Bu dünya bize atalarımızdan miras kalmadı. Biz onu çocuklarımızdan ödünç aldık.
Ara

Seven Adamla Papatya / Psikolojik Sorunlar

Seven Adamla Papatya

Sevgisiz insan, bir gün şans eseri bir çiçek

bahçesinde bulmuş kendini, bahçedeki

çiçekleri hiç düşünmeden ilerlemiş bir süre.

Bir düzlüğün ortasında mola vermiş bir ara.

Etrafına bakmış bir süre, hiç bir çiçek

bir şey ifade etmemiş ona. Sonradan yıkılan

bir ağaç görmüş ve onun yanında bir papatya.

Papatya kendinden emin, o köşede yıkılan

ağacın yanında çıkan rüzgara göğüs geriyormuş.

Papatya o kadar güzelmiş ki...Sevgisiz insan

sevgiyi tanımış. Buna şaşırmış. Alışamamış,

ne yapması gerektiğini bilememiş. Pek tabii

bildiğini sanmış... Papatyayı sevmiş, okşamış,

rüzgar ona zarar vermesin diye araya girmiş

oturmuş... Papatya bir süre tekrar dikleşmiş.

Papatyanın zarar görmesinden öylesine

korkuyormuş ki, böylesi bir güzelliğin sonsuza

dek sürmesini, o kadar çok istiyormuş ki...

Papatyanın, ellerine dokunduğu her an, onu

hissettiği her an kendini dünyanın en mutlu

insanı hissediyormuş... Sevgiyi öğrenen adam,

gerek papatyayı korumak için gerekse ona olan

doyumsuzluğundan dolayı papatyayı koparmayı

ve yanına almayı istemiş. Onu bu bahçeden

koparmak ona çok doğru gelmiş çünkü, onu

yanında hep koruyabilecek, sevebilecekmiş.

Papatyayı hiç düşünmeden çekmiş,

koparmaya çalışmış, papatya buna direnmiş,

direnmiş. Seven adam anlayamamış

bu direnci, daha da güçle yüklenmiş papatyaya.

Aklı o zaman neredeymiş, kim bilir...

Papatya gün geçtikçe solmuş, solmuş...

Adamın gölgesi onu öyle bir kapıyormuş ki,

soluk almasını engelliyormuş. İşin garibi

adam bunu görsede anlayamıyormuş,

papatya soldukça üzerine daha çok titriyor,

iyice kapıyormuş güneşini. Sevmeyi yanlış

öğrenen adam, en sonunda dayanamamış

ve papatyayı tüm gücüyle kendine çekmiş.

Tüm dünyaya ne mutlu.. Ve o salak adama

ne mutlu ki, papatya herşeye rağmen

direnebilmiş gücü kalmasa da. Ama bu

direniş o kadar büyük bir güç gerektirmiş ki,

o herşeyden çok sevdiği papatya boynu bükük

kalmış... Seven adam işte o noktada her şeyi

görmüş ve anlamış, yaptığının acısı ona

öyle bir koymuş ki, sendeleyip yere düşmüş.

Hayatında tanımadığı acıyı çekmiş adam.

Hayatta kendini ilk defa haksız, ilk defa

bencil, ilk defa küçük hissetmiş. Ağlamak

para etmezmiş, üzülmekte. Güneş de

hemen fayda etmezmiş papatyaya.

Sevmiş adam, bir çiçeğe nasıl davranması

gerektiğini görmüş gözündeki perdeler

kalkınca... Ağlayarak çiçeğin yanında durmuş,

rüzgara karşı kendini siper etmiş yine ama

çiçeği ne koparmaya çalışmış bir daha, ne de

üzerinde gölge etmeye... Papatya, tekrar mutlu

bir şekilde bütün asilliğiyle ve gücüyle dimdik

ayakta durana kadar bekleyecekmiş öylece,

yakınında olacakmış çünkü, çiçeğin ona ihtiyacı

olacağı bir zaman olursa o da o anda çiçeğinin,

papatyasının yanında olacakmış. Seven adam,

papatya onu bir daha hiç sevmese bile, onu

sonsuza dek sevecekmiş, çiçek isterse uzakta,

çiçek isterse yakında... Çünkü seven adam için

değerli olan tek şey varmış, o da çayırda

tek başına ayakta durmaya çalışan eşi benzeri

olmayan güzellikteki o tek papatya

Okunma Sayısı: 0  / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...