Kendi kusurlarını affetmeyen adamın bütün kusurları affedilebilir.
Ara

Kurnazlık ve Zeka Üzerine / Psikolojik Sorunlar

Kurnazlık ve Zeka Üzerine

Zeka sağduyu gibi değildir, yani insanlar arasında yeterince eşit bölüştürülmemiştir.

Ne var ki kimse kendinin zekasını başkasınınkinden daha aşağı görmediği ve zekalar, arasında eşitlik sağlayacak bir yöntem de pek bilinmediği için, buradaki adaletsizlik, politika gündemine hiçbir zaman girmemiştir.

Bu yüzden de zeka, ne tümden iktidara gelebilmiş, ne de tümden muhalefette kalabilmiştir. Binlerce yıldan beri biraz iktidarda, biraz da muhalefette olarak dolanıp durmuştur ortalıkta...

Zeka ile akıl arasındaki fark, her zaman ilgisini çekmiştir insanların. Ama ikisini de bir türlü, doğru dürüst birer tanımlamanın içine turtamamışlardır.

Onun için de beyin jimnastiği ile ilgili konuşmalarda sık rastlanan sorulardan biri de:
- Kurnazlık nedir, zeka nedir, akıl nedir, olmuştur.

* * *

Kurnazlık "doğru olmayan"ı "doğru" imiş gibi göstererek, kendi çıkarı için "doğrunun peşinde olan aklı" yanıltma çabalarının tümüdür. Belirli bir süreç içinde kendi kendisiyle çelişkilere düşüp iflas etmeye mahkûmdur.

"Yaratıcı akıl" ile "doğruyu bulma" atılımlarından yoksun toplumlarda, kurnazlık ağır basar. Ve ortaya, önüne gelenin birbirinin gözünü boyamaya kalktığı bir madrabazlık panayırı çıkar... Böylesine bol tepişmeli bir sıçan yuvasında ise ne güven, ne huzur, ne de doğrulara dönük rahatlamalar olur... Karşılıklı kurnazlıklar, hemen herkesi aynı ölçüde bir yaşam felcine uğratır...

* * *

Zeka geniş anlamda beynin algılama hızıdır. Halk dilinde "leb..." demeden
"leblebiyi" anlama diye tanımlanır. Ama belirli bir yöntemle bütünleşmeden, yalın ve çıplak olarak, sağlam bir sonuca ulaşamaz...

Dört bilinmezli bir denklemin nasıl çözüleceğini bilmiyorsa, bir bakışta o çözümü bulamaz. Ama sonuca ulaşamamasındaki nedeni de algılar ve o boşluğu doldurma aranışına yönelir...

* * *
Akıl, algılamalar toplamından, bilinmezi keşfe dönük, bir yargılamalar sistematiğine geçişin mekanizmasıdır. Günlük yaşam içinde ise kurnazlık zeka ile, zeka akıl ile, hepsi çevre koşullanmaları ve duygusal eğilimlerle karmakarışık olarak toplumsal kafa düzeyini oluşturur.

Bu düzeyin üstüne çıkma çabası, aklın ve düşüncenin özgürleşme çabasıdır. Rönesansta büyük bir sıçrama yapan bu çaba, Türkiye'de yeni yeni uç vermekte, donmuş kalıplara yapışma alışkanlığındaki konformist slogancılık, yeni yeni kendisini dinamik bir evreye yöneltmektedir.

* * *
Konuyu azıcık hafifletmek için, şaka seven ünlü yazarların zeka ve akıl üstüne neler söylemiş olduklarına şöyle bir göz atalım.

Büyük denemeci Alain:
- Zeki görünenlere acırım ben, diyor, zeki görünme öyle bir vaaddir ki, o vaadi tutma olanağı hiç bir zaman bulunamaz...

Mizahçı Detoeuf de şöyle diyor:
- Zeki insanların çok olmayışı büyük bir mutluluktur. Şayet herkes zeki olsaydı, bir şeyler yapma olanağı hiç mi hiç kalmayacaktı...

Yine bir mizah yazarı olan Daniel Brunet'nin sözleri de ilginç:
- Zeka para gibidir. Kötü kullanılan büyük bir servet, nasıl insanı iflasa götürürse, ustaca kullanılan küçük bir sermaye de, kişiyi pekala başarıya ulaştırabilir.

"Karamsar Notlar"ın yazarı Şiaudiere, konuya filizofça yaklaşıyor:
- Bir zeka ne kadar genişse, hudutlu oluşunun sıkıntısını o kadar çok çeker.

Maurica Donnay dalga geçiyor:
- Öylesine zeki insanlar vardır ki, ahmaklık ettikleri zaman dahi herkesten çok daha başarılı olurlar...

Ünlü oyun yazarı Achard acıklı bir gerçeğe dokunuyor:
- Tek başına zeki olmaktansa, herkesle birlikte aldanıp gitmek çok daha iyidir...

Ozan Vian da şöyle diyor:
- Zeki kişilerle birlikte olmanın sıkıntısı, hiçbirinin "en zeki benim" demeyecek kadar zeki olmasındandır.

Yine Şiaudiere'e göre "Ahmaklık kendini göstermek için ön sıraya geçmiş. Zeka ise görmek için arka sıraya yerleşmiş."

Ozan Henri de Regnier:
- Bir rastlantı insana zekayı vermiştir. O da onu kullanmış ve ahmaklığı icat etmiştir, demede...

Bir düşünüre göre zeka ile ahmaklığın bir tek ortak yönü, her ikisinin de kendileri gibi düşünmeyeni ahmak sanması...

Bir başka düşünüre göre de zeka, öylesine üstün bir yetenekmiş ki, ona sahip kişi her yaptığı salaklığa olağanüstü gerekçeler bulabilirmiş.

* * *

Akla gelince...
Anatole, France:M
- En korkutucu akıl delininkidir, diyor...

Albert Samin'e göre ihtiras uçar, zevk koşar, akıl ise yürür; o nedenle de her zaman geç gelmesinde şaşılacak bir şey yoktur.

Modernlerden Bourliaguet akıl konusunda hırçın:
- Akıllı olmak isteyen bir eşeğin ilk kanıtladığı şey, kendisinin gerçekten bir eşek olduğudur, diyor o da...

* * *

Bizden de bir soru:
- İnsanlar genellikle neden hep yazgılarından yakınırlar da, akıllarından
yakınmazlar?

Birincisinin varlığına inandıkları kadar, ikincisinin varlığına inanmazlar da ondan...

Okunma Sayısı: 0  / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...