Bütün insanlar üç sınıfa ayrılmıştır: Hareket ettirilemeyenler, hareket ettirilebilenler ve hareket edenler.
Ara

Beni Doğallığıma Döndür Doktor / Psikolojik Sorunlar

Beni Doğallığıma Döndür Doktor

Türkiye'de artık birçok insan terapi için psikiyatrından gestalt yöntemini talep ediyor. Terapistler de eskisinden çok uyguluyor, çünkü Türkiye'de insanın ruh-beden ve zihin bütünlüğü, Doğu felsefelerinin de etkisiyle eskisine göre daha bir önem kazandı.

Doğulu felsefeciler, bundan binlerce yıl önce keşfettiler, insanın ancak beden-zihin ve duygu bütünlüğü içinde sağlıklı olabileceğini. Aklın yolu bir olduğu için tabii ki, Batılı filozoflar da aynı yolu izlediler. Gestalt teknikleri ve terapisi de bunlardan biri... (Gestalt almanca bir kelime ve davranış anlamında kullanılıyor) Doğduğunda, beden-zihin ve ruh bütünlüğü bozulmamış insanlar, zamanla maruz kaldıkları travmalar ve yaşantı durumları nedeniyle çeşitli savunma mekanizmaları geliştiriyor. Bu mekanizmalar ve bölünmüşlük, bir sürü ruhsal sıkıntıyı da beraberinde getiriyor. İnsanı yeniden bütünlüğüne döndürmeyi hedefleyen ve Gestalt tekniklerini uygulayan terapistler; kendilerine gelen hastalarını beden-ruh ve zihin bütünlüğü içinde ele alıyor, tüm bu noktalardaki sorunları irdeliyor ve çözümlerini üçlü bir bütünlük içinde oluşturuyor. Örneğin saplantılı bir bozukluk içindeki bir hastanın bu sorununun, beynindeki bir kimyasal sorundan kaynaklanması da mümkündür, geçmişteki kayıplarıyla da ilişkisi olabilir ve bu sorun onun bedeninde kasılmalarla ortaya çıkabilir.

Üç ayrı sorun gibi duran bu bozukluk aslında tek bir sorundan kaynaklanabilir ve Gestalt terapisi bu sorunların hepsini ayrı ayrı irdeleyip bir bütün içinde çözer. Yani insanı bütünlüğüne ulaştırarak tedaviyi amaçlayan Gestalt'çı uygulamalarda; davranışlardan, beden dilinden, duyguların ifadesinden, bütünleştirme ve hayalleme tekniklerinden, rüyalardan, sanat ve hareket terapilerinden yararlanılıyor. Örneğin terapist hastadan, o konuya ilişkin hayaller kurmasını ve bunları kağıda dökmesini istiyor, veya hayalindeki sorun ya da umutların resmini çizmesini istiyor. Terapilerde dansın da iyileştirici ve kişinin bedenindeki sorunu fark etmesi açısından önemi çok büyük. Ve tüm bu terapiler sonunda; doğduğunda bedeni, zihni ve ruhu uyum içinde olan insanlar, zaman içinde çeşitli savunma mekanizmaları geliştirerek, bu bütünlüklerini bozmak durumunda kaldıklarını fark ediyor. İşte sağlıklı insana yani en doğal hale dönebilmek, Gestalt terapisinin en önemli amaçları arasında yer alıyor.

Bedenin ne söylüyor?
Psikoterapist Pınar İlkkaracan, gestalt terapi tekniklerini Türkiye'de ilk uygulayanlardan. İlkkaracan, gestalt tekniklerinin kendisi açısından önemini şöyle dile getiriyor: "Benim ekolümde; beden, zihin ve ruhsal süreçler bir bütün ve bunlar birbirinden ayrılamazlar. Yani bedensel süreci, zihinsel süreçten ayıramayız. Bu nedenle terapiye gelenlerde, bunların üçüne de bakmak ve bütün olarak görmek gerekir. Çünkü insanın ruhsal ve bedensel süreçlerinin zihne yansımaları var. Bunların hepsi arasında bir etkileşim bulunuyor ve hepsi bize bir bütün olarak gerçek resmi veriyorlar. Gestalt, diğer terapi yöntemlerinden farklı ve insanlar artık bunu daha çok önemsiyor; çünkü burada, diğer terapilerden farklı olarak, bedenin ne hissettiğine bakmak da önem kazanıyor. Ben örneğin terapilerde bedenin anlatımlarının ne kadar önemli olduğunu görüyorum. Mesela danışan kişi size bir şey anlatıyor ve bundan etkilenmediğini söylüyor, ama ben görüyorum ki, o anda nefesini tutuyor. Yani zihni ve bedeni başka şey söylüyor. Ve söylenen bir şeyin bedenle mi, zihinle mi söylendiği önemlidir. Terapinin sonunda, benim için varılmaya çalışılan nokta; beden, zihin ve ruhun tekrardan uyum içinde çalışmaya başlayabilmesi, çünkü aslında dünyaya böyle geliyoruz. Sonradan geliştirmek zorunda kaldığımız mekanizmalar, bizim uyumumuzu bozuyor, biz doğala dönmeye çabalıyoruz."

Gestalt felsefesinde, 'şimdi ve burada' çok önemli ama geçmiş de aynı derecede önemli. Gestalt terapisinde, çocuklukta olan şeylerin şimdiye nasıl yansıdığına da bakılıyor. İlkkaracan'a göre, gestalt felsefesi, Batı'dan çıkmış gibi görünse de son yüzyılda, Batı'da çıktığı iddia edilen ama kökleri Doğu'ya dayanan akımlardan biri. Çünkü Doğu felsefelerinin yaklaşımında bunların tümü var.

Türkiye'de yeni bir ekol
Ankara'da kurdukları Gestalt Terapi Derneği'nde psikiyatr, psikolog, psikolojik danışma ve rehberlik uzmanlarına da eğitim veren uzmanlardan Psikoterapist Ceylan Daş, Çağla Gülol ve Feza Balkaya, son yıllarda Türkiye'de de adından sıkça söz edilmeye başlanan gestalt yaklaşımından bahsederken; öncelikle bütünleştirici bakış açısıyla, kişisel ihtiyaçlara verdiği önemle ve çok çeşitli, esnek teknikleriyle kişisel gelişim konusunda önemli katkıları olan bir psikoterapi ekolü olarak tanımlıyorlar. Ceylan Daş'a göre, gestalt terapi yaklaşımının bazı terapi ekollerinden farkları şöyle:

"İnsanı; duyguları, düşünceleri, davranışları ve bedeniyle bir bütün olarak ele alıyor. Yine diğer ekollerden farklı olarak, sadece insanı ya da sadece çevreyi değil, çevre içindeki insanı bir bütün olarak değerlendiriyor. Gestalt terapisi; müzik, dans, resim gibi sanatsal uygulamalardan da yararlanıyor. Terapide kişinin kendisinin, çevresinin ve bu ikisi arasındaki ilişkilerin yaşayarak farkına varması için çalışılıyor."

Çağla Gülol ise gestalt tekniklerinin bir terapi ekolu olarak her türlü psikolojik sorun için uygulanabileceğini savunuyor ve şunları söylüyor: "Bu uygulamalar bireysel, çift-aile ya da grup olarak gerçekleştirilebiliyor. Buna ek olarak, herhangi bir sorunu olmayan ama kendisini daha iyi tanımak, geliştirmek ve sahip olduğu potansiyelleri kullanılabilir hale getirmek isteyen herkese uygulanabilir. Dolayısıyla, kurumsal hizmetler, yani insan kaynakları gibi organizasyonlarda, sanatsal eğitimlerde ve okullarda, pek çok alanda ve farklı yaş gruplarında kullanılabilir."

Terapist Feyza Balkaya ise öncelikle, gestalt yaklaşımında esas olanın, konuşmak değil, yaşamak olduğunu savunuyor. Klinik psikoterapist Rebia Erdoğan bu tür terapilerin neden önem kazandığını şöyle anlatıyor: "Gestalt okulları bütünlükçü yaklaşımı benimsiyor; çünkü kişiyi ayrı, toplumun kurumlarını ayrı düşünmüyor ve bunlar arasındaki ilişkiyi önemsiyor. Ayrıca kişinin ruh sağlığı ile beden barışıklığının koşut olduğunu da savunuyor. Burada kendi sınırlarını tanımak ve fark etmek gibi bir kavram var. Mesela kendi kapasitesini fark etmek, bütünlük içinde kullanmak öne çıkıyor ve bu, çağdaş bir terapi yöntemi."

Füsun SAKA


Okunma Sayısı: 0  / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...