Bütün insanlar üç sınıfa ayrılmıştır: Hareket ettirilemeyenler, hareket ettirilebilenler ve hareket edenler.
Ara

Ergenlikte Yıkıcılık / Psikolojik Sorunlar

Ergenlikte Yıkıcılık

Tüm dürtü ve davranışların amacı organizmayı korumak, onun dengesini sağlamak, varoluşu sürdürmek, gereksinimleri doyurmaktır. Biraz garip görünse de çocuklar özgüvenlerini "yıkıcı" davranışlar yoluyla da kazanabiliyorlar. Davranışlarına gösterilen tepkiyi çok iyi değerlendiriyor, neyi yapıp yapamayacaklarını bu yolla anlıyorlar. Çocuk her yaşta bir takım yıkıcı duygular taşıyor. Fiziksel, zihinsel ve ruhsal açıdan büyük dönüşümlerin yaşandığı ergenlik dönemi yıkıcı davranışların kolaylıkla artabileceği bir zemin oluşturuyor. Gelişimsel olarak sorunlar yaşayan ergenler çevreden gelen olumsuz etkilerin de kışkırtmasıyla öncelikle kendilerine dönük yıkıcı davranışlar içine girebiliyorlar. Bu dönemde merakla başlayan sigara, alkol ya da madde kullanımı gencin bedensel ve ruhsal sağlığına yıkıcı etki sağlıyor. Toplumda yüceltilen şiddet örnekleri çocukta yüce bir amaç uğruna birilerine zarar vermenin yanlış olmadığı düşüncesini doğuruyor. Özellikle bulundukları ortamlarda şu yada bu şekilde şiddetin tanığı olan çocuklar yıkıcı davranışlarda bulunmaya daha yatkın oluyorlar. Bir de televizyondaki şiddet programları çocukları derinden etkiliyor. Çocukta gece korkuları, yalnız kalmaya tepki, konsantrasyon güçlüğü görülebiliyor. Yıkıcı dürtüler her zaman her çocukta ve her yaşta mevcuttur. Ancak aile ortamlarının değişikliği çocuktan çocuğa farklılıklar yaratıyor. Sevginin disiplin ve denetimle birlikte verildiği ailelerde çocuklar yıkıcı dürtülerinin buyruğuna girmiyorlar.



İlgilerinin Özellikleri



Ergenlerin ilgilerinde bir ölçüsüzlük vardır.

Duygu, düşünce ve davranışlarında bir aşırılılık söz konusudur.

Ergenlikte ilgiler çabuk söner ve yeni ilgiler ortaya çıkar.

İlgilerde artış görülür ve değişik ilgilere verdiği değer de değişir.

Ergenlik döneminin başında ilgilerde bir dengesizlik görülür. Ergenlik yılları ilerledikçe bu dengesizliklerde de azalmalar görülür



Ergenlikte İntihar



Ergenlik döneminde yoğun olarak görülen bir durumdur. Nedeni moda ya da paylaşılan bir duygu gibi görülmesidir. İntihar nedeni olarak kişi kendisi ile ilgili değil ailesi ile ilgili şeyleri ortaya atmaktadır özellikle intihar örnekleri ve görüntüsü insanları çok etkiliyor ve ümitsizlik duygularını oluşturuyor. Eğer kişilerin çocukluk yaşantılarında, ailesinde intihar geçmişi varsa bu çocukların ya da kişilerin intihar etme olasılıkları fazladır. İntiharın önemli nedenlerinden birisi de depresyondur. Depresif kişiler olayları hep kendilerine mal ederler, olayların tek sorumlusunun kendileri olduğunu düşünürler. Ailevi problemler, çözülmemiş hastalıklar... depresyona neden olur ve depresyonun son noktası da intihardır.



Bu dönemde ergenlere nasıl davranılmalıdır ?



Ebeveynlerin kafası karışık oluyor. Aileler ergeni bazen çocuk gibi görüyor ve öyle davranıyorlar. Bazen de "Sen artık büyüdün" deyip bir büyük gibi davranmasını bekliyorlar çocuktan. Ergenlerde bazen yaşından daha küçük, bazen yaşından daha büyük davranabiliyorlar. Dolayısıyla her iki tarafında kafası da çok karışık olduğu için rol karmaşası yaşanıyor. Bu kişi bir erişkin midir,yoksa bir çocuk mu? Çocuğun ergenlik dönemine girişiyle ailede de birtakım değişiklikler olması ve ailedeki kuralların bir miktar esnetilmesi gerekiyor. En azından gencin artık daha fazla kendi adına karar verebilmesi, kendi sorumluluklarını üstlenebilmesi, kendi işlerini düzenleyebilmesi bekleniyor. Hayat alanını sınırlarını aileden ayırması söz konusu. Daha önce çocukluk döneminde aileler çocuklarının hemen hemen her şeyinden haberdar olup her şeyiyle ilgilenirlerken şimdi artık gencin kendine özgü, ailesiyle paylaşmayacağı bir alanı var oluyor. Bu, sadece davranış açısından değil, düşünsel açıdan da olabiliyor. Bazı düşünce ve duygularını ailesiyle paylaşmak yerine, arkadaşlarıyla paylaşmayı tercih ediyor ergenler. Dolayısıyla ailedeki sınırlar bir miktar daha esneklik kazanmalı. Gencin dış dünya ile ilişkileri biraz daha artmalı bu dönemde. Bu çerçevede onun sınırlarına saygı göstermek, fikirlerini daha fazla dinlemek, daha fazla sorumluluk almasını beklemek, kendi kararlarını vermesi ve sonuçlarını görmesi için ona fırsatlar tanımak gerekiyor. Kendi duygularını daha fazla düşünmeye başlayan ergenler sorulduğunda kendi duygularını daha rahat bir şekilde ifade edebiliyorlar. Bukendinin farkındalığının artmış olması, gençlerin kendilerini daha çok gözlemlemelerine neden oluyor. Bu da bir miktar daha gerginlik yaratabiliyor. Bu dönemde yapılacak şey bu sinirliliğin, zorlukların, üzüntülerin üzerine gitmemek, gence bunun geçeceğini, bunu atlatacağını söyleyerek sakin bir tavırla yaklaşmak uygun olur; tabii sorunlar ciddi boyutlara ulaşmadığı sürece. Bu hafif geçen sinirlilikleri, çalkantıları, sıkıntıları aşabileceği mesajını vermek yeterli olacaktır. Anne babalar istediği zaman yanında oldukları mesajını vermeliler çocuklarına.



Bu dönemde yaşanan sorunların kalıcı etkileri oluyor mu?

Birtakım psikolojik hastalıkların ilk belirtileri bu dönemde ortaya çıkabilir. Gencin ilk kez aileden biraz daha uzaklaşıp topluma daha fazla açılması gereken bu dönemde eğer bu açılımı yapamazsa, birtakım sosyal becerileri kazanamazsa, yaşamında zorluklarla karşılaşabilir. Örneğin, genç çok içine kapanıksa ve eğer bu dönemde yeterince çevreye açılamaz, karşı cinsle arkadaşlıklar kuramaz, grup içinde birtakım rollerde kendisini deneyemezse, ileride bu davranışları kazanması çok zor olur. Dolayısıyla daha önceden gelen birtakım sorunlar varsa, bunların tamir edilmesi için çok uygun bir fırsat. Çünkü çocuk birdenbire aileden çıkıyor, kendini birdenbire farklı bir dünyanın içinde farklı aynalarda görme fırsatı oluyor. Bu farklı aynalarda kendini görüp istediklerini değiştirme olanağı bulamazsa, eksiklikler, sorunlar geleceğe taşınıyor ne yazık ki.



Fiziksel değişimler konusunda önceden bilgi verilmeli mi?



Fiziksel değişimlerle ilgili bilgi aktarmanın yararları büyük. Bunun en kolay yolu da sanıyorum kitaplardan okuyarak çocuğun kendisinin öğrenmesidir. Bunları okuması sağlanabilir. Okuduktan sonra sormak istediği sorular varsa konuşulabilir. Aynı cins ebeveynden veya abla, ağabeyden öğrenmesi de söz konusu olabilir. Bu bilgiler aktarılırken mümkün olduğunca bilimsel ve objektif bir şekilde verilmeye gayret edilmeli. Endişelendirmeden çocuğa kendisinde ortaya çıkacak değişimler aktarılmalı. Aksi takdirde çocuk kendisine ne olduğunu bilmediğinde daha fazla endişe ve huzursuzluk yaşayabiliyor. Ama ne tür bir değişim olacağını bilirse, çok daha kolay kendisini ayarlayabilir.

Okunma Sayısı: 0  / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...