Depresyon! 2020'de İkinci Ölüm Nedeni / Psikolojik Sorunlar
ABD'li Prof. Dr. Charles Nemeroff, depresyonun ileriki yıllarda dünyadaki en ciddi sorunların başında geleceğini söylüyor. Elde edilen bilimsel verilere göre; genellikle uykusuzlukla başlayan depresyon hali, 2020 yılından itibaren kalp hastalıklarından sonra insanların ikinci ölüm nedeni olacak
Ergenlik çağında yaşanan sorunlar, eşler arasında uyuşmazlık, suistimal, ölüm, işsizlik ve stres; çağımızın hastalığı haline gelen depresyonun en önemli nedenleri. Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Bankası ve Harvard Üniversitesi'nin araştırmalarına göre; 2020 yılında depresif bozukluklar, kalp hastalıklarından sonra yaşamı ikinci derecede etkileyen hastalık olacak. Dünyanın önde gelen psikiyatristlerinden Amerikalı Prof. Dr. Charles Nemeroff, depresyonda erken tedavinin önemine değinerek, 1960'lı yıllarda depresyon hastalığındaki başlama yaşı 55 iken; günümüzde 24'e kadar indiğine dikkat çekiyor. Amerika'da yayınlanan Neuropsychopharmacology dergisinin genel yayın yönetmeni olan, Ulusal Zihin Sağlığı Enstitüsü Zihin Sağlığı Danışma Konseyi ve NASA Biyomedikal Araştırma Konseyi'nde görev yapan Nemeroff; depresyon sonucu geçen yıl ABD'de 11 bin cinayet işlendiğini ve 28 bin intihar vakası görüldüğünü söylüyor.
KADINLAR ÇOK DEPRESİF
Dünya Sağlık Örgütü'nün depresyonu dünyadaki en önemli sağlık sorunlarından biri olarak kabul ettiğini belirten Nemeroff, Dünya Sağlık Örgütü, Harvard Üniversitesi ve Dünya Bankası işbirliğinde depresyon üzerine bir çalışma yapıldığını anlatıyor. Araştırma sonuçlarında depresyonun kişiler için büyük bir engellilik sebebi olarak ortaya çıktığını ifade eden Nemeroff, şöyle konuşuyor: "Araştırmada hastalığın sebepleri ve ileriye dönük olarak bakıldığında; 2020 yılı itibariyle ortaya çıkacak maluliyet ve engellilik durumu irdelendi. Depresyon büyük bir engellilik nedeni olarak ortaya çıktı. Depresyon ve onunla birlikte gelen intihar, dünya çapında büyük bir sorun. Kalp hastalığı, inme, diyabet ve hatta bazı kanser türlerine bile sebep olabiliyor. Yani depresyon hastası olmak beraberinde diğer ciddi hastalıklara da hassasiyeti getiriyor." Depresyonun ergenlik çağı öncesindeki kadın ve erkeklerde görülme sıklığı aynı oranda. Ancak ergenlik sonrası tüm dünyada kadınların erkeklere oranla iki kat daha fazla risk altında olduğu ortaya çıkıyor. Özellikle doğum sonrasında kadınların bir kısmının ciddi depresyona yakalandığını vurgulayan Nemeroff, "Kadınların yüzde 10'u doğum sonrasında ciddi depresyona giriyor. Doğum sonrası depresyon bir sendromdur. Kadın gece uyuyamaz ve yemek yiyemez hale gelir. Çocuğu ile duygusal anlamda bir araya gelemez, çocuğunun varlığı onu rahatsız eder ve intiharın hayalini kurar. Hatta çocuğunu şeytan olarak görüp, ona zarar vermeye çalışan kadınlar da vardır" diye konuşuyor.
MACARİSTAN VE JAPONYA
Depresyonun en çok Japonya ve Macaristan'da görüldüğünü vurgulayan Nemeroff, Türkiye'deki depresyon oranının da dünya ortalamalarında olduğunu dile getiriyor. "Depresyon tedavisi konusunda pek çok yöntem var" diyen Nemeroff, orta şiddetli depresyonda bilişsel-davranışsal tedavinin çok etkin olduğunu söylüyor. Charles Nemeroff, şöyle konuşuyor: "Ayrıca belirli antidepresan ilaçları var. Daha ağır depresyon hastalarında hastanede tedavi gerçekleştiriyoruz. Ama depresyon hastaları, genellikle doktora gitmiyor. Örneğin ABD nüfusu için 300 dersek, 300 kişinin sadece yüzde 17'si depresyon hastası. Bu yüzde 17'lik kısmın sadece üçte biri doktora başvuruyor. Doktora başvuranların ise sadece yarısına yeterli tedavi uygulanabiliyor."
Uykusuzluk çekiyorsanız...
Prof. Dr. Charles Nemeroff, "Eğer kişi belirli bir düzeyde strese, üzüntüye maruz kalırsa ve genetik anlamda yatkınlığı varsa, depresyon belirgin olarak ortaya çıkıyor. Ancak bazı kişiler çok dirençli olabiliyor. Tıpkı kanser gibi. Sigaranın kanser yaptığını herkes biliyor. Ama günde dört paket sigara içseler dahi kanser olmuyor" diyor. Depresyonun en önemli belirtisinin uyku bozuklukları olduğuna da dikkat çeken Nemeroff, diğer belirtileri de şöyle açıklıyor: "Uykuya dalmakta zorlanma, geceleri sürekli olarak uyanma ya da sabahları çok erken uyanıp, tekrar uyuyamama en önemli belirtiler arasında. Diğer bir yaygın belirti ise haz ve iştah kaybı. Kişi tüm hobilerinden, sportif faaliyetlerinden ve cinsellikten keyif alamaz hale geliyor. En sevdiği yemeği dahi yiyemiyor. En sevdiği yemeği yerken dahi ağzında karton tadı bıraktığını söyleyen hastalar da oluyor."
KAYNAK: Sabah
Okunma Sayısı: 5696 / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?