Mum dibine ışık vermez.
Ara

Evlilik İsteği Şakaya Gelmiyor!

Evlilik İsteği Şakaya Gelmiyor!

Son zamanların en popüler problemlerinden biri evliliklerin azalması ve boşanmaların artması…
Medeniyetin zirvede olduğunu iddia ettiğimiz bir zamanda yaşamamıza rağmen ilişkilerle ilgili yaşadığımız problemler de zirvede…  Artık evlenme isteği eskiye göre daha az ve evliliklerin ömrü de geçmişe göre daha kısa… Oysa tam tersi olması gerekmez miydi? Medeniyetin olduğu yerde güçlü ve sağlam ilişkilerimizin olması beklenmez miydi?

Deneyimsel Tasarım Öğretisine göre toplumsal olarak bize faydalı değerlerin kaybolması ve zarar veren inançların toplumsal olarak normalleşmesi evlenme ve aile kurma kavramlarını da zedeliyor.
Deneyimsel Öğreti iyi ve kalıcı bir evlilik için unuttuğumuz gerçekleri hatırlatıyor;

Evliliğin Sorumluluk Kısmını Düşünün:  Evlenmek ve bir aile kurmak kendinden başkasının da sorumluluğunu taşımak demek.  Evlilik aile olmayı, bireysel yaşamaya tercih etmek demek; Biz isteğinin, ben isteğinden daha yoğun yaşanması demek…
Evlilik aslında kişileri büyüten,  güçlenmesine sebep olan bir sorumluluk işi… Şakaya alınacak veya basit görülebilecek bir olay değil… Bir ev tutup içinde yaşayan insanlar demek de değil… Evlilik bir anlamda takım olabilmek ve eşine destek olmayı kabul etmek demek. Bu yüzden evlenmeye karar verirken işin eğlenceli kısmına kapılmaktan daha ziyade sizi bekleyen sorumlulukları görebilmek kendinizi evliliğe hazırlamanıza yardımcı olur.

Eşinize Verdiğiniz Sözün Farkında Olun: Evlenirken verdiğimiz söz kendi yapacaklarımız üzerinedir karşımızdakinin yapmasını istediklerimiz üzerine değil.  Hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde ve kötü günde derken, aslında eşimiz olacak kişiye kendi üstümüzdeki sorumlulukları yerine getireceğimize dair söz veririz. O zaman geldiğinde şikayet ediyor olmamız ve yakınmamız verdiğimiz sözün farkında olmadığımız anlamına gelir. Eğer verdiğiniz sözün farkında değilseniz ve evliliği basit görüyorsanız işin gerçeğiyle karşılaştığınızda hayal kırıklığı yaşamanız kaçınılmaz olur. Eğer evlilikle ilgili hayalleriniz karşı taraf üzerine kuruluysa, onun sizi mutlu edeceği beklentisiyle evleniyorsanız mutsuz olmanız kaçınılmaz olur. O yüzden evlenme kararı vermeden önce üzerinize düşen sorumlulukları ve eşinize vereceğiniz sözü tutup tutamayacağınızı iyi düşünün.

Evlilikte Kadın ve Erkeğin Sorumlulukları Farklıdır: Evlenmeden önce herkes kendi ailesinde veya bireysel yaşamında her işten sorumlu olabilirken evlendikten sonra o ailede iş bölümü olur. Herkes kendi avantajlı olduğu konuları ana sorumluluk olarak üstlenmesi işleri kolaylaştırır, ödenecek bedelleri optimize eder.  Kadının avantajlı olduğu konu güzellik ve tasarımdır. Erkeğin avantajlı olduğu konu güç ve güvenliği sağlamaktır. Evlilikle birlikte ailesi için çocukların ihtiyacı olan ilgi ve bakım, çocuğunu emzirmek, eşiyle ilgilenmek, evin düzeni ve güzelliği kadının ana sorumluluğudur. Evinin, eşinin ve çocuklarının ihtiyaçlarını gidermek ve geçimini sağlamak, çocukların büyümesinde yetiştirici olmak, eşini ve ailesini korumak, güvenliği sağlamak erkeğin ana sorumluluğudur. Ana sorumluluklarını aksatmamak şartıyla ekstra sorumluluk üstlenmek karşı tarafa bir jesttir. Erkek çalışıyor ve evin geçimini sağlıyorsa ev işlerinde kadına yardım etmesi o erkeği daha iyi yapar. Kadın eviyle, çocuğuyla ve eşiyle gerektiği gibi ilgilenebiliyor ve bunun yanında çalışıyorsa o kadını daha iyi yapar. Ama yan sorumluluklar ana sorumluluklara engel olduğu yerde o evde problemler kaçınılmaz olur.  Roller birbirine karışır ve evin erkeği de kadını da bozulur.

Evlenme İsteğinin Azalması: Son dönemde evlilik dışı ilişki yaşayabilmenin getirdiği rahatlık evlenme isteğini azaltan sebeplerden biri... Cinselliğin evlenmeden yaşanabilir olması ve normal kabul edilmesi evlenme isteğini zedeleyebiliyor. Kadınların bu konuda rahat davranması ve evlilik öncesi cinselliğe onay vermesi erkeklerin evlenme teklifi yapmakta geri durmasına sebep olabiliyor. Sorumluluk almadan cinselliği yaşayabiliyor olması erkeğin “evlenmeye gerek yok” inancını geliştirmesine sebep olabiliyor. Bugün birçok toplumda evlilik öncesi cinsel ilişkiye girmeyi istememek,  cinsellik için evlenmeyi beklemek anormal karşılanıyor ve eski gereksiz adetler olarak yorumlanabiliyor. Oysa durum bunun tam tersi;
İlişkiler görsel iletişimle başlıyor, işitsel devam ediyor ve sonunda dokunsala geçiyor. Görsellik çiftlerin birbirini gördüğü ve görüntüsünden etkilendiği bölüm… İşitsellik çiftlerin konuştuğu, görüşlerini, sevdikleri konuları, kendilerini anlattıkları ve birbirlerini dinledikleri dönem… Dokunsal iletişim ise birbirlerine dokunmaya başladıkları bölüm… El ele tutuşma, sarılma ve cinsellik dokunsal iletişime giriyor.
İlişkide görsel ve işitsel iletişimden sonra dokunsal iletişim boyutuna geçerken kadın kendisini geri çektiğinde erkek için dokunsal iletişime geçme isteği artıyor. Kadın buna izin vermediğinde erkeğin evlenme isteği oluşmaya başlıyor.  Erkek bu dönemde kadının bu tutumundan şikayetçi de olsa, alay da etse o kadınla evlenme isteği artıyor. Bu sebepten dolayı cinselliği evlilik sonrasına bırakmak evlenmek isteyenler için yapılması gerekenlerden biri…

Evlilik, bir insan için sorumlulukları taşımayı bildiğinde bekarlıktan çok daha faydalı olan bir süreç…
Kendi sorumluluğunu alabilmiş olan her birey ek sorumluluklar almaya başladıkça büyümeye ve güçlenmeye başlıyor. Kadın da erkek de daha olgun daha sağlam kişilikte oluyor. Üstelik hayatın zorluğunu tek başına göğüslemeye çalışmaktansa duygusal olarak destek görebileceğin bir aile insanı zorluklar karşısında dik durabilmesine yardımcı olabiliyor. Dışarıdaki olumsuzluklara rağmen eve geldiğinde senin iyiliğini isteyen insanları görmek, insana iyi gelen şeylerden biri…

Haber: Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Okunma Sayısı: 3317  / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...