Kaptanın ustalığı deniz durgunken anlaşılmaz.
Ara

Andropoz İcat Edilen Bir Hastalık mı? / Psikolojik Sorunlar

Andropoz İcat Edilen Bir Hastalık mı?

Erkekler kadınları kıskanırlar ama sürekli inkar ederek erkekliğe halel getirmezler. Ne yazık ki son yıllarda alevlenen bir tartışma ile suçüstü yakalandılar. Neredeyse tamamı erkeklerden oluşan Ürologlar; kadınlarda Menopoz var, erkekler onlardan eksik kalmamalı, erkeklerde de Andropoz olmalı düşüncesinden yola çıkarak ve Menopoz'u taklit etmeye çalışarak yeni bir hastalık yaratmaya koyuldular: Erkekler rahatladı; kadınların Menopoz'u varsa erkeklerin de Andropoz'u var artık.
Menopoz kadınların yaşamlarının bir bölümüdür, fizyolojik bir durumdur ve hastalık değildir. 40'lı yaşların sonuna doğru ciddi hormonal değişikliklere eşlik eden üreme gücünün sona ermesi ile kendini gösteren ve ayrım yapmaksızın tüm kadınları tutan bir durumdur. Menopoz'un ilk yıllarında görülen sıcak basması, uykusuzluk, kilo alma, iç sıkıntısı gibi bulgular, bu dönemin hastalık olarak tanımlanma çabalarına kanıt gösterilmiştir. Bir kez hastalık olduğu kabul edilirse tedavi edilme gereği kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Nitekim hastalık kabul edilen Menopoz, hastalığın neden olduğu hormonal değişikliği düzelterek tedavi yoluna gidildi. Menopoz'un hastalık olmadığı, hormon tedavisinin başta meme kanseri olmak üzere şu anda kestiremediğimiz başka yan etkilere yol açacağı uyarıları duymazdan gelindi. Ve milyonlarca kadına çok liralık ilaçlar verildi.
İlk seneler her şey çok güzeldi. Kadınlar üremeleri devam etmese de devam eden aybaşı kanamalarından, sıcak basmanın olmamasından memnundular. Seneler ilerledikçe, başlangıçta öngörülen yan etkilerin beklenenden de fazla olduğu görüldü. Menopoz hastalıktan fizyolojik durumuna geri döndü ve hormon tedavisine gerek kalmadı.
Andropoz için ciddi çaba harcayan Ürologlar kanıt için gözlerini erkeklik hormonu olan Testosteron'a çevirdiler. Kadınlık hormonu Östrojen azalınca Menopoz oluyorsa, Andropoz için kanıt erkeklik hormonu Testosteron'da olmalıydı.
50'li yaşlardan sonra Testosteron büyük bir dikkatle izlenmeye başlandı ve beklendi ki ciddi düşüşler olsun, Andropoz'a fizyolojik bir kanıt bulunsun. Ne yazık ki beklentiler tam oluşmadı. Bazı erkeklerde azalırken, bazı erkeklerde azalmıyordu ve bunu neyin belirlediği saptanamıyordu. Bunun üzerine şöyle bir genelleme yapıldı: 50 yaşından sonra erkeklerde Testosteron her yıl %1 azalır. Bu genelleme pek rahatlatıcı olmamış olmalı ki Testosteron'un alt gurupları ve bu guruplar arasındaki oranlar, Testosteron-Estradiol oranları takibe alınıp buralardan Andropoz'a kanıt bulunmaya çalışıldı. Bulunan değerler istenen kanıtlar olmaktan uzak kaldı.
O zaman bazı belirtilerden yola çıkarak Andropoz tanısı konma çabasına girişildi: Cinsel istekte azalma, davranışsal değişiklikler, kas yoğunluğu ve gücünde azalma, vücut kıllarında azalma, kemik mineral yoğunluğunda azalma ve viseral yağ dokusunda artış gibi...
Yine de bir sıkıntı vardı. Bu belirtiler yaşlanan her erkekte görülmediği gibi bu değişikliklerin Testosteron azalması ile ilişkisi tam olarak saptanamıyordu.
Testosteron azalması tek başına yeterli değilse yanına Büyüme Hormonu, Melatonin, Porlaktin, Estradiol, Kortikosteroitler gibi hormonlardaki değişikleri de koyarız ve Andropoz'a fizyolojik kanıt buluruz düşüncesi gündeme geldi.
O zaman da Andropoz'dan ve Andropoz'un hastalık olduğundan söz etmek yerine yaşlanmadan bahsetmenin daha uygun olduğunu düşünenler arttı. Bu durumda Andropoz ve hastalık tanımı tehlikeye girer oldu.
Tüm bu yazdıklarım kadınların kıskanmayan erkekler olduğunu kanıtlamaya yönelik olsaydı, kişisel bir yazı olurdu ve bu köşede yer almazdı.
Andropoz tanımı yapılıp hastalık olarak kabul edildiğinde tıpkı Menopoz'un hastalık olarak tanımlandığı günlerdeki gibi ilaç tedavileri gündeme gelecektir. Normal yaşlanma sürecindeki birçok erkek yaşlanmanın dayanılmaz yükünü kendilerine önerilen ilaçlarla karşılamaya çalışacak ve yaşlı değil ilaç ile iyileşecek bir hasta olduğunu düşünmeye başlayacaktır.
Sonuç: Biyolojik gelişmeyi hastalık gibi düşünen ve nüfus içinde oranı gün geçtikçe artan milyonlarca yaşlı erkeklere satılan çok liralık ilaçlar ve de yan etkilerini şimdiden kestiremediğimiz geleceğe taşıdığımız riskler...

Dr. Nedim İnce

Okunma Sayısı: 0  / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...