bağlı olarak, zaman zaman eşlerin evlilik ilişkisini, anne/baba/çocuk ilişkilerini ve kardeşler arası ilişkileri de olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Engelli bir çocuğun durumu anne-babada yarattığı duygular, yakın çevrenin (büyükanneler,babalar,arkadaşlar) tepkileriyle çok yakından ilişkilidir.Onların durumu olumsuz ve çaresizlik içinde algılaması anne-babanın da benzer duygular içine girmesine neden olmaktadır. Her çocuğun doğumu ailede birçok yeniliğe ve değişikliğe yol açmaktadır. Bu ailenin gelişimsel aşamalarıyla paralel olarak düşünülebilir. Çocuğun okul yaşına gelmesi ile birlikte ailenin okul hazırlıklarına başlaması gibi. Ancak engelli çocuğun doğumu, gelişimleri ailelerde kişilik özellikleri, birbirlerinden, hayattan, mesleklerinden,yakın çevreden ve toplumdan beklentileri de farklılaşmaktadır.Bu farklılıklar aileden aileye değişmekle birlikte anne-babaların kişilik özellikleri,eşlerin birbirlerine ne ölçüde yakın çevrenin ve toplumun tepkileri ve desteği bu değişikliklerin niteliğini ve niceliğini etkilemektedir. Genelde aileler, çocuklarının engelinin kısa zamanda değişme ve gelişme göstermesini istemekte, bundan sonuç alamayıp bu tedavinin çok uzun zaman ve sabır gerektirdiği gerçeği ile karşılaşınca da hayal kırıklığına uğramaları sonucu bu, çocuklarının tedavi ve rehabilitasyonunda olumsuz etki yapmaktadır. Bu nedenle de birçok engelli çocuk ailesi, çocuklarını Rehabilitasyon Merkezlerine getirmek istememektedirler.
Engelli çocuğun gelişme süreci içerisinde eğitim ile ilgili bilgileri zamanında doğru ve basit olarak alabilmesi, aile içinde engelli bir çocuğa sahip olmanın getirdiği psiko--sosyal sorunların ilerlemeden çözülebilmesi için ailenin toplumsal ilişkiler, toplumun yapısı ve özürlülük hakkında bilgisinin yeterli olması gerekir. Engelli çocuğu olan ailelerin bu konuda neler yapabilecekleri ve bu konuda tutum ve davranışlarının öğretilmesi gerekmektedir. Öncelikle bu gruba yönelik toplum eğitimi gerekmektedir. Engelli çocuğa sahip annelerin eğitim düzeyleri düşük olması nedeni ile çocukların engeli hakkında yeterli ve doğru bilgiye sahip değildirler. Bu nedenle çocuğun engeli hakkında yanlış anlama ve değerlendirmeler sonucu çocukların engeli hakkında hata yapma riskleri taşımaktadırlar. Engelli çocuk günlük yaşama, kent yaşamına ve toplum yaşamına çok sınırlı ölçüde katılabilmektedir. Eğitimden sağlığa, iş ve mesleki rehabilitasyondan, kültür ve sanata, spor ve kent standartlarının iyileştirilmesine, ulaşımdan psikolojik ve sosyal desteğe, bireysel ve aile danışmanlığı hizmetlerinden gerektiğinde sürekli bakıma kadar çok ciddi ve çözüm bekleyen sorunları bulunmaktadır. Ailelerin tüm beklentilerinin; engelli olmanın bir hastalık olmadığı, asıl amacın özürlü çocuğun olabildiğince bağımsız olması için kendi kendine yeterli duruma gelmesi olduğu, tarzında bir mantıkla karşılanmasına önem verilmeli, bu amaca uygun olarak aile psikolojik ve sosyolojik olarak hazırlanmalıdır.
Erdi Kanbaş
Okunma Sayısı: 8864 / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?