Bütün insanlar üç sınıfa ayrılmıştır: Hareket ettirilemeyenler, hareket ettirilebilenler ve hareket edenler.
Ara

Tarihteki Önemli Kişiler Ve Psikiyatri / Psikolojik Sorunlar

Tarihteki Önemli Kişiler Ve Psikiyatri

Isaac Newton- Manik Depresif Bozukluğa Rağmen Bilimsel Düşünce ve Keşifler:

1642 yılında İngiltere'nin Woolsşorpe kentinde doğdu. Doğumundan üç ay önce babasını kaybetmiş olan Newton'un annesi de başka birisi ile evlenerek taşınınca, kendisini anneannesi büyütmüştür. Derslerde fazla öne çıkamamış ve yeterince derslere eğilememiştir. Çocuk yaşlarında mekanik konularındaki yeteneğini göstererek, güneş saatleri, uçurtmalar yapabilmiştir. Üvey babası da ölünce ailesi tarafından okuldan alınmış ve aile topraklarını yönetmek zorunda kalmıştır. Bu işlere ilgisiz olan genç Isaac, daha sonraları annesini ikna etmiş ve üniversiteye girebilmek için tekrar okul hayatına dönmüştür. On sekiz yaşındayken Trinity College'e girme başarısı gösterdi. Burada fen ve matematik alanında bilimsel verilere ulaşabildi. Bu sırada çıkan veba salgını ile üniversite kapatılınca tekrar çiftliğe geri dönerek, burada araştırmalarına devam etmiştir. 23 yaşında iken matematik alanında "diferansiyel ve integral" konusunu ortaya çıkarmıştır. Bu konu matematik alanındaki gelişmeler için önemli bir başlangıç noktasıdır.27 yaşına geldiğinde kuramlarını açıklamaya başlamıştır. Yaptığı deneyler sonucu, beyaz ışığın gökkuşağında gördüğümüz bir dizi rengin bileşkesi olduğunu göstermiştir. Işığın yansıma ve kırılma özelliklerini inceleyerek 26 yaşında iken ilk yansıma teleskobunu üretmiştir. 30 yaşında iken geliştirdiği teleskop ile Kraliyet Topluluğu'na üye seçilmiştir. En önemli keşif alanları arasında mekanik (hareket bilim) gelmektedir. Bu konuda formüle ettiği kuramları sonucu, fizik bilimi kapsamında doğa kanunları matematiksel hesaplar ile kağıt üzerinde gösterilebilir hale gelmiş, evrensel çekim yasası olarak adlandırılan fizik yasasını gözler önüne sermiştir. 27 yaşında iken öğrenci olarak girdiği Trinity Collage'e öğretim üyesi olmuştur. Burada yirmi yedi yıl süreyle ders vermiştir. 45 yaşında iken yerçekimi ve hareket yasalarını içinde barındıran "Doğa Felsefesinin Matematik İlkeleri" ("Principia" olarak da adlandırılır) adlı büyük eserini yayınlamıştır. Düşen bir elmayı görmesi üzerine yerçekimi kavramını ortaya attığı çocukluğumuzdan beri söylenegelmiş bir durumdur. Buradan hareket edilerek, gökbilimde yıldız ve gezegenlerin yerleri, hareketleri kesin olarak hesaplanabilir hale geliyordu. Bu eseri yayınlanana dek içine kapanık bir dönem yaşayan Newton, bundan sonra daha çok Londra'ya gitmeye başladı ve politika içine girmeye başladı. 54 yaşında darphane müdürlüğüne atandı. 61 yaşında Kraliyet Topluluğu'na başkan seçilerek, ömrünün sonuna dek bu görevde kaldı. 62 yaşındayken, " Optik İncelemesi" adlı yapıtını yayınlamıştır.Bunlar dışında akustik (seslerin incelenmesi) termodinamik (ısının incelenmesi) alanlarına da keşifleriyle destek vermiştir. Newton tek tek, düzensiz ve kısıtlı kuramları daha geniş amaçlarla kullanılabilir, daha etkin ve birleşik bir hale getirmiştir. 83 yaşında bozulan sağlığı nedeniyle, Kensington kentine gitmiş ve orada yaşamını tamamlamıştır.

İki uçlu duygulanım bozukluğu (manik depresif bozukluk) hastası olan Newton, depresif dönemlerinde çevresinden uzaklaşır, intihar düşünceleri içine girer, bitip tükenmek bilmeyen günah düşünceleri ile mücadele ederdi. Bu dönemlerde uykusu, iştahı ve enerjisi bozulurdu. Bu depresif dönemlerinde felaket temalı düşünceleri, hastalık sahibi olma ve kötülük görme hezeyanları olurdu. Böyle zamanlarda dünyaya bir kuyruklu yıldızın çarpacağını ileri sürmesi, çalışmalarının engellendiği şeklinde sözleri vb olaylar sonucu akıl sağlığının bozulduğu ve kendisine güvenilemeyeceği şeklinde yargılara neden olmuştur. Bu süre içinde çalışmaları da elbette olumsuz etkilenirdi. Üretkenliği azalır, başlayan çalışmaları yarım kalır, yeni bir çalışma içine girmesi uzun süreler alabilirdi. Bu devrenin sonrasında bazen hipomani dönemine girerdi. Bu dönemlerde ise sabahlara dek çalışır, müşiş bir enerji içinde olur, düşünceleri adeta birbiri ardından uçuşurdu. İnsanlarla ilişkileri artar, çok çeşitli faaliyetler içine girerdi.Buluşlarının çoğunu da bu hipomani dönemlerinde gerçekleştirirdi.

Etrafınızdaki parlak başarılara dikkat ettiğinizde fark edebileceğiniz şeylerin başında bunların arkasında büyük acılar, yoksunluklar ve dramlar yattığıdır. Hiçbir başarı kolay kazanılmamaktadır. İnsanların kalitesine tek olaya bakarak değil, daha geniş bir zaman dilimini ölçü alarak bakmalısınız. Bu şekilde insanlara hak ettikleri değeri verebilirsiniz. Zorluklar ve eksikliklerin kişiyi toplum dışına itmesinden kişinin yakın çevresi, aile büyükleri sorumludur. Bu noktada yakınlarımıza ve yakınımızda olanlara daha duyarlı olmamız, kişilere ve kurumlara sahip çıkmamız görevlerimiz arasındadır. Bencil bir bireysel düşünce kısa dönemde bize birşeyler kazandırabilirse de, uzun erimde kaybettireceği kesindir. Bu nedenle birbirimizin acısını hissetme ve onarma gayreti, insan kazanma konusundaki maddi ve manevi fedakarlık belki de gelecekte parlayacak zekalara yapabileceğimiz ilk destek niteliği taşıyacaktır.İnsanlara zaman ve şans tanınmalı, üreticilikleri desteklenmeli ve hayata küstürülmemelidir. Newton gibi kişiler petrol yatakları, elmas madenleri gibi düşünülmelidir. Dahiler kolay yetişmemektedir. Bu gençlerin çalışmalarına saygı duymalı, desteklemeliyiz, çeşitli sebeplerle toplumdışına çekilenleri hayatın, eğitimin içine çekmeliyiz. Onlar tekdüze, akıldışı yaklaşımlarla yıldırılmamalıdır. Fizik, kimya ya da matematik ne olursa olsun, bizimde bir nobel kazanmamız gerekmiyor mu artık?

Çevrenize başkalarından farklı bir şekilde bakma alışkanlığını geliştirmek de size ve çocuklarınıza çok şey katacak bir alışkanlıktır. İçinde yaşayarak, sahip olduğumuz herşey önemsenmeli,en iyi bir şekilde değerlendirilmelidir. Araştıran, gözlem yapan, sorgulayan ve saptadıklarını ifade edebilen bir kişi bilim dünyasının engin denizlerinde açılmak için demir almış demektir. Yaptığımız işe de bu şekilde sarılmalıyız. Yapılan iş nasıl daha iyi ve etkin hale getirilebilir. Olaylara dışarıdan bakma becerisi ile işlerin yoğunluğundan yıpranmadan bu bakış açısı ile herşey daha bilimsel hale getirilmelidir. Bu şekilde yaşanan bir aile ve çalışılan bir iş daha makul ve mantıklı bir şekilde işlemez mi?

İki uçlu duygu-durum bozuklukları psikiyatrik hastalıklar arasında eski çağlardan beri tanımlanagelmiş olan bir bozukluktur. Atakların önlenerek, kişinin toplum içinde normal bir birey gibi hayatını sürdürmesi mümkündür. O anki görünümü ne olursa olsun, bu kişilere uygarca davranılmalı, tedaviye yönlendirilmeli ve yaşama daha sıkı bağlanabilmek için sizden sabır ve destek görmelidirler. Tedavi uzun soluklu olup, tedavide değişik stratejiler izlenebilir. Kişiler psikiyatr kontrolü ile tedavi altında kaldıkları zamanlarda mutlu bir aile kurabilir, iş hayatlarını başarı ile devam ettirebilirler.

Okunma Sayısı: 0  / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...