Kaptanın ustalığı deniz durgunken anlaşılmaz.
Ara

Netkolizmin Önlenebilir Yükselişi / Psikolojik Sorunlar

Netkolizmin Önlenebilir Yükselişi

Kullanıcıların online geçirdikleri sürenin giderek artması ciddi kişilik sorunlarına neden oluyor. Dünyanın en yoğun Internet nüfusuna sahip ülkesi ABD'de, sosyal yaşamları tehdit altında kalan bilgisayar bağımlıları için birçok rehabilitasyon merkezi kurulmuş durumda. Bu merkezlerde, gününün büyük bir bölümünü Internet'te geçiren ve bu problemi çözmek isteyen bilgisayar kullanıcılarına psikolojik danışmanlık hizmeti veriliyor.

Bir günü bile e-postalarınıza bakmadan, düzenli ziyaret ettiğiniz Web sitelerine bakmadan, sanal arkadaşlarınızla sohbet etmeden geçiremiyor musunuz? Bağlı olduğunuz e-gruptan ve online topluluktan kopma endişesi mi taşıyorsunuz? O halde siz çağımızın hastalıklarından biri olan Internet bağımlığına yakalanmış durumdasınız. Sakın paniğe kapılmayın ve uzmanların bu konudaki tavsiyesine uyup bir an önce psikoloğa başvurun.
İnsanoğlunun her dönemine damgasını vurmuş değişik bağımlılıklar oldu. En büyük dertlerden biri olan bağımlıklar, afyon benzeri uyuşturuculardan içkiye ve kumara, nikotinden kafeine ve hatta çaya, çikolataya kadar uzanan korkutucu ama cazibeli bu liste uzayıp gidebilir.
Kent yaşamının getirdiği psikolojik hastalıklar dört bir yanımızı sarmış durumda. Bu hastalıklar o kadar yaygınlaştı ve toplumları rahatsız eder hale geldi ki, ülkeler bu konularda bilimsel çalışmaları giderek artırma kararları alıyorlar.
Bilgisayarlaşmanın ve Internet başında geçirilen saatlerin giderek artması da psikolojik bir takım sıkıntıları beraberinde getiriyor. Toplumun dokusunu tehdit eden, milyonlarca narin insanın yaşam dengesini ve biyoritmini altüst eden bu yeni bağımlılık türü en az diğerleri kadar eğlenceli ve tehlikeli.
Çözüm, modemi çöpe atıp bilgisayarı pencereden aşağıya atmak değil. Bu şekilde, sudan çıkmış balığa dönerek daha da beter bir hale düşmek kaçınılmaz.
Alkol ve uyuşturucu kullanımını kontrol etmede olduğu gibi, anahtar tam bir mahrumiyetten ziyade, ölçülü olmakta yatıyor. O halde Internet'i eğlenceli bir oyuncaktan ve bitmeyen bir çikolatandan çok, bir üretim ve iletişim aracı olarak görmek en güzeli.

KUŞLAR, BÖCEKLER, KELEBEKLER...
Monitörün kapama düğmesine basıp camdaki yansımanıza bir bakın. Sonra, gününüzün ne kadarını bu şekilde geçirdiğinizi düşünün. İşyerinizde mesai boyunca online olduğunuz yetmezmiş gibi eve girer girmez bilgisayarın açma düğmesine basıyorsanız kritik seviyeye gelmiş bulunuyorsunuz demektir. Sürekli eş-dost tarafından ?Çık dışarı biraz, bak kuşlar böcekler, kelebekler... Akıp giden bir hayat...? diye ikaz ediliyorsanız, artık biraz daha dikkatli olmanın vakti gelmiş demektir.
Bendeniz de aslında bir Internet bağımlısı sayılabilirim. Uyanık olduğum vakitlerin ortalama yüzde 70'in online geçiyor. Eve gittiğimde hemen bilgisayarı açmıyor olsam da, eşimin yakınacağı derecede bir ev kullanıcısıyım aynı zamanda. Aslında bu sızlanmalar daha ciddi sorunların habercisi; ve biz uyarıları genelde görmezden geliyoruz. Benim mazeretim hazır: ?Benim işi bu!?
Kabul edelim ki hepimiz çok fazla online kalmakla suçlanabiliriz. Eminiz ki siz de ?bütün gün PC önünde oturmak, bilgisayar odasından sürünerek çıkmak, bir parça hava alıp iki kadeh şaraptan sonra da sızmak? konusunda bolca suçlamayla karşılaşmışınızdır.
Mesele, normal bir Internet bağımlısı olmak veya siber uzayda garip bir tatmin duygusu bulma çabasıyla bazı garip sohbet odalarının, yaramaz sitelerin ve diğer ahlaksal açıdan şaibeli kaynakların en karanlık köşelerinde bulunan üzücü ve asosyal bir yaratık türünün üyesi olmaktır.
Interneti bilgi ve iletişim merkezi olarak görüp ?Aaa ne diyorsun sen kuzum? Ne asosyalliği. Ben senden daha fazla sohbet ediyorum arkadaşlarımla; üstelik yeni çıkan her film, her kitap hakkında bilgileniyorum. İstediğim bilgilere cıııııızzzzzz (Bizimkiler dizisindeki hinoğluhin karakter böyle diyordu) diye erişiyorum Internet'ten.? Diyerekten destansı bir savunmaya girişiyor bazılarımız (onlar kendilerini bilirler).
?Niye kitap okumuyorsun?? sorusunun cevabı ?Ne diye okuyayım ki? Aradığım her şey Internet'te var? cevabı ne kadar sağlıklı bilemem. Ama şundan eminim ki, mevsimlerin geçişini adamakıllı hissetmeden, doğanın sizi peşinden sürüklemesine aldırmadan geçen yıllar bizlere gelecekte kalp ağrısı (onlar ne düşüneceklerini bilirler) olarak geri dönecektir

YOKSA BEN BİR BAğIMLI MIYIM?
Internet bağımlılığının değişik kademeleri var. Bu merdiveni kaç basamak geçtiğini kişinin tespit etmesi elbette zor ve kabullenilmez. Ancak semptomlar belli; ?eller yukarı? diyen birileri olmasa da, kaçacak bir yer aramamız meseleyi iyice somutlaştırıyor.
Center for Online Addiction'a adlı sosyal danışmanlık şirketine göre Internet bağımlılığı, çok geniş bir davranış ve dürtü kontrolü problemlerinin bütününü kapsıyor. Internet bağımlılarında davranış bozukluklarının gözlemlendiğini belirten merkez yetkilileri, online kumar oynamak, pornografi düşkünlüğü, sanal sevgililer, sanal tacizler ve benzeri davranış bozukluğunun, kişinin sosyal yaşamını da baltaladığı görüşünde.
Aşırı bilgi yüklemesini de ayrı bir sanal iptila olarak tanımlayan uzmanlara göre, Web'de hastalık derecesinde sörf yapmak ve değişik alanlarda çılgınca veritabanı oluşturmak bir çok Internet kullanıcısında görülmüş hastalıklar. Tamam, Internet dev bir bilgi okyanusu ama bu okyanusu küçük bir fanusa sığdırmaya çalışmak sorun çıkartabilir. Aslında bu benzetme tam doğru olmayabilir. Gerçek bilgi depolama çılgınları için asıl dert bu bilgileri öğrenmek değil, bilgisayarına kaydederek onlara sahip olmak. Bu tur davranışlara, buldukları görece önemli her bilgiyi yazıcıdan bastırmak da katılabilir.
Giderek daha fazla görülen bir başka hastalık türü de ?siberseksüel bağımlılık?. Online takıntıların en çok gözlenenlerinden biri olan siberseksüel bağımlılıkta kişi, çeşitli nedenlerden ötürü siber dünyada cinsiyet değiştiriyor (bir çoğu bunda oldukça başarılı). Tipik siberseksüeller, cinsel bastırılmışlıklarını Internet'te serbest bırakıyorlar. Gerçek hayatta yaşayamayacağı fantezileri paylaşacağı birilerini arayıp duruyorlar. Bu tür davranışlar için e-gruplar, sohbet odaları ve haber grupları ideal yaşam bölgeleri. Herkes ne aradığının farkında oluyor, kimse kimseden şikayetçi olmuyor. Üstelik kimse bunu suç olarak da tanımlamıyor.
Önemli bir bağımlılık türü de ?siber ilişki bağımlılığı? olarak adlandırılıyor. Bu aşamaya gelmesi için kişide derin psikolojik sorunlar olmasına gerek yok. Yalnızlık veya asosyallik de bunu tam olarak açıklamıyor. En büyük belirti, kişinin siber ahbaplarının, gerçek hayattan arkadaşların ve ailenin yerini alması. Bu bağımlığa yakalananlar sanal dostlarıyla online sohbet etmeyi, sevgilileriyle sinemaya gitmeye tercih ediyorlar. Genellikle bu sürecin sonunda boşanmalar, aile içi sorunlar ve arkadaşlardan uzaklaşmalar geliyor.
Eğer semptomlarınızı tanımaya başladıysanız ve bir netkolik olduğunuzu düşünüyorsanız bir psikoloğa gitmenizde fayda var. Ya da Netaddiction'un (http://www.netaddiction.com) sanal kliniğinden seansı 15 dolara danışmanlık hizmeti de alabilirsiniz.

NETKOLİZMİN TARİHÇESİ
Internet bağımlığı aslında çok yeni bir kavram değil. 1994 yılında ABD'de, bütün gecesini Internet'te geçiren bir kadını kocasının terk etmesi gazetelere yansımıştı. Terk edilen kadının arkadaşı olan Doktor Kimberley Young, hemen kolları sıvayarak Internet bağımlılığını araştırmaya başlamıştı.
Yine ABD'de 1996 yılında, 17 yaşında bir erkek çocuğu Internet'e girmesi yasaklandığı için depresyona girmiş; daha sonrasında bir uyuşturucu ve alkol rehabilitasyon merkezinde tedaviye alınmıştı.
1996 yılında, Harvard'la bağlantılı bir psikiyatri merkezi olan McLean Hastanesi, bilgisayar bağımlılığı kliniği açarak Internet bağımlılığının üzerinde boyutlarını gözler önüne sermişti.
Internet kullanıcı sayısının, sanal dünyanın özelliklerinin ve bu alemde geçirilen zamanın giderek arttığı 1999 yılında, Amerikan Psikoloji Kurumu konferansında Online bağımlılık hakkında akademik bir araştırma görüşmeye sunuldu. 496 yoğun faaliyet gösteren Internet kullanıcısı arasında 396 tanesi bağımlı olarak tanımlandı ve bilim adamları bu konu üzerinde daha fazla kafa yormaya başladılar. Aynı yıl, Dr. Kimberley Young, Internet bağımlıları için ilk Online kliniğini açtı.
2000 yılının ilk aylarında, Yazılım firması Visionary2000, piyasaya Getalife adında bir anti-bağımlılık yazılımı sürdü. Bu yazılım bilgisayara yüklendiğinde, bağımlı kullanıcıları gidip başka bir şeyle uğraşmaya teşvik etmek için, nahoş mesajlar yanıp sönmeye başlıyor. Pek işe yaradığı söylenemez ama yine de sevimli bir girişim olarak değerlendirilebilir.
Geçtiğimiz yıl da Internet bağımlılığı için oldukça elverişliydi. Psikologlar için öğrenilmesi gereken farklı bir dünya, giderek daha fazla hasta insan üretiyor. Son birkaç yılda, dünyanın değişik yerlerinde bir çok Internet bağımlığı merkezi kuruldu. Uzmanların ortak çağrısı, daha fazla zarar görmeden mutlaka bir psikoloğa danışmak ve dengeyi tutturana kadar tedavi görmek.
Bence Türkiye'deki kullanıcılar arasındaki Internet bağımlılarının sayısı bağlantı hızının artmasıyla doğru orantılı olacak. Türkiye için Internet teknik olarak hala sorun. Tabi bir de, Internet bağımlığının telefon faturalarına yansıyan yüzü var. Bu yüzden ailesinden bir alay azar işiten ve Internet yasağı yiyen kullanıcı sayısı epey fazla tahminimce.

Erdal Kaplanseren
NTV-MSNBC

Okunma Sayısı: 3223  / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...