Bu dünya bize atalarımızdan miras kalmadı. Biz onu çocuklarımızdan ödünç aldık.
Ara

Mutlu İnsanların Ortak Özellikleri

Mutlu İnsanların Ortak Özellikleri

Mutlu İnsanların Ortak Özellikleri

Mutlu ve huzurlu insanların bazı ortak özelliklere sahip olduğunu biliyor muydunuz? İşte mutlu ve huzurlu olmayı başarmış insanların ortak özelliklerinden bazıları;

1) Başlarına gelen olumsuz durumlarda kendini veya başkalarını suçlamıyor. Doğal bir refleksle her işte bir hayır olduğunu düşünüp, durumu nasıl çözebileceğine odaklanıyor.

2) Kendinden, hayattan ve başka insanlardan fazla bir şey beklemiyor. Olanı görmeyi, olanla yaşamayı yeterli buluyor.

3) Öfkeli, kızgın ve stresli olduğunda önemli kararlar vermiyor. Hayatı için vereceği ciddi kararları, sakin ve rahat düşünebileceği zamanlarda alıyor.

4) Geç yatmak-geç kalkmak yerine, erken yatıp erken kalkmayı tercih ediyor 

5) Sıkıntılı olduğunu fark ettiğinde zihnini rahatlatacak başka şeylere odaklanıyor. Cama çıkıp derin nefes çekmek, banyoya gidip yüzlerini yıkamak, sevdikleri bir müziği dinleyip rahatlamak, sevdikleri birin telefonla arayıp iyi hissetmek, mutfağa girip kek çarpmak, dağılmış çamaşır çekmecesine yeni düzen vermek, dışarı çıkıp kısa bir yürüyüş yapmak, vb. gibi… Böylece moralini bozan durumdan uzaklaşıp, daha rahatlatıcı faaliyetlere odaklanarak kendini gevşetiyor.

6) Çocuk seviyorlar!Ya kendi çocuklarını veya yakın çevrelerindeki çocukları çok seviyor. Onlarla oynayıp eğleniyor, sohbet ederek mutlu hayal dünyalarında yolculuk yapıyor! Böylelikle tazelenip, yorularak huzur bulmanın keyfini çıkarıyor.

 7) Aksi ispatlanmadıkça -ciddi zarar veren kişilerle karşılaşmadıkça- insanlara güveniyor. Bir insanın yaptığı hatayı, insanoğlunun tamamına mal etmiyor. Herkes için yeni bir sayfa açabiliyor. (Örneğin sevdiği erkek terk etti diye erkeklerin tümünden nefret etmiyor. Veya falanca şehirli ortağı aldattı diye o memleketin insanlarının tamamına hain muamelesi yapmıyor.)

8) İnsanları olduğu gibi kabul edebiliyor. Herkesi kendilerine göre değiştirmeye çalışmıyor.

9) Ortalama kendilerini tanıdıkları için, zaman içinde kendilerine sorun çıkaracağını bildikleri durumların içine girmiyor.

10) Fiziksel ve ruhsal olarak kendisine zaman ayırıyor. Dinleniyor, dinginleşiyor. Arkasından atlı kovalıyormuş gibi yaşamıyor.

11) Kendine iyi gelecek, ruhsal olarak rahatlatacak alternatif işler yapıyor.

12) Arada sırada hayatında değişiklik yapıyor. Sabah iş, akşam ev veya dön dön aynı hayat sisteminin dışına çıkmaya gayret ediyor.

13) Yaşadığı anın değerini biliyor. Sıkıntı veya stres olsa bile, nasılsa geçeceğini düşünerek, zorlandığı konuları uzatmıyor.

14) Evine, ailesine, sevdiklerine zaman ayırıyor.

15) Günlük işlerini, zamanında yapmayı tercih ediyor. Böylece iş biriktirip kendini bunaltacak durumların içine düşmüyor.

16) Kendine, motive edecek, iyi hissettirecek güzel sözler söylemeyi ihmal etmiyor.

17) Sabah uyandığında aynada kendisine gülerek bakmayı unutmuyor.

18) Herhangi bir işle ilgili olarak kendini beceriksiz veya kötü hissettiğinde, aynı konuyla alakalı olarak geçmiş başarılarını referans olarak hatırlıyor. Böylece “yokk yaa o kadar da kötü değilim, abartıp kendimi üzmeye gerek yok” mesajını hissediyor.

19) Korktuğu konulardan kaçmak yerine, üzerine giderek çözmeyi tercih ediyor.

20) Doğru yerlerde “hayır” demeyi biliyor.

21) “Beni kimse anlamıyor” duygusuna hiç kapılmıyor! Çünkü ne yapıp edip kendini karşı tarafa anlatmanın bir yolunu buluyor! Yani hiç mi hiç vazgeçmiyor!

22) Psikolojide “Kimi cezalandırdığımız önemlidir” diye bir prensip var. Bu insanlar, başkalarının yaptıkları olumsuz davranışlar nedeniyle kendini cezalandırmıyor. Yani eşine kızıp sofraya oturmayan kişi, midesini açlığa terk ettiği için aslında eşini değil kendini cezalandırır. Öyleyse aç kalmak doğru bir ceza yöntemi değildir. Daha akılcı ve çözüme yönelik cezalar uyguluyor mutlu insanlar.

23) Alıngan ve kırılgan değil.

24) Küsme huyu yok. Ne yapıp edip sorunlarını aşmanın yolunu buluyor.

Mutlu olmak hiç de zor değil bana sorarsanız. “Problem” dediğimiz şey, yaşadıklarımıza yaptığımız yorumdur. Demek oluyor ki, problem sandığımız durum gerçek sorunumuz olmayıp, onu sıkıntılı hale getiren, bizim o anki duruma verdiğimiz tepkidir. Kalem yere düştüğünde, dünyanın sonu gelmiş gibi yorumlarsam, kalemin yere düşmesi dünyanın en büyük problemi olur benim için. Ama “neyse canım sorun değil, eğilir alırım.” diyerek yorum yaparsam, kalemin yere düşmesi sadece kalemin elimden yere düşmesi olarak kalır. Ve ortada sorun diye bir şey de olmaz.

Psikolojik Danışman ve Psikoterapist Mehtap Kayaoğlu - Haber 7

Okunma Sayısı: 2538  / Yorum Sayısı: 1
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...