Anasayfa
Hakkımızda
Danışmanlıklarımız
Bireysel Danışmanlıklarımız
Kurumsal Danışmanlıklarımız
Eğitimlerimiz
Bireysel Eğitimlerimiz
Kurumsal Eğitimlerimiz
İletişim
Mail
:
Şifre
:
Giriş Yap
|
Şifremi Unuttum
|
Üye Ol
Bütün insanlar üç sınıfa ayrılmıştır: Hareket ettirilemeyenler, hareket ettirilebilenler ve hareket edenler.
Seçiniz
Merak Ettiklerinizde
Psiko Keyf | Psiko Bilgite
Köşe Yazılarında
Haberlerde
Psiko Faydande
Psikolojik Sorunlarda
Ara
Evlilikte Duygusal Zeka 'nın Önemi / Psikolojik Sorunlar
Toplumumuzda kişileri çoğu kez "duygusal" ve "mantıklı" gibi iki gruba ayırma eğilimi gösteririz. Üstelik "mantıklı" sınıfına soktuğumuz kişilerden övgüyle bahsederken, diğer gruptakilerden eleştiri ile söz etme tutumu daha yaygındır. Oysa ki, her alınan kararın altında duygular yatar. İnsan kendisine yapılan bir harekete, söylenen bir söze, gördüğü bir manzaraya bir tepki/cevap vermeden önce "duygularına" başvurur. Duygularından almış olduğu mesajla düşüncelerine yön belirler ve bunu eyleme döker. Bu gerçeği kıstas olarak aldığımızda bu ayrımın çok da geçerli olmadığını görürüz. Toplumda görülen bu sınıflamanın tabi ki toplumda geleneksel bir geçmişi vardır. Şöyle ki; kız ve erkek çocuklarına duygularıyla baş etme konusunda çok farklı dersler verilir. Aileler -öfke duygusu hariç- diğer duygular hakkında kızlarıyla oğullarından daha fazla tartışırlar. Yani kız çocuklarına " duygular " hakkında erkek çocuklarına oranla daha fazla bilgi verilir. Aileler, okul öncesi çocuklarına anlatmak için masallar uydurduklarında bile, kızlarıyla konuşurken daha çok duygu yüklü sözcükler kullanırlar.
"Erkekler ağlamaz" diye büyütülen erkek çocukları ile "kızlar her yerde konuşmaz, gülmez" diye yetiştirilen kız çocukları ileri yaşlarda problem yaşamaya başlıyor. Her şeyden önce kendi duygularına yabancılık ile başlayan karşı cinsle ilişkilerinde problem yaşamaya kadar gidiyor bu sorunlar. Yetişkin bir birey olup evlendiklerinde de birbirlerinin duygularını ifade ediş tarzını anlamlandıramama ile evlilik problemleri yaşamaları da çok şaşırtıcı olmasa gerek.
Kısacası, duygusal öğrenmedeki bu farklılıklar çok farklı becerilerin oluşmasına yol açar. Kızlar "sözlü-sözsüz duygusal işaretleri okumakta, hislerini ifade etmekte ve iletebilmekte " ustalaşırken, erkekler "suçluluk, korku, incinebilirlik ve acıyla ilgili duygularını en aza indirgemekte" beceri sahibi olurlar.
Nedir duygusal zeka ?
* Kişinin kendi duygularını bilip, tanıması ve karşısındaki kişilere ifade edebilme becerisi
* Kendi duygularını yönetebilme becerisi
* Karşı tarafın duygularının farkında olabilme, anlayabilme becerisi
* Kendi kendini güdüleme becerisi
* İlişkilerini kontrol edebilme becerisini kapsar.
Evlilikte duygusal zekanın yeri ve önemi
İlişkileriyle ilgili "hoşnutluk düzey"lerini ölçmek amaçla 264 çift üzerinde yapılan çalışmaya göre aslında kadınlar için en önemli öğeler arasında "iyi iletişim" hissin gereksinimi ortaya çıkmış. Evli kadınlar üzerinde yürütülen bir diğer araştırmaya göre ise; kadınlar için yakınlık, bir şeyler, özellikle de ilişkinin kendisi hakkında konuşabilmek demektir, ifadesi çıkmış ancak bunun kadınlarca çok da iyi yürümediği sonucuna varılmış. Dr. Huston'nın bulgularına göre; flört döneminde erkekler müstakbel eşleriyle, onların yakınlık isteklerine uyan sohbetlere vakit ayırmaya daha istekli ancak evlendikten sonra, zaman ilerledikçe erkekler -özellikle daha geleneksel çiftlerde- eşleriyle bu şekilde konuşmaya daha az zaman ayırır ve yakınlık hislerini bir şeyler konuşmak yerin, bahçeyle uğraşmak, tatile gitmek gibi birlikte yapılan aktivitelerle tolere etmeye yöneldikleri sonucu bulunmuştur.
Kocaların bu artan sessizliği, kısmen evliliklerinin durumu hakkında biraz fazla iyimserliklerinden kaynaklanıyor da olabilir.(?). Kadınlar ise sorunlara daha duyarlı olarak geçmişten getirdiği tecrübeyle yaklaşır. Erkeklerin bu toz pembe bakış açısına, duygusal yüzleşmelerden hazzetmeyişlerini de eklersek, kadınların neden kocalarının neden tartışmaktan kaçınmaya çalıştıklarını bu kadar sık dile getirdiklerini daha iyi anlayabiliriz herhalde.
Aslında bir evliliği kurtaran ya da yıkan, sorunlarının çok/az olması, çiftlerin ne kadar sıklıkta seviştiği, ne kadar borç veya tasarrufla yaşayabildiği değil, daha çok, ilişkilerinin geleceği açısından daha önemli olan hassas noktaların çift tarafından nasıl tartışıldığı yani çiftlerin davranış biçimleridir. Duygusal zeka, işte bu süreçte devreye girerse tükenmiş olarak gördüğünüz ilişkiniz yeniden canlanabilir. Duygusal zeka ile bir çok soruna, karşı tarafın gözünden bakabilir ve "haksızlık bu" diye algıladığınız her şeyi rahatlıkla derinlemesine görebilirsiniz.
Renkli umutlarla kurulan iki başrol oyuncusunun oynadığı, ismi "evlilik" olan bu oyunun ilerleyen zamanlarda karşılıklı iki taraflar arası oynanan bir maç niteliği kazanıp "oyundan galip çıkma telaşına" girmek istemiyorsanız tavsiyelerimize kulak verin:
En önemli adım "empati" kurabilme becerisini kazanabilmedir. (empati: bir kişinin diğer kişinin yerine bir an için geçerek, onun gibi düşünüp algılayabilme ve hissedebilme yetisidir) Örneğin eşinin canını sıkan bir olayı diğer taraf saçma ve gereksiz olarak algılayabilir. Eğer bu kişi duygusal zekasını sorunu anlamlandırabilmek için işin içine sokarsa, söz konusu olan durumun hiç de saçmalık olmadığı farkındalığını geliştirebilir.
Dolup taşmadan önce bir panzehir olarak kendi kendine konuşma
Savunmacı olmayan dinleme ve konuşma
Sakinleşebilmek (Her güçlü duygunun kökeninde harekete geçirici bir dürtü vardır. Bu dürtülerin yönetimi duygusal zekanın temel taşlarındandır.
İlişkiye zaman ayırmalısınız
Uzlaşmaya varmayı, başkasının isteklerine saygı göstermeyi bilmelisiniz.
İletişim çok önemlidir. Sadece mutluluklarınızı değil, endişe, korku ve tereddütlerinizi de anlatmalısınız
Psikolog Esin AŞKIN
Okunma Sayısı:
0
/ Yorum Sayısı:
0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
Üye olmak için tıklayınız...
Buluşun Öncüleri
Psiko - Sağlık
İlişki Problemleri
Merak Ettikleriniz
Psiko Kefy
Sosyal Fobi
Kadın - Erkek
Başarı Hikayeleri
Seçkin Öyküler
Kişisel Gelişim
Depresyon
Sağlık Psikolojisi
Psikolojik Sorunlar
Okul Problemleri
Business Psikoloji
Kaliteli Sözler
Bilişsel Terapi
Tebessüm
Psiko - Siyaset
Panik Atak
Diger Fobiler
Psiko - Eğitim
Paradokslar
Gestalt Terapi
Neuro Psikoloji
İlginç Bilgiler
Psiko - Spor
Psiko - Aile
Hiper Aktivite
Hazır Cevaplar
Psiko - Analiz
Davranışsal Terapi
Psiko - Kitaplık
Obsesif - Kompulsif
Psiko - Çocuk
Kilo Sorunlari
Psiko - Kitap
Psikoloji Nedir?
Çocuk Psikolojisi
Dikkat Eksikligi
Psikoloji Tarihi
Kognetif Terapi
Psiko - Dinamik
Psikoterapi Nedir?
Bagimlilik Problemleri
Konusma Bozuklugu
Psikiyatri İlaçları
Sinema Terapisi
Duygusal Zeka
Psiko Biyografi
Ergen Psikolojisi
Kompleksler
Psikoloji Ekolleri
Psikolojinin Alt Dalları
Psikoloji Etiği
IQ
Araştırma Yöntemleri
Savunma Mekanizması
Psiko - Drama
Ruhsal Zeka
Andropoz Psikolojisi
Asabiyet
Beden Dili
Bilinçaltı
Değişim
Diksiyon
Empati
İkna
İletişim
İnsan Tanıma
Karar Vermek
Korku
Menopoz Psikolojisi
Mutluluk
Özgüven
Sabır
Stres
Şiddet
© donusumkonagi.net Psikoloji Portalı
Tüm Hakları Saklıdır - Dönüşüm Konağı Psikoloji Enstitüsü - Kullanım Sözleşmesi