Empati ve Mücadele Üstüne / Psikolojik Sorunlar
Beklenen oldu: Hrant Dink'in katline gösterilen haklı tepki, etkisini
gösterdi. Kimi Hrant'ın öldürülmesini meşru görmek ya da göstermek
kaygısıyla kimi "Hepimiz Ermeniyiz"in ne demek olduğunu anlamadığından, kimi de siyasi rant elde etme kaygısıyla tepkiye tepki vermeye başladı.
Bu tepkiler yönetilemezse, kanaat önderleri üstüne düşen sorumluluğu yerine getiremezse, başladığımız yerin çok daha gerisine düşmek işten değil. Türkiye kolaylıkla vatanseverlik sayılan duygusal ve fiziki şiddetin sarmalında boğulabilir.
Maçlar, Bülent Ersoy popülizmi, Gelibolu'daki feribot korsanlığı bunun
henüz başlangıç aşaması. Maçolukla hercümerç olmuş "milliyetçilik" tarihi önyargılarla birleşince Türkiye daha çok amatör katil yaratır. Kendimizi 'Hrant'ı derin devlet öldürdü' diye avutmayalım.
Hrant belki büyük bir komplonun, "derin" denen çeteleşmenin kurbanı
olabilir. Bu çeteleşmeyi ortaya çıkartmak hepimizin boynunun borcudur. Ama onu hedef haline getiren, 17 yaşında bir çocuğu hiç tanımadığı bir
insanı öldürmeye sevk eden, var olan anlayıştır.
Bu anlayış değişmediği sürece Türkiye'de kimse huzurlu olamayacak, şiddet daha da artacaktır. Trabzon da bu anlayışın sadece deşifre
edilebileceği bir mikrokosmozdur. İstisna değildir.
Bu anlayışa karşı mücadele ilk bakışta onların anlam dünyasına hitap
eden çıkışların yapılmasıyla mümkün gibi gözükmektedir. Yani tıpkı dünkü
Milliyet'te Can Dündar'ın yaptığı gibi yapılabilir.
Mesela, milliyetçi olduğunu savunan dolayısıyla da "Hepimiz Ermeniyiz"
empatik çıkışını eleştiren kesimlere Ermenilerin de aslında bu ülkenin
kurucu unsuru olduğu, Atatürk'ün yakın dostu Ermenilerin varlığı,
Türkeş'in Ermenistan'la ilişkileri geliştirmek istediği söylenebilir.
Ya da başka pek çok yazarın günlerdir yapmaya çalıştığı gibi empatinin ne olduğu anlatılabilir. Ermeniyiz denmekle Ermeni olunmadığı,
söylenmek istenenin "acılarınıza ortağız" demek olduğu vurgulanabilir.
Yani milliyetçi ve vatansever olduğunu savunanların temel hipotezleri sarsılmadan, onlara "haklısınız ama bizim demek istediğimizi yanlış
anladınız, aslında biz de Ermeniler de o kadar kötü insanlar
değiliz" denebilir.
Bir başka yöntem ise milliyetçilik diye bilinen söylemin deşifre edilmesi, bileşenlerine ayrılması, kutsal olmaktan çıkartılmasıdır. Bu "kendimizi" bile aşmamızı gerektiren yöntem zor, meşakkatli ve
sancılıdır.
Büyük tartışmaları ve mücadeleyi gerektirir. Her ne kadar sosyal bilimlerin farklı alanlarında bu mücadele zaten verilmekteyse de alanın
dışındaki insanlar tarafından benimsenmesini, anlaşılmasını sağlamak zordur.
Nasıl ki sıradan bir televizyon seyircisi televizyon yayınlarının hangi
elektro manyetik kuramına göre çalıştığını bilmezse ve önemsemezse, insanlar da benzer şekilde kendi inançlarının, siyasal duruşları ile ilgili görüşlerinin nasıl oluştuğu ile ilgilenmezler.
Hatta televizyonun işleyişi konusunda bir mühendisten fikir alabilirler,
onun anlattıklarını dinleyebilirler. Fakat kendi toplumsal davranışlarının nedenleri konusunda bir sosyal bilimcinin söyleyeceklerine güvenmezler.
Bu yüzden de bazen doğruyu bildiğimiz halde "ehven-i şer"le yetiniriz.
Ama böylece de var olan paradigmanın kendini doğrulamasına,
eleştirdiğimiz şeyin yeniden üretilmesine katkıda bulunuruz...
Referans- Mensur Akgün
Okunma Sayısı: 0 / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?