Çocuğunuzun Okuma ve Konuşmasına Dikkat! / Psikolojik Sorunlar
Öğrenme güçlüğü olarak da bilinen disleksi, Türkçe karşılığıyla okuma güçlüğüdür. Özel bir öğrenme güçlüğü olan disleksi, her türlü zeka düzeyinde görülebilir. Okuma ve dolayısıyla yazma güçlüğünün yanı sıra kişide kısa süreli bellek, matematik, faaliyete yoğunlaşma, kişisel organizasyon ve sıralama alanlarında zorlukların da gelişmesine neden olabilir. Okuma güçlüğü, duygusal bozukluklar ve olanakların kısıtlı olması gibi nedenlerden kaynaklanmaz. Tamamen biyolojik kaynaklı bir sorun olarak nitelendirilmektedir.
Disleksinin gelişimsel nörobiyolojik bir bozukluk olarak tanımlandığını belirten Anadolu Sağlık Merkezi Nörolojik Bilimler Bölümü konsültan hekimlerinden Dr. Lütfü Hanoğlu, ailevi yönü kuvvetli olmakla beraber çevresel faktörlerin de bu hastalıkta etkili olabildiğini söylüyor. Hastalığın nedeninin ise henüz bilinmediğini açıklayan Dr. Lütfü Hanoğlu, "Beyinde bazı yapısal anomaliler ile beraber gelişiyor. Sağlıklı kişilerde işitme ve konuşma merkezlerinin bulunduğu temporal lobunun planum temporale bölümü, karşı beyin yarısına göre daha büyüktür. Disleksisi olan kişilerde ise fizyolojik olan bu asimetri kaybolur. Ayrıca sol temporal lob, beyincik ve iki taraflı temporo-parieto-oksipital bileşke, frontal (ön beyin) lob ve bazı olgularda tüm beyin ve gri cevherde azalma saptanmış. Bu bulgular, bilginin işlemlenmesinde bir aksaklık olduğunu destekliyor. Beyinde disleksiye neden olan anomali yanında görsel, uzamsal ve yan düşünme gibi adeta telafi edici yeteneklerin fazlaca geliştiği ve bunlar ile öğrenmenin sürdürüldüğü düşünülüyor" diyor.
Belirtileri Neler?
Toplumun yüzde 4-5'inde değişik düzeyde okuma güçlüğünün görüldüğünü kaydeden Dr. Lütfü Hanoğlu, hastalığın belirtilerini ise şöyle anlatıyor: "Kelimelerin ve bazen de simgelerin kullanımında güçlük hastalığın ilk belirtisini oluşturuyor. Kelimelerin içinden sesleri ayırt etmekte zorluk olduğu için bu sorunu yaşayan kişilerin yüzde 60'ında fonolojik sorun, yani seslerin telafuzunda bozukluk görülüyor. İlkokula başlandığında okuma güçlüğü ile birlikte yazma ve seslendirme hataları belirginleşiyor."
Dr. Lütfü Hanoğlu'nun verdiği bilgilere göre; dislektik hastalar yazılardaki kelimeleri doğru ve akıcı bir şekilde okuyamıyor. kelimeleri seslendiremiyor ya da seslerin şifresini çözümleyemiyor.
Aşina olmadığı kelimeleri konuşurken kullanmasına karşın yazılı olarak çözümlemekte zorlanıyor.
Bireysel Yetenekler Ortaya Konmalı
Dr. Lütfü Hanoğlu, dileksinin, kişinin gelecekteki meslek seçimini kısıtlamadığını ancak her dislektik bireyin zayıf ve güçlü olduğu alanlar olduğunu da aktarıyor. Dislektik hastaların, matematik, sanat, tasarımcılık gibi alanlarda çok başarılı olabildiklerini söyleyen Dr. Lütfü Hanoğlu, "Önemli olan bu sorunun erken saptanıp kişinin doğru eğitimi alması ve bireysel yeteneklerin ortaya konulmasıdır" diyor.
Nasıl Tedavi Ediliyor?
Günümüzde disleksiyi ortadan kaldıran bir tedavi yöntemi ise mevcut değil. Ancak uzmanlaşmış eğitimcilerin yardımıyla disleksinin etkileri azaltılıyor.
Disleksi tanısı konan çocuğa eğitimi süresince olabildiğince iyi destek verilmesi ve bunun okul içinde yapılması gerekiyor. Sorun yaşadığı alanda haftada 1-3 saatlik özel eğitim ile desteklenerek çocuğun normal sınıfında başarılı olması sağlanabiliyor. Bu aşamada aileye düşen görev, çocuğun güçlüğü nedeniyle sarsılan özgüvenini tazelemek. Bu sorunun kendisinin bir hatası olmadığı, güçlü alanlarının da olduğu konusunda onu ikna etmeli.
http://www.ailem.com/templates/news/detail/detail9.asp?id=15779
Okunma Sayısı: 5256 / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?