Kendi kusurlarını affetmeyen adamın bütün kusurları affedilebilir.
Ara

Çocuk Eğitiminde Birey Olma Kavramı / Psikolojik Sorunlar

Çocuk Eğitiminde Birey Olma Kavramı

Eski bir Çin atasözüne göre “bir çocuğun eğitimi doğumundan yirmi yıl öncesinden başlar”... Bu söz çocuklarımızın eğitim ve terbiyesi sırasında doğruluğunu kanıtlar. Çünkü çocuklar ilk doğduklarında işlenmemiş, som altın gibidirler. Biz onlara şekil veririz. Bu nedenle çocuklarımızı büyütürken önce kendimize bakmamız gerekir. Biz nerede yanlış yapıyoruz?

Aslında doğru bildiğimiz pek çok yanlışı uyguluyoruz. Bunların en başında da birey kavramı ile ilgili yanlışlar geliyor. Öncelikle yıllardır uzmanların çocuk yetiştirme konusunda "onun da bir birey olduğunu unutmayın" ikazları, çocuklarına birer yetişkin gibi davranan çok sayıda ebeveynin oluşmasına neden oldu. Birey kavramının yetişkin hak ve özgürlüklerine sahip olunması şeklinde yorumlanması ve uygulanması da sınırlarını bilemeyen, çatışmalı bir ergenliği beraberinde getirdi.

Birey kavramına yapılan vurgu ile “sen sus, sen küçüksün” anlayışı yerini “sen de bir bireysin ve tüm hak ve özgürlüklere sahipsin” anlayışına bıraktı. Bunu bir cetvel gibi değerlendirmek gerekir. Cetvelin bir ucunda saygı duyulmayan, farklıkları, düşünceleri önemsenmeyen bir çocuk, bir diğer ucunda ise tüm hak ve özgürlüklere sahip bir çocuk. Cetvelin iki ucunu da sağlıksız bireyler ve sağlıksız bir toplumun temelini oluşturduğunun altını çizmek gerekir. Bu nedenle öncelikle birey kavramını "kendine özgü ayırıcı özellikleri bulunan tek can, fert" olarak tanımlamak gerekir. Böyle bir tanımlamayla birlikte çocuklarımızın farklılıklarını göz ardı etmeden onlara çocuk bireyler, ergen bireyler, yetişkin bireyler olarak davranabiliriz. Ebeveynlerin çoğu zaman çocuklarının karşısında derin açıklamalar yaptıklarına şahit oluyorum. Olayları çocuklara bir yetişkinin anlayabileceği kavramlarla ve karmaşık şekillerde anlatıyorlar. Bunun sonucunda da çocuklarından en doğru, en ahlaklı, en aklı başında kararları almalarını bekliyorlar. Aslında onlardan birer yetişkin olmalarını bekliyorlar. Fakat unutulmamalıdır ki onlar çocuk zihinleriyle olayları algılarlar. Belirli yaşa kadar soyut kavramları zihinlerinde anlamlandıramazlar. Bu nedenle de bizim ahlaklı bulduğumuz seçimleri yapamayabilirler. Bu nokta da onlara olayları onların anlayabileceği şekilde anlatmak gerekir. Fazla detaya girmeden, somutlaştırarak olaylardan anlamlar çıkarmaları sağlanmalıdır.

Çocuk bireyler de fikirlerini söyleme, seçim yapma hakkına sahiptirler. Fakat bu durumda birçok ebeveyn tarafından yanlış uygulanmaktadır. Çocuğa seçim hakkı veririz. Fakat tüm kararları onun alması yönünde bir uygulamaya gitmek çocuğun şımarmasına, sınırlarını bilmemesine neden olabilir. Ayrıca bu durum çoğu zaman çatışmalı ergenlik dönemiyle son bulur. Çünkü çok küçük yaşlarda edinilen hak ve özgürlüklerin bir dönem geldiğinde sınırlandırılmasına anlam verilemez. Sonrasında da aileyle sürekli çatışma halinde olan ergen her şeyi bildiğini, anladığını düşünür ve tehlikeleri göz ardı ederek kendine zarar verme pahasına birçok bilgiyi deneme yanılma yoluyla öğrenir. Hâlbuki gizliden gizliye ergenlik en çok yönlendirmeye ihtiyaç duyduğu dönemdir.

Bu noktada eskisi gibi çocuklarımızı “Sen sus! Sen küçüksün!”lerle büyütmek ne kadar yanlış ise “Sen her hak ve özgürlüğe sahipsin…”lerle büyütmek de bir o kadar karakter gelişimini olumsuz etkiler. Biz ebeveynlere çocuklarımızın eğitim ve terbiyesinde düşen görev, onlara saygı duymalıyız. Onlarında bir kıyafetini, arkadaşını vb. diğerine tercih edebileceğini unutmamalıyız Onların farklılıklarını iyi gözlemleyip, potansiyellerini en üst seviyede kullanmaları yönünde teşvik etmeliyiz. Onun ne kadar empati yeteneği zamanla gelişecek olsa bile zevk odaklı ve “ben merkezci” olmaması yönünde, somutlaştırılmış örneklerle empati yeteneği kazanması yönünde teşvik edici olmalıyız. Böylelikle sağlıklı bireylerle sağlıklı bir toplumun temelini atabiliriz. Sağlıklı günler dilerim...

http://www.egokisiseldanismanlik.com/cozumler-detay.aspx?id=67

Okunma Sayısı: 0  / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...