Bu dünya bize atalarımızdan miras kalmadı. Biz onu çocuklarımızdan ödünç aldık.
Ara

Danışan Merkezli (Client-Centered) Psikoterapi / Psikolojik Sorunlar

Danışan Merkezli (Client-Centered) Psikoterapi

Bu psikoterapi ekolünün kurucusu Carl Rogers insanların temelde "iyi" olduklarına ve sürekli gelişerek, kendilerini gerçekleştirmek istemelerine inanmaktaydı. Rogers'in temel varsayımı şudur: İnsanların doğuştan getirdikleri en kuvvetli dürtü kendini gerçekleştirme, kendini ifade etme dürtüsüdür. Çocuk ilk günlerden başlayarak bunu yapmaya başlar.Çocuğun kendini gerçekleştirme dürtüsü, onun çevresindeki insanlarla ve o andaki koşullarla her zaman uyum içinde olmayabilir.
Örneğin sabah saat altıda uyanan çocuk, büyük bir zevkle,sesinin yettiğince şarkı söylemeye başlar. Bu davranış, çocuk için bir kendini ifade etme, kendini gerçekleştirme davranışıdır. Akşam geç yatmış olan ve sabahın o saatinde uykusunu alamamış olan anne ve baba, bu davranışa "kapa çeneni, yoksa yanına gelirsem kötü yaparım seni ! " diye tepkide bulunabilir.

İşte o anda çocuk iki seçenekten birini seçmek zorundadır:
(1) Ya anne-babasının söylediğine aldırmayarak kendini ifade etmeye devam etmek, ya da
(2) onların sözüne uyarak şarkı söylemeyi bırakmak.
İlk seçeneği seçtiği zaman çocuğun anne-babasıyla ilişkisi olumsuz bir yönde gelişir; çocuk onların sevgisini kaybedebilir ve sonunda cezalandırılabilir. İkinci seçeneği izlediğinde çocuk anne-babasıyla ahenkli bir ortam yaratır, ancak aynı zamanda kendi kendine şu mesajı da verir:" Senin ne istediğin önemli değil, kimse senin mutlu olacağına aldırmaz. Bu yaşam içinde canının istediğini yapamazsın, sen ancak anne-babanın yaptığını yaptığın sürece sevilirsin !"

Çocuğun yaşamında yukarıda bahsedilen ikinci türden seçimler sık sık tekrar ederse, çocuğun kendini gerçekleştirmesi törpülenir ve zamanla çocuk öyle bir noktaya gelir ki, bu noktada kendini ifade etmeye yönelik istek ve dürtülerinin farkına varmamaya başlar. Bu süreç kişinin kendine saygı duymasını engeller. Çocuk kendi duygu ve isteklerinin farkına varmadığı sürece çevresiyle kendi istekleri arasındaki çelişkinin de farkına varamaz.
Bu nedenle çoğu kişi kendi istek ve duygularının "farkına varmamayı öğrenir." Kendi istek ve duygularından gittikçe kopan birey, kendi kendisiyle iletişimden uzaklaşır ve iç dünyasındaki istek ve dürtüleri arasında tutarsızlık, ahenksizlik oluşur. Rogers'in psikoterapisi iç dünya ile davranış arasındaki bu tutarsızlığı ortadan kaldırmaya yönelik bir psikolojik yaklaşımdır.
Bu yaklaşım hiç bir çocuğa ceza verilmemelidir şeklinde anlaşılmamalıdır. Yalnız ceza verirken çocuğun "beni" ve davranışı arasında bir ayrım yapılmalıdır. Cezalandırılan çocuk değil çocuğun davranışı olmalıdır. Örneğin" Yaptığın bu davranış kötü, bu davranışını onaylamıyorum. Ama seni seviyorum" mesajı verilerek gerektiğinde çocuk cezalandırılabilir.

Rogers'in psikoterapi anlayışına göre
(1) Danışana koşulsuz saygı göstermek gerekir.
(2) Psikoterapist danışanına empatik anlayış göstermek zorundadır.
(3) Psikoterapist samimi ve içten olmalıdır.
Böyle bir ortamda zamanla kişi terapiste gerçekten çok güvenir ve bu özgür ortamda yavaş yavaş bastırmış olduğu duygu ve düşüncelerinin farkına vararak, bunları ifade etmeye, ket vurularak yarıda kalmış olan kendini gerçekleştirme sürecine yeniden başlamaya girişir. Kendine saygısı artar, kendini olduğu gibi kabul etmesini öğrenir ve parçalanmış bir kişi olmaktan çıkıp, derli toplu, kendi kendisiyle iletişim kurabilen tüm bir kişi olma yoluna girer. Bir anlamda birey kendi yaşamında bir tutarlılık, bir uyum bulmaya başlamıştır.

Danışan merkezli psikoterapi haftada bir kez yapılır. Rogers "hasta" tabirini kullanmaz "danışan" tabirini kullanırdı. Freud'cu yaklaşım kişinin psikopatoloji gösterdiğini baştan kabul eder ve onu hastalıktan kurtarmayı amaçlar. Rogers kendisine danışmaya gelen kişinin, kendini gerçekleştirme yönündeki gelişmesine ket vurulduğundan böyle bir gereksinmesi olduğunu düşünür. Kişi hasta değildir bir bir danışmana gereksinimi vardır.

Psikolog Tuncay ÖZER

Okunma Sayısı: 0  / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...