Kaptanın ustalığı deniz durgunken anlaşılmaz.
Ara

İş Yaşamında IQ Ve EQ Kavramları / Psikolojik Sorunlar

İş Yaşamında IQ Ve EQ Kavramları

"IQ sizi işe aldırır ancak sizi terfi ettiren EQ'dur." Nancy Gibbs

Son birkaç yıldır aşina olduğumuz, Amerikalı psikolog Daniel Goleman tarafından ortaya atılan EQ; hayatımıza girişiyle I.Q. ve E.Q. nedir tartışmalarının yanında 'günlük yaşamda ve iş yaşamında başarının sırrı nedir?' tartışmalarını da beraberinde getirdi.

Duygusal zeka yani E.Q., bugüne kadar I.Q. kavramı çevresinde şekillendirilen akademik, günlük, ve iş bilgileriyle beraber işe alım gibi insan kaynaklarının başlıca süreçlerini de yeniden şekillendiriyor. I.Q. ve E.Q. arasındaki farklarla, bu farkların hayatımızın değişik alanlarını nasıl etkilediğini tartışmadan önce kısaca bu iki kavramı tanıyalım.

I.Q. kavramı hayatımıza nasıl girdi?
Hayatımızda yerini kazanmış ve bir takım roller edinmiş bir kısaltma edinmiş olan I.Q.entelektüel zeka anlamına gelir. İlk olarak 1800'lü yıllarda tanımlanan ?zeka? konuyla ilgilenen birçok psikolog farklı yaklaşımlar getirmiş olsa da; günümüzde ağırlıklı olarak I.Q, ?bireyin zihinsel gelişim hızına paralel olarak, yaşamın farklı dönemlerinde hayatın ne olduğunu anlamasını ve öğrenmesini sağlayan zihinsel gelişim süreci? olarak tanımlanmaktadır.
I.Q. tesleri ise ilk olarak 2. Dünya Savaşı ile birlikte hayatımıza girdi. 2. Dünya Savaşı yıllarında, orduda sınıflandırma yapabilmek amacıyla uygulanmaya başlayan testler, okuma-yazma seviyesini ölçmekten ileri gidemedi. I.Q. testleri bu dönemde hakim ırkçılığın etkisiyle yanlış sonuçlara ve taraflı kullanımlara neden oldu; eğitim görme imkanına erişemeyen siyahlar düşük zekalı olarak tanımlanırken, eğitim görme imkanlarına sahip olan beyazlar yüksek zekalı şeklinde tanımlandı.

E.Q.'nun ortaya çıkışı...
E.Q. kavramının hayatımıza girmesi ise; düşünme, hayal kurma ve hissetme gibi içsel süreçlerle insan beyninin işleyişini izlemeyi mümkün kılan teknolojik gelişmeler sayesinde gerçekleşti. Duygusal zeka kavramını hayatımıza sokan ve bu konuda birçok araştırma yapan Daniel Goleman E.Q.'yu şöyle tanımlıyor;

?Kendini harekete geçirebilme, aksiliklere rağmen yoluna devam edebilme, dürtülerini kontrol ederek tatmini erteleyebilme, ruh halini düzenleyebilme, sıkıntıların düşünmeyi engellemesine izin vermeme, kendini başkalarının yerine koyabilme ve umut besleme?.

Başarıda I.Q ve E.Q'nun rolü
I.Q. ve E.Q. tanımlarını göz önüne aldığımızda genel kabullenmenin aksine I.Q. ve E.Q. kavramları, birbiriyle etkileşim içinde olan ve birbirlerini tamamlayan özellikler olarak karşımıza çıkar. Başarıyı etkileyen faktörler arasında I.Q.'ya verilen pay birçok uzman tarafından %20 olarak belirlenirken; şans, sınıf, duygusal zeka gelişimi geri kalan payı kapsıyor. Aynı karakter özelliklerini taşıyan iki kişinin çok farklı konumlarda olmasını açıklayan bu değerlendirmeye ek olarak E.Q., I.Q'nun kullanılmasını etkileyen bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Buna en açık örneği ise; stresini kontrol altına alamayan bireyin konsantrasyonunu sağlayamamasından dolayı zekasını kullanamaması oluşturuyor.

Ege Üniversitesi Psikiyatri Bölümü'nden Nagehan Buküşoğlu da E.Q'nun başarımızdaki etkisini vurguluyor:
?Çok yüksek bir matematiksel başarıya ya da geniş bir kültür yelpazesine sahip olabilirsiniz, fakat bu tür yeteneklerin belirtildiği bir ortama girmediğiniz sürece kimse sizin farkınıza varmaz. Fakat sempatik, popüleritesi yüksek bir kişiyseniz yüksek IQ değerlerine sahip olmasanız da fark edilmeniz çok daha kolaylaşır. Hatta ?aranan kişi? bile olabililirsiniz ki bu duygusal zeka olarak tanımlandığına sizin istenilirliğinizi artırıcı bir özelliktir ve başarıya ulaşmanızda daha ön plan da yer alır?.

Duygusal Zekanın 5 temel ilkesi
Öz-bilinç: Kişinin kendisinin tanıması, duygularını tanımlayabilmesi ve onların farkında olmasıdır. Kişinin duygularının farkında olması kendini anlayabilmesinin temel ilkesidir. Diğer duygusal zeka ilkelerinin gelişebilmesi için kişinin gelişmiş öz-bilince sahip olması gerekmektedir. Düşük öz-bilince sahip kişiler kendi içlerinde duygusal bir kafese hapsedilmiş gibidirler.

Duyguları yönetebilme: Duygularla başa çıkabilme yetisi bireyin kendini avutabilmesi, endişe, gerginlik gibi olumsuz düşünceyle baş edebilmesi demektir. Duygularını yönetebilen birey hayatın kötü sürprizleri ve olumsuzluklarıyla çok daha kolay başa çıkabilirken, yönetemeyen bireyler sürekli strese maruz kalırlar.

Kişisel motivasyon: Duygularınızı yaratıcı olabilecek ve hedeflerinize ulaşabilecek şekilde yönlendirebilme, yönetebilme becerisidir. Duygusal kontrol, hazzı erteleyebilme ve atılımcılık ruhunu koruma kişinin kişisel motivasyonu için çok önemlidir.

Empati: Kişinin kendini başkalarının yerine koyabilme becerisi olarak tanımlanabilir. Bilimsel olarak empati ses tonundaki ve yüz ifadelerindeki sözel olmayan mesajları okuyabilme, diğerlerinin duygularını algılayabilmedir. Empatik kişiler öğretmenlik, satış, yönetim gibi sosyal becerileri ve iletişimi gerektiren mesleklerde daha başarılı olurlar.

Sosyal Beceriler: Çevrenizdekilerin duygularını yönetebilme sanatıdır. Kişisel yönetim, ve empati gibi diğer temel duygusal yetilerin iyi kullanımını gerektirir. Bu tür beceriler popülerlik, liderlik, kişilerarası etkinlik için vazgeçilmezdirler.

İş-Yaşamında E.Q.-I.Q. etkileşimleri
Yüksek IQ'lu bireylerle yüksek EQ'lu bireyleri karşılaştırdığımızda olumlu ve olumsuz birçok farklılıkla karşılaşmak mümkündür.

Yüksek I.Q'lu bireyler üretkenlikleri, eleştirellikleri ve başarılı zihinsel aktiviteleriyle ön plana çıkarlar. Sadece I.Q'su yüksek ama E.Q.su düşük olan bir birey;iç dünyasında verimsizlik, iletişimsizlik, toleranssızlık ve müşkülpesentlik sorunları yaşayabilir.

Yüksek EQ'lu bireylerse kurdukları sosyal denge, duygularını başarıya odaklayabilme, etkili iletişim kurabilme, duygularını kontrol edebilme, sorumluluk alabilme, başarılı takım çalışması ve başkalarının düşüncelerine saygılı olma özellikleriyle ön plana çıkarlar. Bu noktada unutulmaması gereken nokta ise; E.Q.'nun I.Q.'nun aksine geliştirilebilir oluşudur.

Sadece yüksek I.Q. ya da sadece yüksek E.Q.'ya sahip olma, kişinin başarıya ulaşma şansını olumsuz etkiler. Yüksek I.Q. ve yüksek EQ aynı anda sahip olunduğunda kişisel özellikler bakımından dengelenmiş bir yelpaze sunar.

İnsan kaynaklarının rolü: E.Q.'yu geliştirmenin sırrı nedir?
E.Q. kalıtsal değil geliştirebileceğimiz bir kavramdır dolayısıyla E.Q'nun değerlendirme mekanizmalarını bilmek kendimizi geliştirmek açısından da önemlidir.

Kendini doğru ifade edebilmek,
Etkili iletişim kurabilmek,
Takım çalışmasının bir parçası olabilmek,
Sorumluluk almayı bilmek,
Bir konuda sınırlamadan ve bütünsel düşünebilmek,
Yaratıcı olabilmek,
Sorunlara çözümcü yaklaşımlar geliştirebilmek,
Kendini başkalarının yerine koymak,
gibi iş hayatında sıklıkla vurguladığımız olmazsa olmazlarımız, E.Q. kavramının bir parçasıdır.

E.Q.'nun I.Q'ya göre öneminin kavranmasıyla beraber işe alım süreçleri de bu kavram çevresinde şekillenmeye başlamış; yetkinlik bazlı mülakat teknikleri gibi yöntemler gelişmiştir.

E.Q. sadece işe alım sürecinin değil; kariyer planlarının ve yönetici destek programlarının da önemli bir parçasıdır. Kişinin kişisel gelişiminde E.Q.nun bileşenlerine önem vermesinin yanında şirketlerin de E.Q. kavramının önemle üstünde durmaları gerekir. Şirketlerin insan kaynakları birimlerinin yöneticilerini ve yönetici adaylarını duygusal zekaya yönelik geliştirmek için tarafından eğitimler düzenlediği günümüzde asıl hedefler; kendini ve şirketini daha iyi ifade edebilen, takım çalışmasında elde ettiği başarıları şirketinin başarısına dönüştürebilen, alt ve üst kadrolarıyla iletişim kurabilen ve onların ihtiyaçlarına cevap verebilen bireyler yetiştirmektir.

Okunma Sayısı: 0  / Yorum Sayısı: 1
 

uysal 09.08.2007 01:51:17 Tarihinde yorumlamış

evet özellıkle çagimizda artık herkesin bilgisi asa yukarı esit ama artik sosyal insanlar karsisindakini anlayan insanlar basarıli oluyor
Yöneticiye Bildir
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...