Hedo'nun Başarı Öyküsü / Psikolojik Sorunlar
Aileden Bosnalı olan Hidayet Türkoğlu, doğup büyüdüğü İstanbul'un Bayrampaşa semtinde basketbol topuyla tanışmıştı. Bayrampaşa İlköğretim Okulu'nun bahçesinde gece gündüz basketbol oynayan bu kıvırcık saçlı, çelimsiz çocuğun basketbola olan yeteneğinin fark edilmesi uzun sürmedi. O çok sevdiği semtinden kopmadan Efes Pilsen'in altyapısına transfer olan Hidayet, Çavuşoğlu Koleji'yle oynadığı Dünya Şampiyonası'nda parlayınca kulübü bu yetenekli çocuğun üzerine titremeye başlamıştı.
Efes Pilsen'in Koraç Kupası'nı kazandığı 1995?96 sezonunda henüz yıldız takım oyuncusu olan Hidayet, her idmandan sonra, dönemin efsanelerinden Petar Naumoski'yi izlemek için salonda kalmaya başladığında hayatının en önemli tercihlerinden birini yapmıştı. Günler ilerledikçe Hidayet'in bu ilgisi Makedon guardın ilgisini çeker ve onu yanına çağırarak beraber idman yapmayı teklif eder. Bu teklif karşısında sevinçten çığlık atmamak için kendisini zor tutan, şimdinin NBA oyuncusu Hidayet, bir anlamda idolüyle antrenman yapma fırsatını da yakalamıştır.
Naumoski'nin takım içindeki liderlik vasfından çok şeyler kapan Hidayet, Mirsad Türkcan'ın Houston Rockets tarafından draft edilmesinin ardından coach Aydın Örs tarafından Efes Pilsen A Takımı'nın hazırlık kampına davet edildiğinde, profesyonel basketbolculuk kariyerine de adım attı.
Sezon öncesi İtalya'nın Bormio kasabasında yapılan özel bir turnuvada Aydın hocanın verdiği şansı çok iyi kullanan ve ilk maçında 17 sayı atan genç oyuncu, ilk profesyonel sezonunda göze girecek performansı göstermeyi başardı.
Hidayet, Allah vergisi atletik fiziğini geliştirip, şutunu da bir şekle sokunca ikinci sezonda takımının vazgeçilmezi olup çıkıverdi. Artık hem basın hem de coachu Aydın Örs ondan çok şeyler beklemeye başlamıştı. Şampiyonluğun Tofaş'a kaptırıldığı 1998?99 sezonundan sonra takıma neşteri vuran Efes Pilsen Kulübü Başkanı Tuncay Özilhan, Ufuk Sarıca, Volkan Aydın, Petar Naumoski ve Murat Evliyaoğlu gibi kemikleşmiş oyuncuları bir anda kapının önüne koyup, yeni bir takım oluşturduğunda en önemli rolü Hidayet'e biçmişti. Yeni takımda Hidayet'in yanında kimler yoktu ki. İbrahim Kutluay, Hüseyin Beşok, Damir Mulaomerovic ve Predrag Drobnjak'la sezonun en büyük favorisi olan Lacivert?Beyazlı takım için her şey yolunda gitmemeye başladığında kimsenin aklına efsane coach Aydın Örs'ün görevinden ayrılacağı gelmiyordu. Ama ligin henüz 5. haftasında eski yardımcısı Ergin Ataman'ın takımı Pınar Karşıyaka, Efes Pilsen'i hem de İstanbul Ayhan Şahenk Spor Salonu'nda yenince koca bir çınar devrildi. 17 yıldır Efes Pilsen'de çalışan Aydın Örs istifa etti, yerine ise yine Efes kökenli Ergin Ataman geldi. Sadece Türkiye'de değil, Avrupa liginde de Final?Four'un en büyük adayı Hidayet Türkoğlu ve takım arkadaşlarıydı. Aydın hocanın yıllarca kovaladığı; ancak bir türlü kıramadığı FinalFour kapısından geçmek de Ergin Ataman'a nasip oldu.
Selanik'te kendini ispatladı
Selanik'teki Final?Four'un ilk maçında rakip Panaşinaikos'tu. Ama o gün takımın guardı Mulaomeroviç kariyerinin en kötü oyunlarından birini oynamış, bu yüzden de Ergin hoca onun yerinde İbrahim ve Hidayet'i kullanmak zorunda kalmıştı. Neticesi hüzünle biten maçın iki gün sonrası, Efesli oyuncular, ?Bari üçüncülüğü kurtaralım? dediklerinde rakip Barcelona'ydı. Yine aynı şey oldu. Mula kötü günündeydi. Bu kez sazı eline Hidayet alıyordu. Bir an aklından Naumoski ile yaptığı bire bir idmanlar gelmişçesine takımını sahada bir maestro gibi yönetiyordu. Efes Pilsen Avrupa üçüncüsü olurken, Hidayet Türkoğlu da, Hüseyin Beşok ile birlikte Final?Four'un en iyi beşine seçilmişti.
Hidayet, kariyerinde açılan beyaz sayfanın dolması için artık Avrupa'nın sınırlarının dar gelmeye başladığını anladığında NBA ajanları onun kapısını çaldı. İyi geçen bir sezonun ardından NBA'in yaz kampına katılıp çeşitli takımlarla work out'lara çıkan Türkoğlu, Sacramento Kings tarafından ilk tur 16. sıradan draft edilince Aydın hocası dahil herkes önüne Mirsad örneğini koymayı ihmal etmedi.
Efes Pilsen'de oynadığı 4 sezon boyunca sürekli grafiğini yükselten bir zamanların çelimsiz çocuğu, Türkiye'deki ilk yılında aldığı 386 dakikalık süreyi 575'e, hatta son sezonunda da 812'ye kadar çıkarmıştı. Ancak hiçbir zaman Harun Erdenay, İbrahim Kutluay veya Mirsad Türkcan kadar popüler olmayı başaramamıştı. Çünkü Hidayet çok iyi oynadığı son sezonunda yani 1999?2000 sezonunda istatistiklerini 13,7 sayı, 5,4 ribaunt ve 2,2 asiste kadar çıkarabilmişti. Bu rakamlar yıldız adayı bir basketbolcu için çok da yeterli değildi. NBA onun kendisini ispat edebilmesi için önüne çıkan süper bir fırsattı.
Avrupa'nın imajını düzeltti
Sacramento tarafından draft edildiğinde henüz 21 yaşında olan Hidayet, daha önce NBA'i deneyen örnekleri çok iyi etüt etmişti. Kendisi de biliyordu ki hiçbir zaman Drazen Petroviç ve Predrag Stojakoviç kadar iyi bir şutör değildi. Yetenekleri sayıldığında belki de şutu en alt sıralarda yer alıyor hatta kendisi için büyük bir zaaf sayılıyordu. Ama onun diğer Avrupalılara oranla en önemli artısı, üç pozisyonu birden oynayabilmesi ve iyi savunmasıydı. Hele ki Petroviç ve Stojakoviç'le kıyaslandığında savunmasına şapka bile çıkartmak gerekiyordu.
NBA coachları ve oyuncularının aklına yerleşmiş olan yumuşak Avrupalı oyuncu şablonuna pek de uymayan bu Bayrampaşalı çocuğun en büyük avantajı ise takımda aynı dili konuştuğu (Yugoslavca), tecrübe abidesi Vlade Divaç ve süper şutör Predrag Stojakoviç'in olmasıydı. Tabii Avrupalıları takımına alan Kings coachu Rick Adelman'ı atlamak olmaz.
Houston tarafından draft edildikten sonra Milwaukee ve New York Knicks'e karşı takasta kullanılan Mirsad Türkcan'ın aksine sezona oynayarak başlayan Hidayet üzerinden çekingenliğini atmakta hiç zorlanmadı. Tüm Türkiye, sabaha karşı oynanan NBA maçlarında televizyonlarının başına geçip Hidayet'in Kings formasını başarıyla taşımasını büyük bir gururla seyretmeye başlamıştı. Kendini izleyenler gibi, o da rüyada olduğunu zannediyordu. Ama o bunun rüya olmadığını sezon sonunda oynadığı 74 maçta 5,3 sayı ortalaması tutturup maç başına 16,8 dakika sahada kaldığını kayıtlarda görünce anladı.
12 Dev Adam'ın lideri oldu
Kendine güvenini çabuk kazanan Hidayet, aynı zamanda Türk Milli Takımı'nın da formasını giyiyordu. 2001 yılının Eylül ayında Türkiye'de düzenlenen Avrupa Basketbol Şampiyonası'nın çeyrek finalinde Hırvatistan'ı 19 sayı geriden gelip yenen 12 Dev Adam'ın en devi olan Hidayet, yarı finaldeki Almanya maçında da son saniyede attığı üçlükle süreyi uzattı, ardından da işi bitirdi. Türkiye finalde Yugoslavya'ya kaybedip ikinci oldu; ama ülkedeki herkes 12 Dev Adam'ın başarısını ağzına sakız etti.
Turnuva boyunca takımın sahadaki lideri olan Hidayet, Kings'te de sezona çok iyi başladı. Stojakoviç'in omuzundan sakatlandığı dönemde maçlara ilk beşte çıkmaya başlayan Türkoğlu, önce 22 sayılık kariyer rekorunu 24'e ardından 25'e taşıyarak dikkatleri çektiğinde NBA All Star organizasyonunda kendine küçük de olsa bir rol buldu.
Hidayet şöhretler maçında
8?10 Şubat tarihleri arasında Philadelphia First Union Center'da yapılan All Star 2002 tam anlamıyla bir şölene dönüşmüştü. Organizasyon çerçevesi içinde düzenlenen mini turnuva da epey ilgi çekti. Bu turnuvada dörder kişiden oluşan dört takım mücadele etti. Aktif basketbol kariyerini sürdüren oyuncuların yanı sıra, Magic Johnson, Moses Malone, Sarunas Marciulionis gibi eski şöhretler, bayan basketbolunun yıldızları ve başka dallarda ünlenmiş isimler bu turnuvayı renklendirdiler. Bu 16 kişiden biri ise NBA'deki gururumuz Hidayet Türkoğlu oldu. NBA'de ikinci yılını yaşayan oyuncular ile çaylakların maçında da forma giyen Hidayet, dörtlü mini turnuvada Litvanya basketbolunun efsane isimlerinden Marciulionis ile aynı takımda oynadı. International takımında Ticho Penicherio, Tom Cavanagh ve Sarunas Marciulionis ile birlikte forma giyen Hidayet, takımını adeta tek başına sırtlayarak şampiyon yaptı.
Her maçta kendini aştığını bariz bir şekilde gösteren yıldız basketbolcu, 21 Mart 2002'de Denver Nuggets'a karşı 31 sayı atarak kariyerinin en yüksek rakamına ulaştı. Skordaki etkinliğine karşın savunmada da rakiplerine kelepçe vuran genç oyuncu, takımının ribaunt ortalamasını da hayli yükseltmeyi başardı.
İstatistiklerini ikiye katladı
2001?2002 sezonu boyunca normal sezonda 80 maç oynayan Hidayet rakip potalara tam 810 sayı bıraktı. Bunun maç başına düşen ortalaması 10,1'e tekabül ediyordu. Ribauntlarda ise 4,50'ye çıkan ortalama istatistikler, Hidayet'in farkını hissettirmeye yetiyordu. İlk yılın aksine maçta kaldığı süreyi 16,8'den 24,6 dakikaya çıkartan Türkoğlu, Stojakoviç ve Petroviç'in açtığı kapıdan içeri girmekte geç kalmadı.
Avrupa basketbolunun tartışmasız en büyük efsanesi olan Drazen Petroviç NBA'deki ilk sezonu olan 1989?90'da Portland formasıyla oynadığı 77 maçta 7,6 sayı ortalaması tutturmuş; ancak iki sezon sonra istatistiklerini New Jersey Nets forması altında 82 maçta 20,6 sayı ortalamasına taşımıştı.
Yugoslav Stojakoviç için de durum pek farklı değildi. Hidayet'in aksine Yunanistan'da PAOK forması giydiği sezon Avrupa'nın en çok konuşulan oyuncusu olan Peja, Sacramento'daki ilk sezonu olan 1998?99'da oynadığı 48 maçta sadece 8,4 sayı ortalaması tutturmuştu. Ama aynı Stojakoviç2000?2001 sezonunda sayı ortalamasını 20,4'e kadar yükselterek Hidayet'in ufkunu açmıştı.
Hidayet'in istatistiklerini ikiye katlamasının en önemli etkenlerinden birisi ne yazık ki takımda en yakın arkadaşı Stojakoviç'in sakatlığı oldu. Sezon başında bir ay sahalardan uzak kalan Yugoslav oyuncunun yokluğunda kendini gösteren milli basketbolcumuz, Sacramento'nun kendi salonu olan ARCO Arena'da 6 maç üst üste galip gelmesinde başrol oynayanlardan birisi olduğunda, bir yıldız oyuncunun boşluğunu ne şartta olursa olsun dolduracağını da ortaya koydu.
Ama Hidayet için bir yıldızın yerini doldurmak değil, yıldız olmaya sıranın geldiği Play?Off'larda ortaya çıktı. 21 yıl aradan sonra Batı Konferansı'nda finale kalan Hidayet ve arkadaşları, geçen sezon elendikleri Los Angeles Lakers'ı az kalsın saf dışı bırakıyordu. Tüm Türkiye nefesini tutmuş Batı Konferansı'nın final serisini gönüllerinde Kings aşkıyla seyrediyordu. Lakers'ta oynanan ve Hidayet'in 18 sayı 12 ribaunt ile yıldızlaştığı maçta Kings üçüncü çeyrekte farkı 24'e kadar çıkarmışken fark eridi eridi ve ikiye kadar indi. Bitime saniyeler kala Lakers hücum etti, topu Kobe potaya gönderdi; ama çemberden geçmedi. Seken topu Divac öyle bir tokatladı ki üç sayı çizgisinin ilerisine kadar gönderdi. O ana kadar hep Kings potası altında hücum ribaundu kovalayan Lakerslı Robert Horry'nin top eline geldiğinde bitime 7 salise kalmıştı. Ama Kings için de her şey bitmişti; çünkü o top çemberden geçtiğinde skorbordda galip gelenin Lakers olduğunu yazıyordu.
Shaq'ın jesti çok sevindirdi
Lakers serisinde Hidayet'in basketbolu kadar dev pivot Shaq O'Neil ile olan diyalogları da gözlerden kaçmadı. Los Angeles'a gittiğinde Shaq ile bir restoranda görüştüğünü söyleyen Hidayet Türkoğlu'nun şu sözleri ikilinin arasındaki samimiyeti de gözler önüne seriyordu: ?Los Angeles'ta bir restorana gittim. Sonra da Shaq geldi. Dev adam beni gördüğünde yanıma geldi ve bana sarılıp, ?Sen benim Müslüman kardeşimsin. Ben de Müslüman'ım ve senin buraya her geldiğinde bana uğramanı istiyorum.' dedi. Üstelik de o gün hesabı Shaq ödedi. Maçtan sonra da gelip boynuma sarıldı ve bana çok iyi oyuncu olduğumu söyledi.?
Batı Konferansı'nın finalinden Kings elendiği için sezonu şimdilik kapatan Hidayet Türkoğlu, arkasında ikiye katlanmış bir istatistik, milyonlarca uykusuz Türk insanı bıraktı. Gelecek sezon sonuna kadar yaptığı kontrata bağımlı kalıp yılda 250 bin dolar kazanan Hidayet Türkoğlu'nu seneye kocaman bir kontrat bekliyor. Bunu aklından çıkarmayan Hidayet'in, yüreğini ortaya koyduğunda bir Petroviç veya Stojakoviç olmaması için bir sebep yok. Üstelik de bu kadar iyi savunma yapan bir Avrupalı olduğu düşünüldüğünde...
Kaynak:www.basariyolu.com
Okunma Sayısı: 0 / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?