Mutluluk-2 / Psikolojik Sorunlar
MUTSUZLUğUN NEDENLERİ:
1.İçe kapanıklık. Kendini günah işlemiş sayanlar, kendi kendine tutkunlar, megalomanyaklar, kendi içlerine gömülmüşlerdir. Bunlar için mutluluğa kavuşmanın tek yolu, dış dünya ile ilgilenmektir..
2.Aşırı doyum. Herşeyi öğrenip bitirmiş ve artık dünyada öğreneceği, elde edeceği bir şey kalmamış olduğu kanısıdır. Bu kişlerde eksik olan, kolay elde etmelerinden doğan bir gayret noksanlığıdır. Oysa, dünya üzerinde henüz elde edilememiş, gayret gerektirecek daha pek çok şey vardır.
3.Rekabet Yaşamak için değil, komşudan daha üstün bir hayat için kavga etmek. İnsan komşusunu çatlatmakla değil, yarınki kahvaltısını bulabilmekle mutlu olmalıdır.
4.Heyacan İsteği ve can sıkıntısı. Gerçek mutluluk ancak sakin ortamda yeşerebilir.
5.Yorgunluk. En tehlikeli yorgunluk sinir yorgunluğudur. Önemli yorgunluk nedenleri;
?Kent gürültüsü.
?Yabancılarla karşılaşma
?İşe yetişme telaşı
?İşini yitirme korkusu
?Kararsızlık
?Duygusal tedirginlik
?Heyecan düşüklüğüdür.
6.Haset/Kıskançlık. Hayranlık olmasaydı, haset kimbilir nereye kadar giderdi. İnsanoğlunun mutluluğunu artırmak isteyen kimseler, haseti azaltıp, hayranlığı çoğaltmaya bakmalıdırlar.
7.Günah duygusu. Çocukluktan alınan ahlaksal bir öğretimdir. Kişiyi daha iyi, daha temiz bir hayata götüreceği yerde, aşağılık duygusu aşılayarak mutsuz kılar.
8.Herkesin bize tekme attığını düşündüğümüz sürece mutlu olmamız mümkün değildir.
?Kendi değerimizi gözümüzde büyütmemeliyiz.
?Başkalarından göreceğimiz ilgi, kendimize duyduğumuz ilgi kadar olamaz.
?İnsanlar durmadan bize işkence yapmayı isteyecek kadar bizi düşünemezler.
9.Halkoyu korkusu. Gazeteye düşmek korkusu, ortaçağlarda büyücü baskıları kadar dehşet vericidir.
MUTLULUğUN NEDENLERİ:
Russell'e göre iki tür mutluluk vardır. Bunlardan birisi duygusal mutluluk, diğeri mantıksal mutluluk'tur. Bunlardan birincisi herkes için, ikincisi sadece belli bir eğitim düzeyine erişmişler içindir. Mutluluğun nedenleri;
1.Heves ve hoşgörme duygusu. İlgilerimizi olabildiğince genişletmekle elde edilir. İnsanlar, önlerine serilmiş bulunan sayısız değerlere başlarını çevirip kendi içlerindeki boşluğa bakmak eğilimindedirler. Kaldı ki, içimizi iyice görebilmek için de dışımızı iyice inceleyebilmek gerektir. İştahlı olalım, ama obur olmayalım.
2.Sevgi. Genel hayat güvenci, insanın gereksinimi olan uygun bir sevgi görmesiyle meydana gelir. Güven duygusunu doğuran, karşılıklı olarak sevmek ve sevilmektir. Güven, sevginin ürünüdür. Seviniz, sevileceksiniz. Sevmeyen sevilmez. Sevilmek istemeden seviniz. İnsanlar, sevilmek istemeden sevenleri severler. Sevilmek için büyük iyilikler yapan kişinin çabası boşunadır. Sevilmek için gösterilebilecek tek çaba, sevmek çabasıdır. Bütün gücünüzle, alabildiğine, duygularınızın her zerresini bütünleyerek seviniz. Gerçek değerli cinsel birleşmeler, tarafların kendilerini tutmadıkları ve kişiliklerini birbirine katıp ortak bir kişilik yarattıkları cinsel birleşmeşlerdir.
3.Aile. Ana, baba ve çocuklar arasındaki karşılıklı sevgi güçlü bir mutluluk kaynağıdır.
4.İş . Aylaklık, en sıkıcı çalışmadan daha beterdir. Gördüğü iş, insanın kendisine olan saygısını sağlar. Kişi, kendisine saygı duymazsa gerçek mutluluğa kavuşamaz.
5.Benlik dışı ufak tefek ilgiler. Mutsuzluk, çoğu zaman, insanın pratik önemi olan şeylerden başka hiç bir şeye ilgi duymamasından ileri gelir. Birçok durumlarda mutsuzluk, yorgunluğun ürünüdür. Yorgunluk, dış ilgileri azaltır, dış ilgilerin azalması da yorgunluğu artırır. Kişi bu kısırdöngünün içine düşmeyegörsün, serüveni bedensel çöküntü ile sonuçlanır. Birçok eğlenceler, dinlendiricilik niteliğine uygun dış ilgilerdir. Oyun oynamak, tiyatro seyretmek, spor yapmak, meslek dışı kitaplar okumak bunların başında gelir. Bilgi teselli vericidir.. Mutluluğumuz, çoğu zaman bilgisizliğimizden doğar. Bir evren vatandaşı olarak, astronomik çağlar içinde yaşayabildiğimiz kısacık süreyi ve kaplayabildiğimiz küçücük yeri gereği gibi öğrenebilseydik, kendimizi birçok mutsuzluklardan korumuş olurduk. Kişi, kendini neyin yücelttiğini anlayabilseydi, bencilliğe, küçüklüklere, önemsiz aksilikler yüzünden üzüntülere kapılmaz ve alın yazısından korkmazdı. Yitirilen her ilginin yerini kolaylıkla başka biri alabilir ve böylece bütün talihsizlikler altedilebilir. Evren bir kayıpla yıkılacak kadar küçük değildir.
6.Çabayla, yetinme/tevekkül arasındaki denge. Mutluluk, tanrının bir bağışı değil, insanın kendi çabası ile elde ettiği bir başarısıdır. İşte bu çabanın, en uygun noktada dizginlenmesi gerekmektedir. Aşırı yetinme, boyun eğiş, alçakgönüllülük nasıl mutluluğa engel olursa, aşırı çaba da öylece mutluluğa engel olur. Mutluluğunu dileyen kişi, elde edebildiğiyle yetinmesini bilmelidir. Tutulması gereken yol, kişinin elinden geleni yapması, sonucuna da boyun eğmesidir. Üzüntü, kuşku ve öfke hiçbir işe yaramayan duygulardır.
Mutlu insan dış dünyada yaşar, özgür sevgileri ve geniş ilgileri vardır. Mutluluğunu bu ilgilerden, bu sevgilerden ve bunların kendisini başka insanlara sevimli göstermesi gerçeğinden alır. İnsan, bunlarla, kendisini bilardo topu gibi öbür yuvarlaklarla çarpışmaktan başka işi olmayan bir varlık değil, akıp giden hayat ırmağının bir parçası olarak duyar. Her mutsuzluk bir uyuşmazlığa dayanır. Bu uyuşmazlık, insanın kendisi ile olabileceği gibi, toplumuyla da olabilir. Mutlu insan, hem kendisiyle, hem de toplumu ile birliğe ulaşan insandır. Onun benliği, ne kendi içinde biribirleriyle uzlaşmaz parçalara bölünmüş, ne de dünyaya karşı bir sipere gömülmüştür. Böyle bir insan, evren vatandaşıdır, evrensel görünüşün ve hazların tadını çıkarır. Mutlu olmaması için hiçbir neden yoktur.
Okunma Sayısı: 0 / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?