Bu dünya bize atalarımızdan miras kalmadı. Biz onu çocuklarımızdan ödünç aldık.
Ara

Her Spastik Çocukta Zeka Geriliği Görülmez / Psikolojik Sorunlar

Her Spastik Çocukta Zeka Geriliği Görülmez

Dünya üzerinde 12 milyon kişide görülen spastisite ülkemizde de sıklıkla görülüyor. Geç kalındığında tedavisi daha da zorlaşan spastisite konusunda Alman Hastanesi Beyin Cerrahisi Uzmanı Dr. Salih Bilgiç şöyle diyor: ?Toplumdaki yaygın kanının aksine her spastik çocukta zeka geriliği olmaz. Ancak bazı vakalarda öğrenme güçlüğü, zeka geriliği, havale, görme ve işitme problemleri hastalığa eşlik edebilir.?

bebek.com: Spastisite nedir?
Dr. Salih Bilgiç: Spastisite beyin veya omurilik dokusunda oluşan hasara bağlı olarak kaslarda ortaya çıkan kıvam artışı, yani sertliktir. Bunun sonucunda hastanın hareket yetenekleri kısıtlanır, ağrılı spazmlar ortaya çıkar.

bebek.com: Bu hasar ne şekilde olmaktadır?
Dr. Salih Bilgiç: Kasların hareketlerini sağlayan elektriksel uyaranlar beynin motor sahasından kaynaklanır. Bu elektriksel uyarılar omurilik ve periferik(çevresel) sinirler yoluyla kaslara ulaşır. Spastisite, merkezi sinir sisteminin hasarının bir semptomudur.

Spastiseteye neden olan hastalıklar:
Spinal kord (Omurilik) hastalıkları (travmatik yaralanmalar, tümörler, kalıtsal hastalıklar)
? Serbral palsy
? Multiple skleroz
? Amyotrofik lateral skleroz
? Travmatik beyin hasarı, beyin tümörleri, beyin abseleri ve enfeksiyonları
? Beynin uzamış oksijensizliği
? Kanamaların veya pıhtıların neden olduğu felçler olarak sıralayabiliriz.

bebek.com: Spastik bir çocukta mutlaka zihinsel bir sorun birlikte görülür mü?
Dr. Salih Bilgiç: Toplumdaki yaygın kanının aksine her spastik çocukta zeka geriliği olmaz. Ancak bazı vakalarda öğrenme güçlüğü, zeka geriliği, havale, görme ve işitme problemleri hastalığa eşlik edebilir. Hiperaktif bir tutma refleksi bebeğin ellerinin iyice sıkılmış bir yumruk biçimini almasına yol açar. Bebek büyüdükçe kol ve bacakları daha spastik ve katı bir hal alır. Hastalık her iki kolu ve her iki bacağı da tutabilir. Bu durum varsa genellikle bir ölçüde zeka gecikmesi de söz konusu olmaktadır. Yaygın olarak konvülsiyonlar görülür. Hastalık tüm kol ve bacakları tutuyor, ancak kollar daha hafif bir derecede etkileniyorsa, bu durum dipleji (iki taraflı felç) olarak bilinir. Diplejili çocukların ellerini oldukça iyi kullandıkları da görülebilmektedir. Zeka düzeyleri genellikle normal ya da normale yakındır, fakat resim çizmeyi ve harf yazmayı öğrenmekte bazı güçlüklerle karşılaşabilirler. Beyin felci bulunan tüm çocukların üçte birinde spastik hemipleji (vücudun yalnızca bir tarafını tutan felç, yarım felç) söz konusudur. Spastik hemiplejili çocuklar genellikle alt-normal gruba giren bir zeka düzeyine sahip olmakla birlikte, bu durumdaki bazı çocuklar da orta ve hatta ortanın üstü zeka düzeylerine sahip olabilmektedir.

bebek.com: Ne sıklıkta görülmektedir?
Dr. Salih Bilgiç: Spastisitenin rastlanma sıklığı tam olarak bilinmemektedir. Ancak, Amerika Birleşik Devletlerinde yarım milyonun üstünde, dünyada ise 12 milyonun üzerinde hasta olduğu tahmin edilmektedir.

bebek.com: Erken tanıda dikkat edilecek noktalar nelerdir?
Dr. Salih Bilgiç:
? Yaşıtlarına göre oturma, emekleme ya da yürümenin gecikmesi
? Kasların çok sert ya da çok gevşek olması
? Yaşıtlarına göre hareket yeteneğinin az olması
? Kaslarda güçsüzlük ve kas kontrolünün yeterli olmaması
? Bulunmaması gereken reflekslerin varlığı
? Denge sağlamada güçlük
? Emme ve yutma problemleri

bebek.com: Nasıl tedavi uygulanır?
Dr. Salih Bilgiç: Spastisite tedavisi multidisipliner bir yaklaşımı gerektirir. Spastisiteli bir çocuğun takibi çocuk doktoru, çocuk nörologu, fizyoterapist, çocuk gelişim uzmanı, psikolog, konuşma terapisti, beyin cerrahı, ortopedist gibi birçok branş tarafından ortaklaşa yürütülür. Spastisite, günlük fonksiyonları, pozisyonlamayı, kendine bakım faaliyetlerini bozuyorsa ve ağrılı spazmlar hastayı rahatsız ediyorsa tedavi edilmelidir. Spastisite tedavisindeki tedavi yaklaşımları fizik tedavi, farmakolojik tedavi (lokal veya sistemik) ve cerrahi tedavidir.

bebek.com: İntratekal Baklofen pompası uygulaması ne demektir?
Dr. Salih Bilgiç: İntratekal baklofen pompası, baklofen denen kas gevşemesini sağlayan ilacın istenen dozda ve uzun dönemli olarak beyin-omurilik sıvısına verilmesine aracılık eden pil ile çalışan bir cihazdır. Özellikle oral baklofenden ve diğer ilaçlardan yeterince fayda görmeyen veya ilaçların yan etkilerini tolere edemeyen ciddi spastisitesi bulunan hastalarda oldukça etkili bir tedavi yöntemidir.
İntratekal baklofen pompası uygulaması ile spazm, ağrı geriler, hareket kabiliyeti artar, konuşma, uyku kalitesi, ve üriner fonksiyonlar düzelir.
İntratekal baklofen pompası uygulaması düşünülen hastaya lomber ponksiyon yolu ile test dozunda baklofen verilir. Pozitif yanıt verenlere yöntem uygulanabilir.
Pompa karın duvarına yerleştirilir. Pompanın ucundaki kateter bel bölgesinden beyin-omurilik sıvısının bulunduğu bölüme ilerletilir. Pompanın rezervuarı ilaç dozuna bağlı olarak 4-12 haftada bir baklofen ile doldurulur. Pompanın pil ömrü yaklaşık 5 yıldır.

bebek.com: Cerrahi müdahale öncesinde ve sonrasında fizyoterapinin önemi nedir?
Dr. Salih Bilgiç: Tedavide ana ilke, spastisiteye bağlı deformiteler gelişmeden, hastanın katı olan kas kıvamını yumuşatmak, hastanın yaşam kalitesini yükseltmektir. Özellikle 0 -3 yaş döneminde bir uzman kontrolünde doğru bir şekilde fizik tedavi uygulanan çocukların cerrahi tedavisinde de başarı oranı artıyor. Fizik tedavi süreci ne kadar erken başlarsa çocuğun sağlığına kavuşması o derece çabuk gerçekleşiyor. Postürün yerleşmesinin engellenmesine karşın, bu çocuklarda fonksiyonda yine spastisite ortaya çıkabilir. Bu açıdan cerrahi müdahaleye ihtiyaç duyulabilir. Ama spastisite azaldığı için cerrahi tedavi daha başarılı olmaktadır. Operasyon sonrasında da fizyoterapiste büyük görevler düşüyor. Ameliyat öncesi spasitisiteyi çözmek için uğraşan fizyoterapist ameliyat sonrası spastisite ortadan kalktığı için farklı bir tedavi yoluna gidilmeli. Bu dönemde çocuğa aktif direnç hareketleri uygulanmalıdır.

http://www.bebek.com/content.aspx?PContId=76&ContType=1&ContId=2446

Okunma Sayısı: 5373  / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...