Bütün insanlar üç sınıfa ayrılmıştır: Hareket ettirilemeyenler, hareket ettirilebilenler ve hareket edenler.
Ara

Şarkılar ve Diksiyonun Sırrı / Psikolojik Sorunlar

Şarkılar ve Diksiyonun Sırrı

Kelimeler, kelimeler, kelimeler... Kelimelerden bıktım.
Şarkılarda ve şarkı söylemede en fazla yanlış anlaşılan unsurlardan biri diksiyon konusudur. ?bu şarkıda ne dediğini anlamıyorum!? gibi bir cümleyi sıklıkla duyarız. Şarkıcı sözcükleri telaffuz ederken daha da zorlaştırır ve bunu yaparken tek sesleri kaybeder. Sessiz harfleri yutarak telaffuz etmek düzgün diksiyonu daha çok engeller. Gerçekçi bakarsak şarkı söylemek havada konuşmak gibidir. Çocukken konuşmamız duyguların ve düşüncelerin beden kontrolünde olmadığı özgür bir boşalım gibidir. Fakat bizim vücudumuz, sesimiz geliştikçe bu artık farklı bir boyut kazanır. Bu nedenle biz sesimizi duygularımızı yavaş yavaş bastırmaya bir şekilde kontrol etmeye başlarız. Düşüncelerimizi süzer ve vücudumuz sertleştikçe nefesimizi kontrol etmeye başlarız.

Vücudumuz gergin bir hale alıştığı zaman tekrar rahatlamak zaman alır. Konuşmak için daraltılmış bu ortamda yer alabilmek için bu daha sonraları bizim zihinsel, duygusal ve fiziksel doğamızın bir parçası halini alır. Sözcükleri telaffuz etmek bilinçli farkında olan aklın görevidir. Konuşmayı öğrenmek bu görevi daha bilinçsiz (farkına varılmayan) ve sezgisel bir duruma çevirir. Sözcükler farkında olan akılla bağlantılı kalırsa ses te dil ile bağlantı da kalır ve boğaz kapanır. Bizim organik sesimiz kapalı kalır. Böylece bizim tekliğimiz korunur. Bu gerçekleştiği zaman sözcükler aslında daha fazla telaffuz edilebilir. Ancak organik sağlamlık olmadığı için duygusal titreşimler olmaz ve dokunan bir müzikalite ortaya çıkmaz. Odak noktamız sözcükler olursa bunların hiç biri gerçekleşemez. Yalnızca doğru sesler doğru yerde olursa siz diksiyonunuzu ?temizleyebilirsiniz.? Düzgün diksiyon tınlama uyumu gösterecek uygun ve düzgün ses gerektirir ancak sözcükler asla sesinizden önce gelmez. Ses telleriyle havanın uyumu sesin kendini yerleştirmesine izin verir-sözcüklerden bağımsız olarak. Bu oluşurken bir sihir gibi diksiyon düzelir yani temizlenir. Çünkü ses korkulu bir enstrümandır ve birden gerçek bir şarkıcı, gerçek kelimeler ve bütünlük ortaya çıkar. Bize rağmen, ses sihrini devam ettirir çünkü doğru uyum oluşturulmuştur ve müdahalemiz olmazsa akıcılık gerçekleşecektir. Bu aşamada bizim farkında olmayan aklımız devreye girer ve bizim sesimizle olmasını istediğimiz her şey gerçekleşmeye başlar. Sesin sabitliği, müzikalite ve diksiyon bizim olur ve bunun hepsi bilinçli hareket eden aklımızın kendi amacı doğrultusunda kullanmayı durdurması ve beynin görevi üstlenmesiyle ilgilidir.

Geçen yıl öğrencilerimden biri bana burada söylemek istediğim pek çok şeyi özetleyen şöyle bir makale getirdi.

?Yaratıcı, insanı dünyanın tozundan şekillendirdiği zaman kutsal kitap bize ?O Yaratıcı'nın nefesini burun deliklerine üfledi.' Demiştir. Bu insanı hayata getirmiş ve onun özünü temsil eder, nefes onun bedenindedir. Hayatın güzelleştirilmemiş nefesi, konuşmanın yapay şekillendirilmesinin özgürlüğü iletişimin en açıklayıcı biçimdir. Tek bir soluk, iç çekiş, çığlık bazen sayfalarca yazının söylediğinden daha fazlasını söyler çünkü onlar bizim içimizdekini betimlemezler onlar aslında zaten bizim içimizde olandır!?

İşte bu nedenle, ses kendisi, soluk alıp verme ve bunların kullanımı söylenen sözcüklerin taşıdıklarından daha fazlasını anlatıp, açıklayıcı konumda olabilirler. Unutmayın anahtar sestir, sözcükler değil.

Orjinal Metin:www.vocalway.com
Çeviri: Şule Can
Kaynak: www.donusumkonagi.net

Okunma Sayısı: 0  / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...